Mehmet Y. Yılmaz
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, geçen gün "Saray rejiminin sonu geliyor" dedi.
Bunu söylemem gereksiz tabii ama bu parti, biliyorsunuz ana muhalefet partisi. İktidarı eleştiriyor ve bu yanlışlar nedeniyle sonunun da yaklaşmakta olduğunu söylüyor.
Eleştirilen seçimle iş başına gelmiş, eleştiren de öyle.
Dünyada, seçimli demokrasilerin olduğu her ülkede rastlanabilecek sıradan bir durum aslında.
Ve ne demek istediği de gayet açık: Bir seçim olacak ve iktidar bu yanlışlarının bedelini ödeyerek, seçimi kaybedecek.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin bu eleştiriye yanıtını okuyalım şimdi de:
"15 Temmuz’da askeri kandırıp darbe yapmaya kalkışan zihniyet ile şimdi de devlet memurlarını korkutmaya çalışıp iş yaptırmamaya çalışan zihniyet aynı aklın ürünü. 15 Temmuz’da Aziz Milletimiz bu gibi tehditlere pabuç bırakmadı, bundan sonra bırakmaz. Ayrıca şapkasını alıp gidecek bir Cumhurbaşkanı ve yol arkadaşları da yok! Eski Türkiye yok! Bunu bilesiniz."
Baktım, Mehmet Bey 63 yaşında, demek ki evde kapalı kalmaktan kaynaklanan bir ruhsal sıkıntısı olduğunu söyleyemeyiz.
"Paranoya mı acaba" diyeceğim ama sonuç olarak ben hekim değilim. Bir dostu olmamakla birlikte kendisini acilen bir hekim ile görüşmeye davet ediyorum çünkü bir demokraside, böyle bir eleştirinin yanıtı bu şekilde verilmez.
Türkiye’de hibrid bir rejim hüküm sürüyor ve en azından şimdilik "seçim" kısmı hâlâ ayakta duruyor, buna bile şükredecek duruma geldik!
Benden duyun, seçimi kaybederseniz o şapkaları öyle bir alıp gidersiniz ki aklınız durur!
"Yeni Türkiye"de her seçimi kazanacağınızın garantisi mi var?
Ana muhalefetin eleştirisini "Fethullahçı darbe girişimi" ile bir tutmanın bir anlamı olmalı tabii.
Durduk yerde bu aklına nereden geliyor, nasıl bir ilişki kuruyor?
Yoksa, seçimi kaybetme durumunda bile şapkayı alıp gitmemeye yönelik bilinç altı bir dürtü mü var?
Dün de söylediğim gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı için dizayn edilmiş bir garip başkanlık rejimi icat ettiler.
Ve artık herkes görüyor ki Erdoğan ilk seçimi kazanabilir de kaybedebilir de.
Ve kaybederse yerine gelecek kişi o yetkilere sahip olacak.
Paniğin bir numaralı nedeni budur.
Onun için muhalefeti hiç olmayacak şeylerle suçlamak gibi bir yol tutturmuş durumdalar.
Muhalefet etmek, Fethullahçı olmakla, PKK’ya hizmet etmekle bir tutulmak isteniyor.
Bunun bir tek amacı olabilir, seçimi kaybetmemek için muhalefetin tümünü bir punduna getirip hapse tıkmak.
Gerçekten niyet budur diyemeyiz tabii. Niyet okumak işimiz değil, söylenenlere ve icraata bakıyorum sadece.
Belli ki yeni taktik bu: Muhalefeti darbeci ve terörist ilan ederek, bir seçim daha kazanmak!
İşte tam bu noktada, bir "yapıcı eleştiri" dile getireyim: Her şeyin başı ekonomi!
Üniversite mezunu gençlerin dörtte biri işsiz. Salgınla birlikte 6 milyon kişi daha işini kaybetti!
Reis, bu sorunu 2023 Haziran ayındaki seçime kadar çözemezse, Saray’dan ayrılırken şapkalarınızı unutmayın ki yaz güneşi başınıza geçmesin!
* * *
Türkçe dil bilgisi
"Saray rejiminin sonu geliyor" eleştirisine sinirlenenlerden biri de AKP sözcüsü Ömer Çelik oldu.
