Mehmet Y. Yılmaz
Dün “cumhurbaşkanına hakaret konusunu yarın yazacağım” demiştim, yazıyorum.
Ahmet Necdet Sezer döneminde “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla açılan dosya sayısı 163 adet idi.
Görevi ondan devralan Abdullah Gül döneminde de bu suçlamayla toplam 848 dosyaaçılmıştı.
12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk üç yılında bu suçlamayla açılan dosya sayısı 12 bin 173’e ulaşmıştı. Yıl başına ortalama dört bin diyebilirsiniz ama suçlamaların artan bir eğilim gösterdiğini belirteyim.
2001 yılında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla açılan davalarda mahkumiyet sayısı sadece 4 iken, 2017 yılında bu sayı 2099 mahkumiyete çıkmıştı.
2017’de 20 bin 539 soruşturma başlatılıp, 6 bin 33 ceza davası açıldığını da hatırlayacak olursak her üç davadan birinde mahkumiyete karar verildiği gerçeğine ulaşıyoruz.
Peki ne oldu da Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamaları böyle arttı?
Türkler kozmik bir ışınımın etkisiyle çıldırıp, kendi Cumhurbaşkanlarına hakaret eder hale mi geldiler?
Ne oldu da Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, “dünyada en çok hakarete uğrayan devlet başkanı” unvanını uzak ara elinde tutar hale geldi? Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmek mi hedefleniyor?
Kuşkusuz ki çıldırmış değiliz. Bu ülkenin her vatandaşı Cumhurbaşkanlığı makamına saygı duyar.
Sorun, Cumhurbaşkanı’nın o makamın gerektirdiği gibi davranmıyor olmasında olabilir mi?
Anayasa değişikliği ile gerçekleşen “partili Cumhurbaşkanı” görevini, parti üyesi olmasını oldukça abartarak mı yerine getiriyor?
Eskiden Cumhurbaşkanları tarafsız ve bağımsız olmak durumundaydılar.
Anayasa’ya göre devletin ve milletin birliğini temsil ediyordu. Sorumsuzdu, eylem ve işlemleri nedeniyle vatana ihanet dışında bir suçlamaya muhatap olamazdı.
Onun için de yasalar Cumhurbaşkanı’nı koruyordu, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin ve milletin birliğine, manevi şahsiyetine hakaret olarak değerlendirilebiliyordu.
Şimdi Cumhurbaşkanı hem partili hem de icranın başı.
Partili olarak diğer siyasi parti liderlerinden ne farkı var? Yok.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atarsanız serbest gezebiliyorsunuz, Recep Tayyip Erdoğan’a yan gözle bakarsanız doğru hapse!
Nerede kaldı eşitlik?
Öte yandan Erdoğan, ne zaman partisini temsil ediyor, ne zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyor, bunu ayırt edebilmek artık çok zor.
Buna bir de karakter olarak eleştiriden hiç hazzetmediğini, eleştirileri kendisine yönelik hakaret gibi algılayabildiğini de ekleyelim.
Bağımsızlığını tamamen yitirmiş, Cumhurbaşkanı’nın ağzına bakar hale gelmiş yargıyı da hesaba katalım.
Bu davaların artış sebebi budur: Muhalif görüştekileri sindirmek, ceza tehdidi altında tutmak!
Cumhurbaşkanı, icranın başı olarak eleştiriye açık olmak durumunda bir kamu görevlisi.
Ve kamu görevlilerini gerektiğinde sert olarak eleştirmek, ifade özgürlüğünün bir parçası.
Bu eleştiri sınırlanıyorsa, ifade özgürlüğü sınırlanıyor demektir.
Üstelik AİHM, hakarete varan sert eleştiriyi bile normal buluyor, cezalandırılmamasını istiyor.
Çünkü bu konuda bir ceza tehdidi varsa, bu düşünce özgürlüğünü tehdit ediyor, düşüncenin açıklanmasını kısıtlıyor demektir.
Anayasa değişti ama ceza kanununun Cumhurbaşkanına hakaret ile ilgili hükümleri tarafsız – partisiz cumhurbaşkanı döneminden kalma.
Kanunun “hadi artık hakaret serbest” diye değiştirilmeyeceği bir gerçek.
Ancak bu suçun sınırlarının çok net olarak çizilmesi lazım ki savcılar, hâkimler yukarıdan esen rüzgarlara göre karar vermesinler.
Dikkat etmiş olmalısınız, ben Erdoğan’dan söz ederken bazen AKP Genel Başkanı, bazen de Cumhurbaşkanı diye söz ediyorum.
Parti genel başkanı gibi konuşur, iş görürken AKP Genel Başkanı diyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ettiği durumlarda da Cumhurbaşkanı diye yazıyorum.
Artık savcıların ve hâkimlerin de bu ayrıma dikkat etmelerinde yarar var.
Onları özgürlüklerden yana çizgiye çekecek olan ise Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın kendisidir.
Avukatlarına talimat verip olur olmaz her şeye hakaret suç duyurusu yapmaktan vazgeçmelidir.
Yılda 20 küsur bin kişinin hakaret ettiği bir Cumhurbaşkanı görüntüsü hoş değil.
Çünkü o 20 küsur bin kişi Cumhurbaşkanı’na hakaret etmiyor, AKP Genel Başkanı’nı eleştiriyor!
***
Alaturka Baas rejimine doğru adımlar
Yeni Askerlik Kanunu’nda Cumhurbaşkanı’na verilen ilginç bir yetki var:
“Barışta, olağanüstü hal veya seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini henüz yapmadan cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulur.”
Bunu Can Ataklı’nın yazısından öğrendim.
TBMM’de bu kadar gazete ve haber kanalının muhabirleri var, o muhabirlerin çoğu böylesine ilginç bir haberi atlamış olamaz. Belli ki bu değişikliği kimseye fark ettirmeden yapmak istiyorlar.
Casusluk filmlerine, dizilerine meraklı olanlar doğal olarak “özel sahalarda görevlendirilen gönüllülerin” örtülü operasyonlarda çalışacağını düşüneceklerdir.
Filmlerde izlediği her şeyi gerçek zannedenler de “ne var bunda, Amerikalılar da hep yapıyor” diyeceklerdir.
Demokrasisi gelişmemiş Orta Doğu ve eski Doğu Bloku ülkelerini bilenler için de bu kişilerin neye gönüllü olacağını tahmin etmek zor değil: Gazeteci dövmek, muhalif ortadan kaldırmak vs.
Bizde örtülü operasyonlar için zaten MİT görevli. Ayrıca gönüllü aramaya ne gerek var? MİT Kanunu’na bir madde koyun, erkek görevlileri askerlikten muaf tutun olsun.
Zaten MİT ya da TSK tarafından iyice eğitilmemiş birisini, sırf “iyi ok atıyor” diye örtülü operasyonlara da gönderemezsiniz, gönderirseniz rezil olursunuz.
Cumhurbaşkanı’na böyle muğlak tarif edilmiş yetkiler vermek, demokrasilerde olmaz.
Eğer Cumhurbaşkanı’nın birilerini askerlikten muaf tutmasını istiyorsanız bunu da kanuna yazarsınız, olur biter. Böyle garip ve kafa karıştırıcı kanun hükümlerine ne gerek var?
Türkiye giderek Orta Doğu’nun Baas rejimlerine benzer bir rejime sürükleniyor.
Bu gidiş iyi bir yere doğru değil, haber vereyim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024