Mehmet Y. Yılmaz
15 Temmuz darbe girişimine direniş sırasında şehit olan ya da yaralanan, sakat kalanlara yardım için bir kampanya düzenlenmişti, hatırlarsınız.
Bu kampanyada 309 milyon Türk Lirası toplandı.
Kampanyanın üzerinden üç yıl geçti.
Üç yıl önce bu vakitlerde ABD Doları 2.98 liraydı. O tarihte toplanan yardımın döviz karşılığı 100 milyon doların üstündeydi.
Bugünlerde dolar 5.70 civarında dalgalanıyor.
309 milyon liranın bugün döviz karşılığı yaklaşık 54 milyon Amerikan Doları.
Yani halktan toplanan yardım, ihtiyaç sahiplerine dağıtılana kadar paranın yaklaşık yarısı ABD Doları cinsinden buharlaştı!
Aile Bakanlığı, bu parayı bir vakıf aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtacağını açıklamıştı.
Bu vakıf KHK ile kuruldu ancak halen faaliyete geçebilmiş de değil.
Bakanlık toplanan yardımı acaba nasıl değerlendirdi? Üç yıllık enflasyona ya da döviz yükselişlerine karşı koruyabildi mi?
Bunu bilmiyoruz, bir açıklama bugüne kadar yapılmış değil.
Öte yandan darbe girişimi sırasında şehit olanların, kalıcı sakatlıkla malul olanların ve yaralanıp hastanede tedavi edildikten sonra iyileşerek taburcu edilenlerin sayısı belli.
Toplanan para, bu kişiler arasında belli kıstaslar gözetilerek dağıtılacağına niye bir vakıf kurulması gerekti?
Bunu da bilmiyoruz.
Türkiye’de yaşadığımız için bildiğimiz şey şu: Bir vakıf kurulması demek mütevelli heyetine maaş demek. Bir genel müdür tayip edip, maaş, makam aracı, sekreter maaşı vs. demek. Çalışanlara maaş ödemek demek. Binalar kiralamak ya da satın almak demek.
Bütün bunlar zaten toplanan paranın bir bölümü, amaç dışı harcanacak anlamına da geliyor.
Vakıf güya toplanan bu parayı değerlendirecek ve ihtiyaç sahiplerine düzenli bir gelir sağlayacak.
İyi de faaliyete geçene kadar paranın yarısı gitti bile!
Öbür yarısı da makam bulamamış politikacılara, akrabayı taallukata arpalık olarak mı kullanılacak, onun için mi bekleniyor?
Gözünüz hâlâ doymadı da 15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan paralara da mı göz diktiniz?
***
Trafik denetimi olmazsa “çakar” önlenemez
İçişleri Bakanlığı, “çakar” diye bilinen sesli ve ışıklı uyarıları yetkisiz olarak kullanan araçların trafikten men edileceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı’na sunulan bir raporda, seçim kaybının gerekçelerinden biri de bu tür araçlara vatandaşın tepkisi anlatılmıştı.
Sanıyorum onun bir sonucu olarak bu karar alındı.
Başka kentlerde de böyle midir bilemiyorum ama İstanbul’da yaşıyorsanız, bu araçların tacizine uğramamış olmanız imkânsız.
Bugüne kadar da bu tiplerle etkin bir mücadelenin yapıldığını göremedik.
Arada sırada bu tür ihlalleri yazdığımızda, İstanbul Emniyeti hemen bir yazı gönderirdi.
“Şu kadar araç yakalandı, bu kadar ceza kesildi” vs.
Ama bunların hiçbiri, bu terörü durdurmaya da yetmedi.
Büyük olasılıkla bu son düzenleme de yetmeyecek.
Bunun birinci nedeni İstanbul’da trafik denetimi diye bir şeyin bilinmiyor olması.
İstanbul’da “trafik denetimi” demek, bazı yerlere radarla tuzak kurup, vatandaşı avlamak demek.
Bir de arada sırada alkol kontrolü!
Bunun dışında denetim yapan tek bir ekibe rastlamadan haftalarınızı geçirebilirsiniz.
Geçemeyeceği kavşağı bloke eden, hatalı sollama yapan, ters yöne giren, yaya geçidinde durmayan, dönüşlerde ikinci, hatta üçüncü şeridi oluşturan araçların bu denetimlere takıldığını hiç gördünüz mü?
Şimdi diyebilirler ki “çakarlı araçları EDS ile yakalıyoruz”.
Eğer EDS gerçekten işe yarıyor olsaydı, bu çakarlı araçların kökü zaten çoktan kazınmış olurdu, onu söyleyeyim.
Çünkü bunlar emniyet şeritlerini de fütursuzca kullanıyorlar.
İkinci neden ise çakarlı araçtan kimin çıkacağının bilinmiyor olması!
Bu kararla belki orta ve alt sınıf araçların çakar kullanmalarının önüne geçilebilir ama “makam aracı” görüntülü, üst segment araçlardaki çakarları önlemeye, İstanbul polisinin yüreği yetmez.
Hatırlayın, İçişleri Bakanı’nın “çakarlı araçla mücadele” talimatı verdiği günlerde “yanlışlıkla” İstanbul Eğitim Müdürü’nün aracını durduran polisin başına neler gelmişti!
Polis memurlarının hafızalarının zayıf olduğunu, böyle uygulamalarda “etkili” vatandaşlara rastgelen polislerin başına nelerin geldiğini unutmuş olduklarını mı zannediyorsunuz?
Bu memlekette böyle yasakları çok gördük.
Bakanlık şimdi bunu önleyeceğini açıklıyor. Haydi bakalım, önlesinler, bizler de alkış tutalım, tebrik edelim.
***
Deniz Fenerciler eğitimci olmuş!
Zahid Akman, Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan.
Bu isimleri daha önce duymuş olmalısınız.
İlki bir dönem RTÜK Başkanı idi.
Üçü birlikte Deniz Feneri davasından yargılanıp, sonradan özel olarak tayin edilen savcının suç vasfını değiştirmesi üzerine beraat etmişlerdi.
Bu üç kafadar meğerse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, mesleki kurslar düzenleyerek vatandaşa hizmet etsin diye kurduğu İSMEK ihalelerinin daimi kazanıcısı olmuşlar.
Medyascope’tan Fırat Fıstık’ın haberine göre aldıkları ihalelerin toplamı son sekiz yılda 1 milyar lirayı geçiyor.
Ne tesadüf değil mi?
Vaktiyle Almanya’daki Deniz Feneri soygunu ile ilgili çok yazı yazmıştım.
Almanya’daki mahkemenin başkanı, vurgunu “yüzyılın soygunu” olarak nitelemişti.
Neler neler öğrenmiştik.
Bu davanın Türkiye’deki ayağı da dünya hukuk tarihine geçecek gelişmelere sahne olmuştu.
Mesela soruşturmayı yürüten savcıların, soruşturdukları sanıklardan önce yargılandıkları bir davaydı!
O savcılardan Abdülvahap Yaren şunu söyleyecekti:
“Zekât hırsızlarını koruma altına alan bir güç var, ben bu güce ‘hırsızların imparatoru’ diyorum, hem altındaki figüranları koruyor, hem kendisine ulaşılmasını engelliyor. Kim olduğu belli. Halk arasında tabir vardır, arife tarif gerekmez, damda gezer miyav der, isme gerek var mı?”
Ne dersiniz, isme gerek var mıydı?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025