Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Gezi protestoları ile ilgili derdi bitmiyor.
Psikolojik olarak neye işaret ediyor tam olarak bilemem, zaten benim işim değil.
İşin insani kısmı doğal olarak bizleri ilgilendirmez. Ama sosyal ve siyasal etkileri hepimizin sorunu olmalı.
Cumhurbaşkanı, o dönemde Fethullahçılar tarafından kandırılıyordu. Bunu ben söylemiyorum, kendisi de açıklamıştı.
Onlar ne dese ona inanıyordu.
Hatta üzerinize afiyet; Kabataş’ta başı örtülü bir hanım kızımıza saldırmışlar, pusetteki bebeğini havalara fırlatmışlar, bu zavallı kadının bir de üzerine işemişlerdi.
Ellerinde eldivenler, başlarında bandanalar, üzerlerinde deri pantolonlar vardı, karın kaslarını göstermek için tişört filan da giymemişlerdi. Ben diyeyim 60, siz deyin 70 kişiydiler.
Düşünün ki bu cinsel fanteziye bile inanmış, bunu doğruymuş gibi meydanlarda tekrarlamıştı.
Oysa bu güzel ve yalnız ülkemizde yaşayan herkes bilir ki çocuklu bir kadına saldıranı en önce durduracak kişiler o sırada civarda olan herhangi birileridir.
Bizim ülkemizde bunu yapmaya cesaret edecek kişi, karşısında Müslüman ya da ateist en az yüz kişiyi bulur.
O günlerde Fethullahçı çetenin polisleri çadırları yaktırırken, propaganda makineleri de böyle yalanları üfürüyorlardı. Ve Cumhurbaşkanımız da saf ve iyi niyetli bir Müslüman olduğu için bu palavralara kanıp, propagandaya alet oluyordu.
Bu yalanlardan biri de camiye giren Gezicilerin, söylemekten hicap duyacağım, acayip işler yaptığıydı.
Bu yalanı onaylamadığı için caminin dürüst Müslüman imamını bile başka yere sürdüler.
Dün baktım, Cumhurbaşkanı yine aynı şeyi söylüyor.
“Bezm-i Alem’e bira şişeleriyle girdiler, Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisimizi yağmaladılar.”
Bunlar gerçekle bağdaşmıyor aziz Müslüman kardeşlerim.
Sanırım Saray’da Fethullahçı sızma var; ejder meyvesi şerbeti içip, alttan alta yalanlarını doldurmaya devam ediyorlar.
İşte buraya yazıyorum: Başbakanlık ofisinde bir kağıt bile yırtılmadı! Kimse camide içki de içmedi.
Can derdine düşmüş insanlar camiye alem yapmaya değil, canlarını kurtarmak için girdiler.
Aklınızı başınıza toplayın. Ayıptır, yazıktır, günahtır! Namaz kılarken selamladığınız Melekler, yaptığınız her şeyi kaydediyor, unutmayın!
Bay Recep Tayyip Erdoğan?????
Oldum olası insanlara nasıl hitap etmem gerektiği ile ilgili sorular beynimi kurcalamıştır.
“Bey” mi diyeyim, “ağabey” mi?
“Teyze” mi uygun olur, “abla” mı?
Eşine “Naciye Hanım Teyze” dersem, kocasına “Necdet Bey Amca” mı demeliyim, “Necdet Amca” yeterli olur mu?
Karışık bir iş vesselam, deli dolu yazar kalem!
Rahmetli Bülent Ecevit, siyasal jargonumuza 'sayın' kelimesini sokan adamdır.
O günden beri siyasette muhatabınızdan söz ederken 'sayın' demek adettendir.
Şimdi isimlerini vermeyeceğim, gereksiz bir polemik olmasın diye.
12 Eylül öncesinde, ben genç bir muhabir iken bir TBMM oturumunda bir milletvekili sözünü kesen oturum başkanına şöyle demişti: “Sayın Başkan, size sayın diyorsam, iç tüzük gereğidir!”
Lafı uzatmayayım, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ederken artık 'Bay Kemal' diyor.
Ana muhalefet partisinin lideri olmak önemli bir durum. Siyasi geleneklerimizde ve TBMM İç Tüzüğü'nde bunun protokol açısından bir anlamı ve bir değeri var.
