Mehmet Y. Yılmaz
Antik tanrılar şakaya gelmezler. Bunu bu yaşınıza kadar öğrenmemiş olmanız zaten mümkün değil ama ben yine de uyarayım.
İşi gücü kötülük yapmak olanlar olduğu gibi ana faaliyet dalı insanların başına çorap örmek olmasa da tersleri fena olan birçok tanrı vardır.
Bu benim yaptığım işin bir benzerini günümüzden 2800 yıl önce yapan, toprağı bol olsun Hesiodos nam bir yazar vardı.
Theogonia isimli kitabında karman çorman olan tanrılar ailesini bir düzene sokmaya çalışmıştı.
Kim kimin nesidir, kim kimden doğdu, kim kime kızdı, ona kötülük edeyim derken kimin canını yaktı gibi temel sorulara yanıt veren kitabı Türkçe de yayımlandı, meraklısına öneririm ki bugünün dedikodu siteleri yanında halt etmiş!
Hesiodos, günümüzün çok tanınan antik tanrılarından biri olan Eros’u şöyle tanımlamıştı:
“Canlıların elini, ayağını çözen; insanların da tanrıların da yüreklerini, akıl ve iradelerini ellerinden alan en güzel tanrı.”
Kıvanç Tatlıtuğ’u bile çatlatma kapasitesine sahip olduğu bir gerçek.
İnsanoğlu kıskanç bir yaratık bunu biliyoruz. Sanırım bu nedenle ilk başlarda yakışıklı bir delikanlı olarak tasvir edilen Eros, giderek kanatlı bir çocuğa dönüşmüş, elinde yayı, sırtında sadağı ile!
Eros’un tanrıyla insan arası bir varlık olduğunu iddia eden ise bizim meşhur Platon.
Ona göre, Poros (Çare) Afrodit’in dünyaya gelişi nedeniyle tanrıların verdiği bir şölen sırasında kafayı bulunca Penia (Yoksulluk) ile yatmış, bu ilişkinin sonucunda da nur topu gibi Eros doğmuş.
Platon, anası yoksulluk olduğu için de Eros’un (Aşk, arzu) hiç doymak bilmediğini söyler ki ben bu konuda Hesiodosçu’yum.
***
Antakya’da demir – çelik ticareti ile uğraşan Necmi Asfuroğlu, depolama ihtiyacını karşılamak için yer ararken, çok ortaklı bir arsa buldu. Günümüzden yaklaşık 40 yıl kadar önce.
Gel zaman git zaman, diğer ortakların da hisselerini devralarak arsanın tümünü bir depo alanına dönüştürdü. Sonra günün birinde bu koca araziye bir otel yapmaya karar verdi.
5 katlı, toprağın altına da SPA ve otopark için iki kat inen bir bina.
Zemin seviyesinin altına inmek, inşaat izinleri için arkeolojik sondaj yapılmasını gerektiriyordu.
Bunun için arsanın değişik yerlerine sondaj kuyuları açıldı ve sürpriz: Beyaz mermerden oyulmuş bir Eros heykeli, 1900 yıllık derin bir uykunun ardından ilk kez karşılaştığı güneş ışıklarından kamaşan gözlerini kırpıyor!

Sözünü ettiğim Eros heykeli
Eros, o gün, çamurların arasından kendisini göstermiş ve oklarını fırlatmamış olsaydı, bugün Antakya’da, Türkiye’nin her yerinde rastlayabileceğimiz türden beton bir otel yükseliyor olacaktı. Onun yerinde şimdi The Museum Hotel Antakya var.
Otelin içindeki müze
Antik tanrılar sürprizi sever, bunu da biliyoruz.
Eros heykelini takip eden öyle sürprizler oldu ki Antakya, dillere destan arkeoloji müzesinin ardından bir ikinci müzeye daha sahip oldu.
***
Bunu nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama Türkiye’nin en zengin mutfaklarına sahip iki kentin aynı zamanda dünyanın en önemli mozaik müzelerine de ev sahipliği yapıyor olmaları antik tanrıların bir oyunu mu acaba?
Antakya ve Gaziantep’ten söz ediyorum.
Yemeğe genel olarak hepimiz meraklıyız. Bunun üzerine bir de arkeoloji, tarih, mitoloji merakınızı koyabiliyorsanız bu iki kente yapacağınız yolculuk, anılarınızda uzun süre kalacak bir damak tadı ve görsel şölen olacak.
Antakya’daki Arkeoloji Müzesi ve Gaziantep’teki Zeugma Müzesi’ni görmeden, bu ülkenin sahip olduğu zenginliğin boyutlarını kavrayabilmemiz kolay olmaz.
Bu muazzam hazineyi görmek için gelecek yerli ya da yabancı turistlerin otelden başka şeyler de talep edeceğini her iki kentin yöneticileri biliyor olmalı.
İdeolojik körlük ve bağnazlıktan sıyrılmak yeter bunun için.
***
Antakya’da otel inşaatı sırasında bulunan Eros heykelinin fırlattığı oklar, bununla kalmamış tabii.
