Mehmet Y. Yılmaz
Haklarını hep teslim etmişimdir: Allah herkese Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın çocukları gibi çocuklar nasip etsin.
Keşke böyle yetenekleri olan başka gençlerimiz olsa da dünya ticaret filosunun tümüne Türk'ün damgasını vurabilsek!
Halkımız bir "Mavi Vatanımız" olduğunun farkına yeni vardı ama Ahmet Burak Erdoğan kardeşimiz hepimiz uyurken, ilk uyananlardandı.
Nitekim bir "gemicik" ile çıktığı bu uzun yolculukta şimdi 10 gemilik bir filoya sahip ki Binali Bey’in çocuklarını yakalamak için hâlâ çok çalışması lazım.
Ama yine de takdir ediyorum, çünkü Burak Bey tek başına, diğer kardeşleri vakıftı makıftı derken işin ucundan tutmuyorlar.
Dün öğrendiğime göre, Burak Erdoğan’ın ortağı olduğu gemicilik şirketinin sermayesi 2 milyon 650 bin liradan, 5 milyon 300 bin liraya çıkarıldı ve 10. gemi de bu arada filoya katıldı.
Erdoğan 6 Şubat 2007 günü Safran 1 gemisini alarak yola çıkmıştı.
Bizler de bu vesileyle öğrenmiştik 96 metrelik kosterlere denizcilik jargonunda "gemicik" adı verildiğini.
Fiyatı konusunda tartışma da çıkmıştı, belki hatırlamıyorsunuzdur diye hatırlatayım.
Baba Erdoğan geminin 2 milyon dolar olduğunu söylerken, CHP zihniyeti 3 milyon dolar fiyat biçiyordu. Brezilya merkezli gemi brokerlik şirketi Frank Ship ise gemiciğin fiyatını 4 milyon 500 bin dolar olarak açıklamıştı. Bu gemi daha sonra bir başka şirkete 1 milyon 100 in dolara satılmıştı.
Tabii bunlar "zenginin gemisi, fakirin çenesini yorar" türünden tartışmalar.
Ben bu tür tartışmaları sevmem, başarıya şapka çıkarırım, o kadar.
Yalnız bir sorunumuz var, gemiler Marshall adalarına kayıtlı.
Burak Bey’in gemilerinde Kuzey Pasifik’teki Mikronezya’da yer alan bu ada cumhuriyetinin bayrağı dalgalanacağına, şanlı ay – yıldız niye dalgalanmıyor, diye hayıflanıyorum.
Gerçi grafik olarak Marshall adaları bayrağı da çok hoş ve dikkat çekici ama "atalarım gökten yere indirmişler ay – yıldızı, bir buluta sarmışlar ki rengi şafaktan kırmızı"!
Bayrak denilince, yerlilik ve millilik denilince ben de göz yaşlarıma engel olamıyorum, Allah sizi inandırsın.
Nitekim yazının başlığı da bu duygu dolu anımda hatırladığım, Barbaros’un kaptanlarından, matematik ve coğrafya bilgini Seydi Ali Reis’in, marş olarak da söylenen dörtlüğünden geliyor: "Deniz üstünde yürürüz / Düşmanı arar buluruz!"
Tüylerim ürperdi vallahi!
Gerçi ticari gemilerle düşman bulunmuyor ama CHP zihniyetini kıskançlıktan orta yerinden çatlatacak para kazanılabiliyor.
Ne demişler: İş bilenin, kılıcı Diyanet'in imamı kaptı, atı alan da Üsküdar’ı geçti! (Nasıl, o söz böyle değil miydi?)
* * *
Kılıçdaroğlu’nun bildiği, İnce’nin bilmediği
Muharrem İnce’nin eylül ayına randevu vererek başlatacağı "hareket", bana gecekondu yıkımlarında dama çıkıp, tehditler savuran adamları hatırlatıyor.
Bu hareketin bir tek anlamı var çünkü: "Ya beni Cumhurbaşkanı adayı yaparsınız ya da elimdeki benzini döküp burayı yakarım!"
Bu tür "eylemler" nasıl gecekonduların yıkılmasını engelleyemiyorsa, İnce’nin çıkışı da Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla neticelenmeyecek, bunu şimdiden söyleyebilirim.
Ancak İnce’nin çıkışının, CHP içinde bir hareketlenmeye yol açtığı da açık.
Ortaya Abdullah Gül’ün adını atıp, "CHP seçmeni ona oy vermez" diyen de var, doğrudan doğruya Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alıp "partinin adayı sen ol" diyen de.
Hatta partinin Cumhurbaşkanı adayı için şimdiden bir ön seçim planlaması gerektiğini söyleyenler de var.
Bu noktada söyleyebileceğim şey şu: Kemal Kılıçdaroğlu, Başkanlık sisteminin Cumhurbaşkanı’nı seçeceğimizin hem farkında değilmiş gibi davranıyor, hem de farkında gibi.
Çok saçma bir cümle olduğunu düşünüyorsunuz, biliyorum ancak vurmadan önce bir dinlemenizi öneririm.
Başkanlık sistemine geçtiğimizden beri Recep Tayyip Erdoğan’ın icraatlarından da gördüğümüz gibi seçeceğimiz "Başkan", Türkiye’yi teslim alacak ve yönetecek.
CHP’nin adayı olacak kişi, eğer seçilirse Anayasa’daki sınırsız yetkileri kullanacak.
Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun kendisinin aday olması ya da parti programını uygulayacak birini aday göstermesi anlamlı olur çünkü sonuç olarak bir siyasi partinin başkanı ve bu siyasi parti, iktidara talip olmak için, Türkiye’yi yönetmek için var.
Ancak Kılıçdaroğlu bunun farkında değil gibi davranıyor.
Partisinin programını uygulamak üzere bir aday peşinde değil, bir "koalisyon adayı" arayışında.
İşte tam da bu noktada Kılıçdaroğlu’nun farkında olduğu konu ortaya çıkıyor:
Biliyor ki tek başına CHP’nin bir adayının bu seçimi kazanması mümkün değil.
Seçimi kazanmak için "yüzde 50 artı 1 oy" lazım ve eğer hayal dünyasında yaşamıyorsanız, Türkiye’nin bugünkü siyasal tablosunda bu CHP açısından ancak ittifaklar kurarak mümkün olabilir.
Bugün "ittifak" diye tanımladığımız şey, aslında seçimden önce kurulmuş bir koalisyondur.
Değişik memleketlerdeki koalisyonlarda da sıkça görüldüğü gibi koalisyonun liderinin, partilerden birinin genel başkanı olması da gerekli değildir.
Araştırmalar halkımızın "Başkanlık" sistemi deneyiminden mutlu olmadığını ortaya koyuyor ancak şunu da görmek gerek: Parlamenter sistem yanlıları, TBMM’de Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluk elde edene kadar bu sistem ile yaşayacağız.
Bu da bugünden bakıldığında çok uzak bir gelecek anlamına geliyor.
Bu sistemin doğal sonucu, siyasetin iki kutuplu hâle gelmesidir.
Nitekim bunun geçiş aşamasını "Cumhur ittifakı" ve "Millet ittifakı" ile yaşıyoruz.
Uzun bir vadede ittifak üyelerinin birbirleri içinde eriyeceklerine de tanıklık edeceğiz.
O gün gelene kadar, partilerin ortaklaşa bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemelerine alışmanız gerekecek.
Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra aynı hesapları AKP’nin yapmak zorunda kalacağını da şimdiden söyleyebilirim.
Bir yandan sistem, diğer yandan Türkiye’nin kendine özgü koşulları bunu zorunlu kılıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024