Mehmet Y. Yılmaz
İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı öngören Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın ciddi hukuki sorunları var.
Bir yandan TBMM'ye ait bir yetkiyi gasp ediyor, diğer yandan bir uluslararası sözleşmeyi "feshedebileceğini" zannediyor.
Sınırlı hukuk bilgisine sahip olan bir insanın bile ilk bakışta fark edebileceği bu sakatlıklarla malul bir Cumhurbaşkanlığı kararı nasıl yayınlanmış olabilir?
Bunun "cehaletten" kaynaklanmadığına eminim.
Beğensek de beğenmesek de Cumhurbaşkanı'nın danışmanlar ordusu içinde hukukçular da var ve onların bu sakatlığı görmemiş olmalarına ihtimal vermiyorum.
Bu bilinçli olarak atılmış bir adımdır.
Türkiye Cumhuriyeti, Recep Tayip Erdoğan'ın elinde giderek anayasası olmayan bir kuruma dönüşüyor.
Hatırlayınız, başkanlık sistemine geçilmeden önce, Anayasa, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi ile ilişkisinin kesileceğini öngörüyordu.
Erdoğan buna aldırmadı. Seçildikten sonra partisini bırakmadı, hatta kongresine katılıp kendisinden sonraki genel başkanı bile belirledi.
Yine bu süreçte mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına uymadıklarını da gördük.
Kuvvetler ayrılığının tamamen ortadan kalktığına şahit olduk.
Ve bu son karar ile Cumhurbaşkanı'nın, TBMM'ye ait bir yetkiyi gasp ettiğine tanıklık ettik.
Ve Erdoğan da bizler de gördük ki dünya yıkılmadı!
Erdoğan'ın da görmek istediği zaten buydu.
Çünkü, İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin çekilmesini sağlamak için normal yolları izleyerek, TBMM'den bu yolda bir kanun çıkarttırmak onun için çocuk oyuncağı sayılır bir işti.
AKP ve MHP'li milletvekilleri parmaklarını kaldırırlar, istediği kanunu emrine amade ederlerdi.
Hatta bu iki parti dışından da bu kanuna oy verecek milletvekilleri bile bulunabilirdi.
Bunu bilerek ve isteyerek yapmadı.
İstedi ki TBMM'ye ati bir yetkiyi resen kullandığı takdirde neler olup biteceğini görebilsin.
Gördü ki bir şey olmuyor.
Muhalefet bir – iki demeç verdi, şimdi dava dilekçesi yazmakla meşgul.
Kadın dernekleri protesto için sokağa çıktılar, polisten dayak yediler sonra herkes evine çekildi, bir maç izler gibi dolar indi mi, çıktı mı sorusunun yanıtına bakıyor.
Parlamento dışındaki toplumsal muhalefetin bir gücünün olmadığını, en hassas olunan konuda Anayasa'yı göstere göstere çiğnemesinin bir reaksiyonu tetiklemediğini de gördü.
Bundan sonrasına hazır olun.
Bundan sonra gece yarıları her şey olabilir.
* * *
AKP, merkezi boşaltırken...
AKP kuşkusuz ki siyasi yelpazenin sağında yer alan, muhafazakâr bir parti.
Muhafazakâr – sağcı kimliğinin gerisinde de İslamcılık var.
Böyle bir partinin İstanbul Sözleşmesi gibi bir sözleşmeye karşı olmasında yadırganacak bir durum yok aslına bakarsanız.
Sadece Türkiye'nin İslamcıları değil, Polonya'nın, Macaristan'ın Katolikleri de bu sözleşmenin karşısındalar.
Yakında o ülkelerin popülist otoriter liderlerinin de bu sözleşmeden çekildiklerini görürsek hiç şaşırmayacağız.
Eskinin güçlü ve ülkenin gündemini tek başına belirleyen Recep Tayyip Erdoğan'ı bu meseleyi aslında kolayca yönetebiliyordu.
Nitekim bu sözleşmeyi, İstanbul'daki bir toplantıda imzaya açmayı kabul ettiren ve sözleşmenin bu kentin adıyla anılmasını sağlayan da onun diplomasisiydi.
Sözleşmenin imzalandığı ve sonra TBMM'de kabul edildiği günlerde bunun ne kadar büyük bir devrim olduğunu da Erdoğan ve arkadaşlarından dinlemiştik.
Erdoğan'ın bu sözleşmeyi savunduğu ve devrim olarak sunduğu günlerde de büyük tarikatlar, bugünkü tavırları içindeydiler.
Sözleşmenin aile yapısını sarsacağından, eşcinselliği teşvik edeceğinden söz ediyorlardı.
Ancak o günlerde Erdoğan bunlara kulağını kapayabilmişti.
Şimdi ne oldu da Erdoğan, tarikatçıların dediği çizgiye geldi?
Erdoğan açısından kritik soru, parti tabanının içinde kimin ne kadar hacme sahip olduğu meselesi.
Tarikatların güdümündeki tabanı mı yoksa bir dönem merkez partisi gibi davranırken edindiği kentlileşmiş tabanı mı?
Öyle görünüyor ki Erdoğan, tarikatların yönettiği tabanını tercih etmeye karar verdi.
İsteyerek de olsa, istemeyerek de olsa artık bu tür konularda daha keskin politikalar izleyeme yönelecek.
Bu da partisini merkezin sağındaki konumundan daha sağa, İslamcı bir çizgiye çekecek.
MHP ile ortaklığından vazgeçemeyeceğini de hesaba katacak olursak AKP'nin merkez sağı büyük ölçüde boşaltacağını söyleyebiliriz.
AKP'nin boşalttığı yeri kim doldurabilir?
Sorunun yanıtını, İyi, DEVA ve Gelecek partilerinin performansı belirleyecektir diye düşünüyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024