Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tekalif – i Milliye kararlarını millete tekrar hatırlattığında, Türkiye’de manzara – i umumiye şöyleydi:
Damat Bakan’ın açıklamalarına göre bu salgın bizler için büyük bir avantaj olacak, Türkiye bu işten güçlenerek çıkacaktı. (1 Nisan tarihli video mesajı)
Nitekim salgın ortamına rağmen ihaleler de son hız sürüyordu. (Finans Merkezi 3. Etap)
Turizm Bakanı’na göre en önemli döviz girdisini sağlayan turizm sektöründe mayıs ayının sonunda canlanma bekleniyordu. (3 Nisan)
Bu Koronavirüs çıkmadan önce de Türkiye, bütün dünyanın kıskandığı bir ekonomik başarıya imza atmıştı. Elektrikli otosunu kendisi yapmak üzereydi. Uçak zaten yoldaydı. Dünyaya silahlı İHA satacak durumdaydık. Yerli helikopter ve yerli tank da pişti, pişiyordu. Almanya bizi kıskanıyor, Fransa hırsından çarşafları kemiriyordu! IMF bile bizden borç ister durumdaydı, Erdoğan "5 milyar dolar verin de gitsinler başımızdan" demişti. (18 Kasım 2017)
Bizzat Cumhurbaşkanı 6 Nisan akşamı şunu söylüyordu:
"Türkiye, sağlıktan gıdaya ve temizlik malzemelerine kadar acil ihtiyaç duyulan konularda oldukça iyi bir yerdedir. Devlet en çok da işte böyle günler için vardır."
Ve bu sözlerin sahibi, iki ayrı konuşmasında "Tekalif – i Milliye" bahsini açtı.
Tekalif – i Milliye, Kurtuluş Savaşı sırasında, hükümetin kullandığı olağanüstü bir yetkiydi ve gerektiğinde parasını ileride ödemek üzere vatandaşların malına – mülküne el konulabilmesine olanak veriyordu.
Trablusgarp Savaşı’ndan (1911) başlayarak, Tekalif – i Milliye’nin (1920) ilan edilmesine kadar geçen 9 yılda, Libya’da yenilmiş, Birinci ve İkinci Balkan Savaşları kaybedilmiş, üzerine Birinci Dünya Savaşı’ndan da yenik olarak çıkılmıştı. Ordu zorla terhis edilmiş, silahlarına ve her türlü malzemesine galipler tarafından el konulmuştu. Kısacası ülke sıfırı bile tüketmişti.
Cumhurbaşkanı’nın bugün, 100 yıl öncesini gündeme getirmiş olmasının bir anlamı olması gerekirdi.
Bu sadece yardım kampanyasını meşrulaştırmak için yapılmış olabilir mi?
Bakınca çok saçma geliyor çünkü Türkiye’de yaşayan herkes bu tür kampanyalara alışkın. Ben okuma yazma öğrendiğimden beri bu kim bilir kaçıncı kampanya.
Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye’nin sıfırı tükettiği bir döneme atıfta bulunması ne anlama gelir?
Hele bu atıfta bulunduğu konuşmasını bitirirken şunu söylemesi:
"Şu ana kadar aldığımız tedbirler ve gerekirse alacağımız ilave önlemler sayesinde ..."
Bu haliyle spekülasyonlara yol açtı.
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum, insanların mallarına – mülklerine geçici ya da ileride parası ödenmek üzere el konulmasını gerektirecek kadar vahim midir?
Böyleyse Maliye Bakanı, "güçlenerek çıkacağız" derken hepimizi kandırıyor mu?
Devletimizi yönetenlerin attıkları nutuklar, mezarlıktan geçerken ıslık çalmak türünden bir eylem mi?
Yoksa, Saray’da Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarını yazan bir zevzek, başını sonunu düşünmeden, söylenecek lafın nereye gideceğine aldırmadan mı attı bu meseleyi ortaya?
Milletin malına (daha sonra bedeli ödenmiş de olsa) el koymak ile virüsten etkilenenlere yardım için bağışta bulunmak arasında nasıl bir bağlantı var?
Dağılmış bir imparatorluğun, silahsızlandırılmış ordusu ile savaşa mı giriyoruz?
Saray, önce dönüp bir kendisine bakmalı.
Milletin aklına bu soruları düşürecek bu konuşmayı yazan ben değilim!
Erdoğan’a önerim şudur: Konuşmalarınızı yazacak daha aklı başında birilerini aramaya başlamanın zamanıdır!
* * *
"Gözünün üstünde kaşın var" soruşturması
Gazeteci Fatih Portakal da Cumhursaşkanı’nın Tekalif – i Milliye konuşması üzerine bir tweet atmış:
"Tekalif – i milliye hatırlatılıp zor günlerden geçiyoruz diye mevduatı ya da tasarrufu olanlardan para istenmesin bir de! Korona sonrası ödeyelim derlermiş bir de! Olmaz olmaz diyemiyorum maalesef."
Ve bu tweet yüzünden hem Cumhurbaşkanı hem de durumdan vazife çıkaran BDDK suç duyurusunda bulunmuş.
Denk getirebilirlerse Fatih Portakal’ı da hapisteki gazetecilerin yanına gönderebilmek için herhalde.
Normal bir ülkede yaşıyor olsaydık böyle saçma bir suç duyurusuna güler geçerdik.
Şimdi gülemiyoruz ama.
Saray’ın konuşma yazıcılarından biri, başını sonunu iyice düşünmeden bir şey ortaya atıyor ve sonunda kabak herkesin aklına ilk gelen soruyu soran gazetecinin başına patlıyor!
Bana öyle geliyor ki bu, uzun süredir Portakal’a haddini bildirmek için bir fırsat kolluyor olmalarının sonucu.
Bir tür "gözünün üstünde kaşın var" atasözünün uygulamalı örneği.
AİHM, AYM, Yargıtay kararlarına, adalet reform paketi kanunlarına bakarsanız endişeye gerek yok.
Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser, Hakan Aygün ve daha birçok meslektaşımızın şu andaki ikametgahlarına bakarsak, endişelenmek için çok nedenimiz var.
* * *
Ayrıntıya saklanmış şeytan!
Sakarya’da Koronavirüs hastası 86 yaşındaki Resmiye Işık, iyileşti ve taburcu oldu.
Geçmiş olsun, Allah sağlıklı, uzun bir ömür versin.
Koronavirüs'e nasıl yakalandığı ilgimi çekti, dikkatinizi ona çekmek istiyorum.
Resmiye Hanım’ın, oğlu ve gelini umre ziyaretinden gelmişler ve karantinaya alınmışlar.
Gazetedeki habere göre de karantina altındayken Koronavirüs hastası oldukları anlaşılan oğlu ve gelinini "karantinada ziyaret etmiş."
"Karantina" ve "ziyaret" kelimelerinin aynı cümle içinde kullanılmış olması bile kendi başına tuhaf zaten, bir de bunun gerçekleştiğini düşünün.
Nitekim kadıncağız da hastalanmış, ciddi bir tedavi sürecinin ardından iyileşebilmiş.
Dışardan baktığımızda "idare", her şeyi yapmış görünüyor.
Umreden dönenleri karantinaya almış, karantinada testlerini yapmış vs.
Ama karantinada olan birilerinin ziyaret edilmesine izin vermek de neyin nesi?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025