Mehmet Y. Yılmaz
Türkiye’nin, İdlib’deki askeri gözlem noktası Morik’e takviye olarak gönderdiği askeri konvoy, bir Suriye uçağı tarafından bombalandı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre “Rusya ile işbirliği ve diyaloğa aykırı saldırıyı şiddetle kınadık.”
Bakanlığın açıklamasına göre bu bombalama sırasında üç “sivil” ölmüş.
Haliyle “sivillerin askeri bir konvoyda ne işi olduğunu” merak ettim.
Bu “siviller” geçip gitmekte olan askeri konvoya su – gazoz – simit satmaya çalışan kişiler miydi?
Yoksa konvoyun içinde bulunmalarının nedeni, “Kızılay personeli” filan olmaları mı?
Sorumun yanıtını Metin Gürcan’ın attığı bir tweette buldum.
Gürcan, eski bir asker, bilim insanı, stratejist.
Attığı tweette bir fotoğraf var, altında şu yazılı:
“Suriyeli kaynaklara göre Suriye SU 22’leri tarafından vurulan Faylak al Sham’a ait pick up’ın konvoyumuz içindeki resmi.”
Feylak el Şam, Müslüman Kardeşler bağlantılı ve Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin unsurlarından biri.
Suriye için “vizyonu” şeriat düzenine dayalı bir devlet kurmak.
Suriye ve Astana sürecinin diğer iki unsuru İran ve Rusya tarafından “terörist” olarak görülen bir grup bu.
Sedat Ergin, geçtiğimiz hafta iktidarın “düşünce” kuruluşu SETA uzmanlarından Ömer Kızılcık’ın bir yazısından söz etti.
Kızılcık, İdlib sorunu ile ilgili değerlendirmesinde Türkiye’nin muhalif gruplara tanksavar silahları ve Grad füzeleri sağladığını, böylece muhalif grupların 38 kilometre karelik bir alanı ele geçirmelerine yardım ettiğini yazıyor.
Kızılcık’a göre Türkiye, bu hareketiyle “kendi çıkarlarına karşı hareket edilmesinin bir maliyeti olacağını” Suriye ve Rusya’ya göstermiş.
Acaba, Türk askeri konvoyundaki bir terörist unsurun bombalanması, buna verilen bir yanıt mı?
Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın ideolojik körlüğü nedeniyle Suriye’de büyük bir bataklığın içine çekildi.
Önceki gün de askerlerimiz, sıcak bir çatışmanın hedefindeydiler.
Bu işin nereye varabileceğini düşünmek bile ürkütücü.
Artık öyle görünüyor ki silahlı muhalif gruplar da İdlib’i terk etmek zorunda kalacaklar.
Bunların bir bölümünün hamisi de Türkiye.
4 milyon Suriyeli göçmenin yanına şimdi bir de sırtlarını sıvazlayıp, ellerine silah tutuşturduğumuz bu teröristleri mi “misafir” edeceğiz?
***
Soylu, Erdoğan’a laf mı sokuyor?
Vaktiyle Recep Tayyip Erdoğan’a ağız dolusu hakaret etmemiş olsaydı, bugün maiyet memuru bile olamayacak olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kayyım atamaları ile ilgili olarak şöyle konuştu:
“Bizim teröre müsamaha göstermemizi bekleyenler yanılır. Terörü ve terörizmi özellikle halkın helal oylarıyla belediyelerde merkez haline getirmeye çalışanlara da devletin, kuralların, hukukun ve Anayasa’nın sessiz kalmasını beklemek son derece yanlıştır.”
“Açılım süreci” boyunca PKK’nın şehirleri, kasabaları cephaneliğe çevirmesini seyreden, buna engel olmak isteyen asker ve polise “yerinden kımıldama” emrini veren demek ki AKP iktidarı değil, Suriye hükümetiymiş!
Bakan Soylu, kendisini çok akıllı zannediyor.
Kimsenin itiraz edemeyeceği gerekçeler ileri sürerek, yaptıkları “idari darbeyi” meşrulaştırmaya çalışıyor.
Tekrar baştan alıp, tane tane anlatalım, belki Soylu bile anlar:
1 – Teröre müsamaha gösterilmez. Teröristlere ve terör örgütü üyelerine nasıl cezalar verileceği kanunlarda yazılı. Bu cezaları verecek organ mahkemelerdir, idare değil.
2 – Belediyeler, terörün merkezi olmuş, belediye gelirleri teröristlerin emrine sunulmuş ise bununla ilgili delilleri toplamak, savcıya vermek polisin yani Soylu’nun işi.
Bunları toparlamadan, savcıya iddianame yazması için geçerli belgeleri sunmadan “ben öyle gördüm” demekle olmaz.
3 – Anayasa ve hukuk diyor ki hakkında mahkeme kararı olmayan herkes suçsuzdur. Onun için önce suçu kanıtlayacaksınız.
4 – Suçu kanıtlama gereği duymuyorsanız, bir hukuk devletinden söz edemezsiniz. Böyle şeyler diktatörlüklerde olur. Soylu, yine eski günlerine geri dönüp, Erdoğan’a laf sokmaya mı çalışıyor?
***
Yakışır!
Egemen Bağış’ın Prag’a Büyükelçi olarak atanması haberi bir dedikodu değil, gerçekmiş.
Bildiğimiz nedenlerden dolayı bugünkü Türkiye’yi temsile bi - hakkın layık bir kişi Bağış.
Biliyorsunuz, Büyükelçiler memleketlerini tayin edildikleri ülkede en üst düzeyde temsil ederler.
Gittikleri ülkenin devlet başkanına bir de mektup götürürler ki bu mektup Türkiye’deki Reis –i Cumhur’un, Prag’daki gölgesi olduklarını anlatır.
Bu görev için Bağış’ın ismini ortaya atan kişinin Dışişleri Bakını Mevlüt Çavuşoğluolduğunu sanmıyorum.
Adı Bakan da olsa, cesaret edip böyle bir şeyi Reis’e teklif edemezdi.
Bu doğrudan Reis’in aklına gelmiş olmalı.
Ya da Bağış’ın eşi Emine Hanım’a ağladı, o da eşine rica etti filan. Aksi, bu iktidar döneminde işlerin nasıl yürüdüğünü bilenler için mümkün değil.
Şimdi sıra Bağış ailesinin taşınmasına geldi.
Neyse ki takım elbiseleri koyacak gamboçlar ve ayakkabıların ezilmesini önleyecek ayakkabı kutuları önceden tedarik edilmişti.
Gamboçlar ve ayakkabı kutuları zaman içinde bir parça hafiflediler ki bu da nakliye giderlerinin düşük olmasını sağlamak bakımından işe yarayacak.
Prag’daki yabancı misyon da eminim ki yeni TC Büyükelçisi’ni merak ve heyecan içinde bekliyordur.
Davetlerde Bağış’ın takım elbiselerine özel bir ilgi göstereceklerini de şimdiden söyleyebilirim.
Her ülkenin gizli servisi, yeni Türk büyükelçinin cemayüzevvelini kendi büyükelçilerine bir bilgi notu halinde iletmiş olmalı.
İçlerinde yeni Türkiye’nin ahlaki değerlerine vakıf olanlar var ise eminim şöyle diyeceklerdir: Yakışır! --------------------------------
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024