Mehmet Y. Yılmaz
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) bazı öğrenci kulüplerinin düzenlemek istedikleri etkinlikler Ankara Valiliği tarafından yasaklandı.
Önce yasaklanan etkinliklere bakalım:
* Neo Liberalizm Çıkmazı: Endüstri 4.0, Sarı Yelekler.
* Ekonomik Kriz: Nedenleri ve Etkileri.
* 19 Aralık Maraş Katliamı anma töreni.
Bunların yanı sıra, ODTÜ yönetimi, Matematik bölümü ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde dersler ve sınavlar da ertelendi, bölümler önceki gün kapalı tutuldu.
Cennet vatanımızda insanların topluca bir araya gelip, bir anma töreni düzenlemeleri, bir protesto gösterisi yapmaları yasak!
Düşünün, Valilikler “kebap festivali” gibi etkinliklere bile tahammül edemiyorlar.
Ellerinde bir de “kamu güvenliği” diye uydurulmuş silah var, çekiyorlar o silahı ve etkinlikleri yasaklıyorlar.
Bunları biliyoruz.
Bildiği halde bu yasağa uymak istemeyenlerin de enseleri, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla “patlatılmaya açık ense” kabul ediliyor.
İnsanların biraz kalabalıkça gruplar halinde toplanmalarından hoşlanmayan rejimlerin hepsi otoriter olarak tanımlanır. Dereceleri var tabii, diktatörlük bir ucundaysa, “popülistiklik” diğer ucunda yer alıyor.
İçinde yaşadığımız rejim, bu çizgide hangi uca daha yakın, onu sonra birlikte tartışırız, şimdi ODTÜ’ye dönelim.
Üniversite, adı üstünde evrensel bilgiyi üretmek ve öğretmek için kurulmuş.
Üniversite böyle bir toplumda bile, kendi dört duvarının arasında kalsa bile, geniş özgürlük alanına sahip olmalı ki o kurumun kurulmasından toplumun beklediği fayda sağlansın.
“Yüz çiçek açsın, bin fikir yeşersin, barıka – i hakikat müsademe – i efkardan doğsun” filan diye.
Ama görüyorsunuz ki ülkenin en gözde eğitim kurumunda bile buna izin yok.
Amaçları toplumu düşünemez – tartışamaz hale getirmek, diğer yandan da bunu yapmaya niyetlenenleri korkutmak – sindirmek – yasaklamak.
Bu gidişle, yapmak istediklerinde başarılı olabilirlerse sonunda adı üniversite olan çok sayıda yüksek liseye sahip olacağız.
Sonra da Cumhurbaşkanı, törenlerde filan dert yanacak.
Bakın ODTÜ’de etkinlikler yasaklanır, bölümler kapatılırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adına düzenlenen ödül töreninde ne diyordu:
“16 yılda (yani AKP’nin iktidar olduğu son 16 yılda) demokraside ve ekonomide çok büyük devrimlere imza atan Türkiye, maalesef eğitim, kültür ve sanat politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edememiştir.”
Cumhurbaşkanı’nı üzmek istemem ama şunu söylemeden de duramayacağım:
16 yılda demokraside ne kadar bir gelişme sağlayabildiyseniz, eğitim, kültür ve sanat politikalarında da o kadar sağlayabildiniz.
Demokrasi bu kadar olunca, eğitimin kalitesi de bu kadar olabiliyor.
Ne kadar ekmek, o kadar köfte yani!
***
Demokrasi de böyle “neşvünema bulur!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Ödülleri töreninde şunu da söyledi, kayda geçsin diye buraya da aktarıyorum:
“Kültür ve sanat tabiatı gereği sivildir, özgürdür, vesayet kabul etmeyecek bir karakterdedir. Tek tipçiliği, tek sesliliği dayatan totaliter rejimlerde sanatın layıkıyla neşvünema bulması (gelişmesi) bu sebeple pek mümkün olmaz.”
* Tiyatro oyunu yasaklayan vali beyler, kaymakam beyler;
* Yazılmış kitaplara, çizilmiş resimlere dava açan savcı beyler; bu sözleri tekrar tekrar okuyup, iyice bellemenizde yarar var.
Bakın bunu söyleyen herhangi bir insan değil, Cumhurbaşkanı!
Tabiatı gereği özgür olması gereken sanat ve fikir eserlerini dava etmeyin, yasaklamayın.
Zaten demokrasi dediğimiz şey de böyle neşvünema buluyor!
Öbür türlü olursa rejim totaliter oluyor, haberiniz olsun.
***
Torun, Türkçeyi gayet iyi anlayabilir
Cumhurbaşkanı ödül töreninde yaptığı konuşmasında “dedeler ile torunlarının aynı dille iletişim kuramadığından” da söz etti.
Aslında derdi torun – dede iletişiminden çok, harf devrimi ile ilgili bilinen fikirleri tekrarlamak.
Yani harf devrimi oldu, geçmiş kültürel birikimimizle bağımız kesildi filan falan.
Bunun çok iler tutar tarafı yok. Çünkü geçmişte üretilmiş “kültür birikimimizin” değerli olanları zaten günümüz harfleriyle de basıldı, isteyen okuyabilir, ulaşabilir.
Ve bu çok zahmetli bir iş de olmaz çünkü zaten son derece kısıtlı bir birikimden söz ediyoruz.
Cumhurbaşkanı’nın, yukarıda aktardığım cümlesinde “neşvünema bulmak” diye bir deyim var.
Bu deyim, Arapça bileşik bir kelime. Eski Türkçeye girmiş ama yıllar içinde unutulmuş.
Eminim ki Cumhurbaşkanı’nın torunu da bu kelime ile ne demek istediğini anlamak için birçok kişi gibi sözlüğe bakmak ihtiyacını duymuştur.
Oysa bir Arapça bileşik kelime yerine gayet “sarih” Türkçe bir kelime kullanabilirdi: Gelişme.
Konuşurken kelimeler arasına İngilizce, Fransızca vs. kelimeler serpiştirmek ne kadar züppelikse, Arapça, Farsça serpiştirmek de bir o kadar özenti sayılmalı.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025