Mehmet Y. Yılmaz
"Saray tarafından CHP’nin başına geçmesi için teşvik edilen CHP’li" haberi üzerine başlatılan kampanya olanca hızıyla sürüyor.
Sanıyorum buna en çok şaşıran da bu söylentiyi köşesine taşıyan Rahmi Turan olmalı. "Niye beni bu kadar ciddiye aldılar" diye kendi kendisine soruyor ve eminim yanıtını bulamıyordur.
Normal olarak okununca gülünüp geçilecek bu dedikodunun, gündemin baş köşesine yerleşmesinin tadını çıkaran iki kişi var: Bin Odalı Saray’ın efendisi Recep Tayyip Erdoğan ve Muharrem –The "Adam Kazandı"– İnce!
Birisi gündemin yakıcı konulardan uzaklaştırılarak, üzerinde tepinilmeye çok elverişli böyle bir konuya dönüşmesinin ve CHP’nin bir şaşkın ördek sürüsüne dönmesinin tadını çıkarıyor.
İkincisi, yeniden gündeme gelmenin tadını çıkarıyor ve bunun kendisi için "bir muhteşem geri dönüş" sağlayabilecek fırsat olduğunu düşünüyor.
Birincisinin mutluluğunun maddi temeli var. Her şey unutuldu, millet şimdi bu boş tartışmayı izliyor. Mutluluk hakkı.
İkincisi ise boşuna seviniyor çünkü aslında her şeyi, ortadan kaybolduğu "adam kazandı" gecesi, geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde kaybetti.
Sorunu bunu hala sindirememiş olmasından kaynaklanıyor.
Yandaş borazanların malzemesi olmaktan ileri gidemediğini ve bunun bir zamanlar kısa süreliğine de olsa kendisine ümit bağlamış insanları ne kadar öfkelendirdiğini bile görebilecek durumda değil.
CHP Genel Başkanı da kendisini savunmaya çalışıyor: Öyle dememiş de böyle demek istemiş diye!
Kusura bakmayın ama o makamda oturuyorsanız, soruları öyle yanıtlamalısınız ki sonradan "Onu demek istemedim, bunu demek istedim" diye açıklama yapmak zorunda kalmayın.
Şimdi ümitsiz bir çırpınışla meseleyi "Saray, CHP’yi karıştırmak için Rahmi Turan’ı tuzağa düşürdü"ye çevirmek istiyorlar ama nafile!
Bizim bildiğimizi, Bin Odalı Saray bilmiyor olabilir mi: CHP’yi karıştırmak için kimsenin dışarıdan bir numara çevirmesine gerek yok. CHP, kendi kendisine bu işi halledebilme yeteneğine sahip bir partidir.
* * *
Bir öğretmen nasıl oturmalıdır?
Konya Valisi, Öğretmenler Günü töreninde konuşma yaparken "öğretmen zannettiği" bir kişiyi bacak bacak üstüne oturduğu için azarlamıştı: "Sen öğretmen misin birader? Öğretmen gibi otur da bir görelim."
Meğerse o kişi gazeteciymiş ama mesleğinin önemi yok.
O gün o salonda, Vali Bey’in görüş alanında kim o şekilde otursaydı aynı sözü işitirdi.
Bir istisnası var tabii: Söz konusu kişi, daha yüksek bir mevkideyse Vali Bey’in böyle bir şey söyleyebilmesi için "yürek yemiş olması" gerekecekti.
Sakatat ile arası nasıldır bilemem tabii ama Vali Bey’in bu tutumu aslına bakarsanız "doğulu ceberrut devlet" geleneğinin devamından başka bir şey değildir.
Doğulu Ceberrut Devlet geleneğinde kamu yöneticisi, vatandaşın hizmetkarı değil, amiridir.
Amiri olduğu için de kendisiyle temas eden vatandaş, ast mevkide olduğunun bilinciyle hareket etmelidir.