Buradan çıkarak düşünüyorum ki Cumhurbaşkanı bunu hakaret etmek amacıyla söylemiyor olmalı.
Demek ki 'zamanın ruhu' denilen şey gereğince artık siyasette muhatabınıza 'sayın' yerine 'bay' demek daha uygun.
Onun için acaba bundan sonra ben de eski alışkanlığımı terk etsem mi?
Biliyorsunuz “Sayın Cumhurbaşkanı” filan diye yazıyorum.
Madem artık 'sayın' demode oldu, şimdi 'bay' moda, bundan sonra ben de mi bunu kullansam?
Bay Recep Tayyip Erdoğan? Bay Cumhurbaşkanı? Bay AKP Genel Başkanı? Bay Tarım Bakanı?
Doğrusunu isterseniz, karar veremiyorum. Üstelik annem de böyle garip konuşmamdan çok hazzetmeyebilir. Ben yine en iyisi 'sayın' demeye devam edeceğim.
Nezaket ve karşımızdakine sadece insan olduğu için göstermemiz gereken saygı, 'sayın' ifadesini daha anlamlı hale getiriyor.
***
Sinyal gerekmez, Fatiha yeterlidir!
Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan, Ankara’daki tren kazasının ardından şöyle konuştu:
“Sinyalizasyon sistemi, demiryolu işletmeciliği için olmaz ise olmaz bir sistem değildir.”
Demiryolları ile ilgili ilk teorik bilgilerimi Red Kit’ten aldım.
Şaka değil, bütün ciltleri okudum. Çinlilerin neden San Fransisco’da çamaşırcılık ve kuru temizleme işi ile uğraştıklarını, demiryolu inşaatlarında çalışanların French Press kahveyi nasıl yaptıklarını, sığır yetiştiricileri ile demiryolu yatırımcılarının uzlaşmaz çelişkisini Red Kit’ten öğrendim.
Red Kit ekolünden gelen Turgut Özal, Cumhurbaşkanı bile oldu, bunu da “by the way” söylemiş olayım!
Red Kit’ten öğrendiğime göre de demiryollarında sinyalizasyona gerek yoktu.
İstasyon şefi kulaklarını raylara dayar, biraz dinler ve sonra cep saatine bakıp tren bekleyenlere şöyle derdi: Santa Fe treni, 9.25’te istasyonumuzda olacak!
Ona göre düdüğünü çalar ve makasçı, treni istasyona sokacak makası açardı.
Yani arkadaşlar şunu söylemeliyim ki tren işletmeciliğinde, hassas bir kulak, bir düdük, 'Chemin de fer' (bu DDY Türkçesinde şimendifer anlamına gelir, demir yolu demektir) saat yeterlidir.
'Şimendifer köstekli saat' deyip geçmeyin. Üzerinde lokomotif resmi olan Omega, Zenith ya da Serkisoff marka olur ki ben Serkisoff’u tek geçerim!
Ulu Hakan Abdülhamit’in İngilizler ile Almanları kafa kafaya tokuşturması anlamına gelen dış politikası da 'Şimendifer Siyaseti' diye bilinir, bu bilgi de “by the way”!
Lafı uzatmayalım, düdük, kulak ve köstekli saat ile trenleri gayet iyi yönetebilirsiniz, sinyalizasyona gerek yoktur.
Tabii o yıllarda trenlerin hızı saatte 50 kilometreyi bile geçmiyordu.
Mesela 1804’te Cardiff-Pennydarran arasındaki 16 kilometrelik yolu tren 5 saatte almıştı.
Şimdi biraz hızlandılar tabii.
Ben Japonya’da Hokuriku Shinkansen’e bindim, saatte 259 kilometre hız yapıyordu.
Yasemin İtalya’da okurken bindiğim Trenitalia Frecciarossa, saatte 354 kilometre yapıyordu.
Manş Tüneli'nden geçip Avrupa’ya gidenlere de bindim ama ne ismi aklımda kalmış, ne de hızı.
Şimdi tabii trenler böyle hızlanınca kulak-düdük-köstekli saat üçlüsü işe yaramıyor.
O zaman ne yapıyoruz? Ölenlerin ruhu için Fatiha okuyoruz.
Tren kazasında kaybettiğimiz canlara rahmet, yakınlarına ve biz sıradan Türklere sabır diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024