Mehmet Y. Yılmaz
ABD'nin "dost ve müttefik" bir ülke olduğunu bilmiyordum.
Daha doğrusu eskiden öyleydi, onu hatırlıyorum da sonradan işler değişti diye aklımda kalmış.
Recep Tayyip Erdoğan ve yancısı Devlet Bahçeli meydanlarda nutuk atarken "üst akla, dış güçlere, Atlantik ötesine" verip veriştirdiklerinde, ABD'den söz ettiklerini zannediyordum.
Meğerse başkasından söz ederlermiş. "Acaba hangi ülke" diye meraklandıysam da kafamı daha fazla karıştırmalarını önlemek için önümdeki probleme odaklandım.
Erdoğan'ın da kafası öyle görünüyor ki benim gibi karışmış durumda.
ABD'yi hem "müttefikliğe sığmayan işler içinde olmakla" suçluyor, hem de "yaptığın dostluğa sığmaz" diyor.
Meğerse ABD, "ülke içindeki muhalefeti ve kurumları maşa olarak kullanma gayreti içinde" imiş.
Allahtan Reis uyanık, bu beşinci kol faaliyetlerinin farkında olduğunu ve boşa çıkarılacağını söylüyor.
Devlet Bahçeli'ye göre de ABD'nin yaptığı "hasımlığa dümen kırmak" imiş.
"Türkiye, kimden silah alacağını kimseye sormaz" da diyor, ki ABD'nin de dediği zaten bu: Bana sorma, ben sana satmayacağım!
Tabii kervan başları böyle söyleyince gerisi de ona göre davranıyor. Hepsinin özeti şu: ABD'nin bu yaptığı dostluğa sığmıyor!
Böyle bir cümle kuruyorsanız, daha önce ABD'nin dost olduğunu varsayıyor olmanız lazım.
Ama S – 400 füzeleri aldığımıza göre, ABD ile ilgili risk algılamamızın "düşmanlık" düzeyinde olması gerekmiyor muydu?
Bu füzeler, Suriye, Irak, Gürcistan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, İran gibi komşularımız için alınmadı.
Çünkü NATO üyesi olmayanlardan tehdit beklediğimizde NATO'nun Patriot bataryaları gelip, Türkiye'de konuşlanıyor ve, hava savunmamıza parasını da kendileri ödeyerek katkıda bulunuyorlardı.
Öbürleri ise Türkiye ile bir savaşı göze alamayacak kadar küçük ve güçsüzler.
S – 400'leri, silahın üreticisi Rusya'ya karşı da kullanamayacağımıza göre tehdidi uzaklardan bekliyor olmalıydık: ABD, Fransa, Almanya, İngiltere.
Bunların hepsiyle aynı askeri ittifak içindeyiz. AB üyeleri olanlarla da ortak olmaya çalışıyoruz.
S – 400'leri kime karşı kullanacağımız bir sır olma özelliğini koruyor yani.
ABD, dostumuz değil de düşmanımız ise ona karşı kullanmak için de bu kadar S - 400 çok az.
S – 400'ler için yarısı "tiko para" 2 milyar 500 milyon doları niye harcadık?
Şunu tane tane açıklasanız da öğrensek.
Yoksa bu Putin'e, "Suriye'de bize iyi davransın" diye verilmiş bir rüşvet gibi mi görüldü?
Ne işe yaradı peki?
* * *
Demokrasilerde ona "muhalefet" diyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her gün olduğu gibi önceki gün de muhalefeti suçladı.
"Türkiye'yi istedikleri şekilde yönlendiremeyenlerin ülke içindeki muhalefeti ve kurumları maşa olarak kullanma gayretini yakından takip ediyoruz. Bu 5. kol faaliyetlerini hüsrana uğratacağız" dedi.
Hep söylüyorum ama beni dinleyen olmadığı için Erdoğan'ın konuşmaları giderek birbirinden berbat hale geliyor.
Son konuşmasında kullandığı bu "5. Kol" kavramı, Falanjist General Franco'nun icat ettiği bir kavramdır.
Dünya yüzünde bu işi en etkili şekilde kullanan ikinci devlet ise Hitler'in Nazi Almanya'sı idi.
Bu kavram, bir dış gücün, propaganda, sabotaj, terör gibi yolları kullanarak bir devleti içeriden çökertme ve ele geçirme hareketi olarak tanımlanabilir.
Demokratik bir ülkede, muhalefetin faaliyetlerini böyle nitelemek kimsenin aklına gelmez.
Bu ancak otokrasilerde mümkün olabilecek bir durumdur.
Otokrat, kendi yüce otoritesinin muhalefet nedeniyle sarsılacağından ve yıkılacağından korkar.
Zaten otokrasilerin temel sorunu da otokratın, her karşı çıkışı kendi iktidarını tehdit eden bir hareket olarak görmesidir.
Oysa bir demokraside, muhalefetin iktidarı yıkmak ve devralmak istemesinden daha da normal bir ikinci şey olamaz.
Tuhaflık bizdeki gibi iktidarın her şeyini eleştirirken, dış politikasına alkış tutmak saçmalığında aranmalıdır aslında.
Erdoğan'ın, otokrasilere özgü bir tavırla 5. Kol faaliyeti diye tanımladığı şeye, demokrasilerde "muhalefet" deniliyor.
* * *
Yargıtay'a maşallah!
Yargıtay üyeliğine seçilmesinin ardından bir tek dosyanın bile kapağını açmadan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday olan eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, yüksek mahkeme yargıçlarının kahir ekseriyetinin oyuyla Recep Tayyip Erdoğan'ı sunulacak üç isimden birincisi oldu.
Bugüne kadar Yargıtay'dan Anayasa Mahkemesi için üye seçilirken genellikle en kıdemliler öne çıkardı, şimdi tam tersi oluyor en kıdemsizi Anayasa Mahkemesi'ne aday oluyor.
Böylece, Erdoğan'ın yüksek yargıyı partisinin yan kuruluşu haline getirme çalışmasında bir aşama daha ileri gidilmiş oldu.
Bugüne kadar yazdığı iddianamelerle evrensel hukuka dört takla attırmayı başarmış Fidan, 110 Yargıtay üyesinin oyunu aldı.
Ne kadar enteresan bir Yargıtay'ımız varmış eğerse.
İçindeki 110 hakim, o kurumda görev yapan herhangi bir yargıcın AYM üyeliğine layık olmadığını düşünüyor olmalı ki Yargıtay'da tek bir davaya bile bakmamış birisini aday seçtiler.
Ve hayır, bu yazıyı bitirirken yazmam gereken o son cümleyi yazmayacağım, içimden mırıldanmakla yetineceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024