Mehmet Y. Yılmaz
Benim yaşımda olanlar bu marşı hatırlayacaklardır:
"Türk çocukları! Türk çocukları!
Gözler ileri, başlar yukarı!
Yarınki hayat yurt ufukları,
Her şey sizindir Türk çocukları!"
Öğretmenimiz, bu marşı söylerken ayaklarımızı da tempolu bir şekilde yere sertçe vurmamızı da isterdi. Biz de gözler ilerde, başlar yukarıda, ayaklarımızı rap rap vurarak avaz avaz söylerdik.
İnternetten baktım, sözlerini Aka Gündüz yazmış, nur içinde yatsın. Kimin bestesi? İnternette bulamadım. Türklerin fikri haklara olan saygı eksikliğinin bir sonucu sanırım. İnternette aradığınız zaman genellikle şarkıcıların isimlerini bulabiliyorsunuz, besteci kim, sözler kime ait, belli ki kimsenin umurunda olmuyor.
Her neyse, bu marşı dün hatırlayıp, yürüyüş sırasında söylememin (tabii ki içimden söyledim, "deli" demesinler diye) nedeni sabah okuduğum iç karartıcı haberdi.
15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyini belirleyen PISA testinin 2018 yılı sonuçları açıklandı.
PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’de öğrenciler "okuma, matematik ve fen bilimi" alanlarının tamamında OECD ortalamasının altında kaldı.
Türkiye, PISA testine katılan 37 OECD ülkesi arasında; Slovakya, Yunanistan, Şili, Meksika, Kolombiya ve İspanya'yı geçmeyi de başararak 31. sırada yer aldı.
Türkiye açısından "üzücü" bir diğer sonuç ise en üst düzeyde başarı gösteren çocuklar arasında Türklerin azlığı. Öğrencilerimizin büyük bölümü en alt düzeyde başarı oranı içinde yer alıyorlar.
Uzun lafın kısası: PISA sonuçları, Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının temel becerilerden yoksun olduğunu gösteriyor.
Ne dersiniz, çocuklarımız aptal ve tembeller mi?
Sanmıyorum. Bu konuda en son suçlamamız gerekenler çocuklar olmalı.
Deyim yerindeyse onlar, önlerine ne konduysa onu yiyorlar, bir şeyleri değiştirecek güçleri de yok, bunu talep edebilecekleri bir zemin de!
"Aptal" olan çocuklar değil, bütün milli eğitim sistemimizdir.
Bakanıyla, yüksek bürokratıyla ve son olarak da öğretmenleriyle bütün bir sistemin sınıfta kaldığı bir sınav sonucu bu.
Beş yaşındaki küçük kız çocukların, başlarını örtüp mahalle imamından "değerler eğitimi dersi" aldırmayı, ana dilini öğretmekten daha önemli gören zihniyetin aldığı sınav sonucu bu.
Eğitim ile ilgili en önemli sorunu dini eğitimi yaygınlaştırmak olarak gören zihniyetin aldığı sonuç bu.
OECD’nin bir başka araştırmasını bir kenara saklamıştım, onu buldum.
2017 yılındaki bir araştırmaya göre "geleceğin bilim insanlarının yetişeceği ülkeler" sıralamasında birincilik kolayca tahmin edebileceğimiz gibi Federal Almanya’nın olmuş.
Benim dikkatimi çeken şey ise ikinci ülkenin Estonya olması.
Bu küçücük Baltık ülkesi, ne yaptı ne etti de geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek konusunda ekonomisi kendisinden çok daha gelişmiş ülkeleri geride bırakabildi?
OECD’nin araştırmasında üçüncü sırada Finlandiya var.
Buna şaşırmadım çünkü şu anda dünyada bilinen en iyi eğitim sistemine sahip ülkenin Finlandiya olduğunu çok okudum.
Liste Slovenya, Avusturya, Rusya Federasyonu, Güney Kore, İsrail ile devam ediyor.
Türkiye’nin yeri ise maalesef sonunculuk.
Ve bu sonunculuk kadar kötü bir başka netice de şu: Türkiye, bilgi teknolojileri konusunda da en geride kalan ülke.
Mühendislik bilimlerinde OECD ortalamasına yakınız ama doğal bilimler ve matematik konusunda da durumumuz içler acısı.
Bunu nasıl düzeltebiliriz?
İmam hatiplerin sayısını artırarak mı?
Çocukları "yarışma sınavı manyağına çevirip", test sorusu ezberlemekten başka bir şey düşünemez hâle getirmek bu yolda bize bir ilerleme sağlar mı?
Eğitim sistemimiz tarihimizin hiç bir döneminde "dünya yıldızı" olmayı başaramadı, bu gerçek.
19 yıllık AKP iktidarının eğitim konusunda iyi bir sınav vermediği de ortada.
Ama artık ideolojik saplantılarınızdan kurtulup, "dünyada neler olup bitiyor, biz bu gelişmeyi neresinden yakalarız" diye bakmak çok mu zor?
Finlandiya, dünyanın en iyi eğitim sistemini nasıl kurdu? Estonya ne yaptı da geleceğin bilim insanları daha çok o ülkeden çıkacak?
Milli Eğitim Bakanı, iki günde bir gazetelerde boy gösteriyor.
Son bulduğu "yenilik", ikmal ve sınıfta kalmanın geri getirilmesi!
Bu fikir niye "eskimişti", şimdi niye "köklü reform" sayılıyor, bilen var mı?
İktidar kendi politikaları doğrultusunda imam hatiplere ağırlık vermek istiyor olabilir.
Seçimleri kazandıkları sürece kendi politikalarını uygulamalarına, bu politikaları eleştirsek bile ne diyebiliriz ki?
Ama şunu sorabiliriz herhalde: Bu okullarda okuyan ve okuyacak çocukları, dünyadaki yaşıtlarıyla eş değerde bir eğitim olanağına kavuşturmak için ne yapıyorsunuz?
Tamam, çocuklara İslam dinini, küçük yaştan itibaren benimsetmek istiyorsunuz, bunu anladık.
Peki bu durum, çocukların düzgün bir Türkçe, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya, yabancı dil öğrenmelerine niye engel oluyor?
Anneler, babalar, iktidardan bunu talep etmek konusunda niye bu kadar gönülsüzler?
Niye anneler-babalar, çocuklarının öğlen ne yediğiyle ilgilendikleri kadar, ne öğrenebildikleri ile ilgilenmiyorlar?
Dördüncü Sanayi Devrimi, çoktan başladı.
Bunu da kaçırırsak, ileride bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti gerçekten ayakta kalabilir zannediyor musunuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024