Çelik de bu sefer Yassıada’yı hatırlattı. Meğerse rejimden söz etmek, demokrasiyi felç etme amacını taşıyormuş.
Çelik’in konuşmasını dikkatle okudum. Biliyorsunuz Yassıada’dan söz ederlerse ardından mutlaka "kefen" de gelirdi. Çelik, bu kez kefenden hiç söz etmemiş.
Millet, kefenin cebi olmadığını iyi bildiği için artık "kefenimi giydim, bu yola baş koydum" gibi nutuklara yüz vermiyor olmalı.
Belli ki "rejim" kelimesi, AKP’de bir huzursuzluğa yol açmış.
Son günlerde rejimin otoriter karakteri filan üzerine konuşuluyor ya, belki de ondandır.
Oysa kendi başına "rejim" kelimesi bir kötü anlam taşımıyor.
Siyaset biliminde "rejim" kelimesini kullandığımız zaman bir hükümetin işleyiş biçimini veya toplumla kurduğu yöneten – yönetilen ilişkisini yürütme şeklini anlatırız.
Önüne koyacağınız sıfat önemli: Demokratik rejim, otoriter rejim, teokratik rejim, komünist rejim, faşist rejim gibi!
Kendi başına kötü bir anlam ifade etmez, rahat olun.
AKP yöneticileri, Esad ile araları bozulduğundan beri Suriye’yi Şam’dan yöneten gücü, "rejim" diye tarif ediyorlar.
Bu kelimeye kendi atfettikleri anlam kötü olduğu için de "Saray rejimi" denince irkiliyorlar.
Saray rejimi denilince, "Saray Yönetimi" anlasınlar, o zaman doğru anlamış olurlar.
* * *
Şimdi de Ölüdeniz’i yok edecekler
Millet, her anlamda can derdinde. Salgından mı korunsun, işsiz kaldığına, kurduğu işin battığına mı yansın bilemezken, "Saray yönetimi" olmadık işler yapmaya devam ediyor.
Son marifetleri, dünya çapında önemli bir turizm merkezi olan Ölüdeniz’de jeotermal kaynak aramak için sondaj izni vermek.
Sadece Ölüdeniz de değil. Fethiye’de arama yapmak için bir dizi izin alabilmiş.
Kayaköy Soğuksu plajı, Delikliburun / Gemiler sahili, Darboğaz plajı Oyukbaşı Tepesi de jeotermal kaynak aramak amacıyla sondaj yapılacak yerler.
Her biri eşi bulunmaz doğa harikası ve buraları jeotermal arayacağız diye delik deşik edecekler. Kuyu açacağız diye iş makinelerini sokacaklar, iş makinesi geçireceğiz diye doğayı tahrip edip yollar açacaklar vs.
Sonunda ne bulmayı ümit ediyorlar bilmiyorum, çünkü Fethiye, jeotermal zenginliği ile bilinen bir bölge de değil.
İşleyen bir tek kaplıca bile yok mesela.
Ama şu anda bölgenin turizm zenginliği buralardan kaynaklanıyor, onu yok edecekler.
Sondaj iznini alan Samsunlu bir iş adamı olan Abdülvahap Çelik.
Doğal sit alanlarında jeotermal arama amaçlı kuyular açmak için izin alabilecek kadar güçlü dostları olan bir şahıs!
İnternetten baktım, sahibi olduğu Çelik İnşaat, Samsun’da otopark ve garaj işletmeciliği alanında faaliyet gösteriyor.
Samsun’da bir de alışveriş merkezi yapmış. Alışveriş merkezi ile iddialar ortaya çıkınca da "Samsun’u terk etme kararı aldığını" açıklamış. "Her işimiz yasal, kaçak olduğu iddia edilen bina imar affı ile yasallaştı" demiş.
İşini bilen bir yatırımcı yani. Söz konusu alışveriş merkezi için 31 Aralık 2019 günü ÇED raporu için başvurmuş, 2 Ocak 2020 günü yani aradan tam bir iş günü bile geçmeden "ÇED raporu gerekli değildir" belgesi alabilmiş.
Belli ki şimdi Samsun’u terk etme kararını uyguluyor, gözüne Fethiye’nin İnlice’den, Ölüdeniz’e kadar olan bölgesini kestirmiş.
Pes be birader, gözünüz doysun artık!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024