Ceketin varsa önünü ilikleyeceksin, bacak bacak üstüne atmayacaksın, o söz vermezse konuşmayacaksın, ellerin cebinde olmayacak filan.
Zaten Vali’nin yakın arkadaşı olmayan bir kişiyle ikinci tekil şahıs üzerinden hitap etmesi de bunu vurguluyor.
Öğretmen zannettiği şahsa "sen" diye hitap ediyor ki sadece bu bile muhatabını kendisinden daha aşağıda görmekte olduğunun bir işareti.
Vali Beyin vatandaştan "saygı" diye beklediği şey esasen "korku" duymasıdır.
Korkacak ki otoriteyi tartışmayacak. Korkacak ki bir vergi mükellefi bilinciyle hareket edip, hesap sormaya filan kalkışmayacak. Korkacak ki kamu yönetiminin zaaflarını, eksiklerini yöneticinin yüzüne vurmayacak.
Böyle olduğu içindir ki Vali Bey de mesela bir bakanın karşısında otururken bacak bacak üstüne atamaz. Atmaya kalkarsa, öğretmen sandığı gazeteciye davrandığının benzeri bir tavır ile karşılaşır.
Demokrasinin olduğu yerlerde kamu yöneticilerinin böyle dertleri de olmaz.
Böyle ülkelerde bir yöneticinin, vatandaşa böyle fırça atabildiğine rastlanmaz.
Tersi mümkündür ama!
* * *
Milletvekilinin tek görevi parmak kaldırmak değil
Dünkü yazımda, "termik santrallerin kârını, vatandaşın sağlığından daha çok önemseyen kanun" konusundaki oylamaya eksik olarak katılan muhalefet partilerini eleştirmiştim.
Eleştirimin yanıtını arkadaşlarımız Gonca Tokyol ve Melis Karaca’nın dün T24’te yayımlanan haberinden aldım.
Oylamaya katılıp, kanun teklifine ret oyu veren CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, muhalefet olarak oy sayılarının sonucu değiştirmeye yetmeyeceğini söylüyor.
Gürer, vatandaşları hassas oldukları böyle konularda Meclis’e gelip görüşmeleri izlemeye de davet ediyor ki iktidar partilerinin milletvekilleri oylarını verirken bir kez daha düşünsünler.
TBMM Çevre Komisyonu üyesi HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni de "Tam sayı katılsak bile bir şey değiştirmiyoruz aslında. Biz de dışarıdaki muhalefeti yan yana getirmeye, sesi olmaya çalışıyoruz" diyor.
AKP ve MHP’den oluşan iktidar koalisyonunun TBMM’deki ezici çoğunluğunun hepimiz farkındayız.
Ancak bu durum, muhalefet milletvekillerinin "Nasıl olsa oylamayı kaybedeceğiz" diyerek oy vermeye gitmemelerini anlaşılır kılmıyor.
Meclis çalışmaları, komisyonlarda ve Genel Kurul’da parmak kaldırmaktan ibaret değil çünkü.
Çevre konusunda faaliyet gösteren aktivistler ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda çok çaba sarf ettiklerini biliyoruz.
Ama bu grupların yarattığı toplumsal tepkiyi Meclis’e taşıyacak olanlar, muhalefet partilerinin milletvekilleridir.
O da TBMM’de çalışarak olur, eş dost ile sohbet ederek geçirilen zamanda değil.
Vatandaş elini kolunu sallayarak, TBMM’ye gelip oturumları izleyip, olumlu ya da olumsuz tepkisini ortaya koyabiliyor mu ki hassas konularda Meclis’e gelsin, iktidar milletvekillerini tedirgin etsin?
Muhalefetin TBMM çalışmalarına tam kadroyla katılması, iktidar koalisyonunu da buna zorlar.
Kendi başına bu bile bir muhalefet taktiğidir. Siyasi tarihimizde, iktidar partilerinin böyle zaaf anlarında yakalanabildiklerinin örnekleri çok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024