Sayesinde dünyanın her yerinde benzerine rastlayabileceğiniz 400 odalı beton bir otelin yerini, 5 ayrı kültür katmanında, 13 ayrı medeniyete ait tarihi eseri içinde barındıran ve bu yüzden 200 odaya inmek zorunda kalmış bir müze otel var şimdi.
The Museum Hotel Antakya’nın inşaatı sırasında 1050 metrekare büyüklüğünde dünyanın en büyük tek parça mozaiği ile birlikte 30 bine yakın arkeolojik parça gün yüzüne çıkmış bulunuyor.
Bu binayı, inşaatı sırasında dünyanın bilinen en eski kilisesi olan Aziz Petrus’un bulunduğu tepeden çevreyi seyrederken görmüş ve doğrusunu isterseniz bir şeye de benzetememiştim.
Şimdi inşaat bitti, otel açıldı, zeminde yapılan arkeolojik kazı, muazzam bir tarih hazinesini günışığına çıkardı.
Merak ettiğim şey, bu otelin bu tarihi alana zarar verip vermediğiydi.
Mimar Emre Arolat şöyle bir çözüm bulmuş: Oteli taşıyan dev çelik ayaklar, dere yatağı üzerine oturtulmuş. Böylece antik kalıntıların zarar görmesinin önüne geçilmiş.
Şunu söyleyebilirim: Günümüzden 2 bin yıl sonra, burada bir arkeolojik kazı daha yapılırsa orada 6. kültür katmanı olarak bu çelik binanın kalıntıları bulunacak, buna kuşku yok.
***
Antakyalı Eros’un oyunu burada da bitmiyor.
Otelin ayaklarının konulacağı yerler ile ilgili sondaj çalışmaları yapılırken bir mozaik zemine daha rastlanınca bir tünel kazılarak, mozaiğin nereye kadar uzandığını tespit etmek gerekmiş.
Metro tünelinden değil, arkeolojik tünelden söz ediyorum.
Güçlendirme yapılmadan, bir insanın sürünerek girebileceği genişlikte bir tünel bu. El ile kazılacak ve bir yandan da toprağın çökmemesi için dua edilecek.
1050 metrekarelik mozaik restore edilirken
Bir kuyucu (iznini alamadığım için adını veremiyorum) bu işe talip olmuş.
Meğerse o kuyudaki sondajı yöneten arkeoloğa aşık olmuş, onun dikkatini çekmeye çalışırmış.
Hesiodos ne demişti: Eros oklarını bir kere fırlattı mı, insanların akılları başlarından gidebiliyor.
Ben hep demişimdir zaten, bir erkek hayatta ne yapıyorsa bunu hep bir kadının gözüne girmek için yapar.
Onu tavlamak, kandırmak, kendine bağlamak, sevgisini kazanmak için!
“Bunu da nereden çıkardın” diyorsanız yanıtım hazır: Kendimden çıkardım!
Bir oğlan çocuk çok mu ders çalışıyor? Sebebi sınıftaki bir kızın gözüne girmektir. Çok mu yaramazlık yapıyor? Neden yine aynıdır. Saçını vıcık vıcık jölelere mi buluyor? Başka ne sebebi olabilir ki?
Acayip, yırtık pırtık şeyler mi giyiyor? Onun da nedeni aynıdır.
Aldığı otomobil, koluna taktığı saate saydığı para, giysilerine gösterdiği özen, hep bu amaç içindir.
Ve mutlu son: O korkusuz aşık sayesinde bugün merkezinde bir Pegasus görüntüsünün yer aldığı, üç boyutlu bir mozaiğe bakarak çayınızı ya da içkinizi yudumlayabilirsiniz.
Pegasus mozaiği
Mozaik, günümüzden 1700 yıl öncesine ait bir Roma evinin ziyafet salonunun zeminini oluşturuyor.
“Ya kuyucu ile arkeoloğun aşk hikayesi” diye soracak olursanız, bir çift nikah yüzüğü ve bir bebekle mutlu – mesut devam ediyor.
***
The Museum Hotel Antakya’nın zemininde yürütülen arkeolojik kazıda ortaya çıkan mozaikler, Roma hamamı, umumi tuvalet, Roma yolu ile Osmanlı’nın ilk dönemlerinden bir tahıl ve zeytinyağı deposu bir açık hava müzesi olarak yerinde duruyor.
Roma dönemi hamam
Otelin içinde gezerken, bu arkeolojik siteyi de gezmiş oluyorsunuz.
Taşınabilir eserler ise otelin sahibi Asfuroğlu ailesi tarafından yaptırılıp, Kültür Bakanlığı’na devredilen ve otelin içinde yer alan bir müzede sergileniyor.
Her marifet, iltifata tabi olmalı, buna inanırım:
İlk sondajda tarihi esere rastlanınca, üzerini toprakla örtüp başını ters tarafa çevirmediği için Asfuroğlu’na en azından kendi adıma teşekkür etmek isterim.
Necmi Asfuroğlu ve kızı Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024