Mehmet Y. Yılmaz
Hükümet medyası dün birinci sayfalarını Damat Bakan’ın fotoğraflarıyla süslemişti.
Berat Albayrak, salgın nedeniyle işini kaybedenlere, zor durumda kalan esnafa nasıl cömert yardımlarda bulunduğunu anlatıyordu.
Dikkatle okudum ve Damat Bakan’ın salgın nedeniyle ilan ettiği ekonomi politikaya şu ismi buldum: "Kekliği düz ovada avlarım" politikası!
Bu güzel Silifke türküsünü hatırlarsınız.
Bir yerinde şöyle bir espri de var: "Herkes kesesinden yesin içsin, saltanatım var benim / Aslı yok yaylasında 1500 koyunum var benim!"
Bakan’ın açıklamalarına bakarsak, Türkiye’de Erdoğan yönetiminin halkımıza salgın nedeniyle önerdiği şey de bu: Herkes, kesesinden yesin içsin!
Açıklanan "yardım paketleri", yardımdan daha ziyade borç verme, alacağını bir kaç ay öteleme gibi başlıklardan oluşuyor.
Düşünün şimdi, bir küçük esnaf, salgın nedeniyle iş yerini kapatmış, ne zaman açacağı da belli değil. Devlet ona yardım paketi açmış: "Vergini erteledim, endişe etme. Dert değil, elektrik – gaz parasını da 3 ay sonra ödersin. Yine mi kurtaramadın, al sana 50 bin lira kredi, al sana Parafkart, altı ay ödeme, sonra verirsin."
İyi de altı ay sonra bu esnaf o kadar parayı nasıl bulacak, bu yükün altından nasıl kalkacak?
Çalışamadığı bugünlerde zaten elindeki avucundakini de bitirecek, sonra borçlarını nasıl ödeyecek?
En iyimser göstergelerle bile normal hayata dönüş, hazirandan itibaren kademeli olacak.
İşlerin salgın öncesine dönebilmesi bu yıl belki de hiç mümkün olmayacak.
Ve Erdoğan yönetimi, esnafa, KOBİ’lere kredi açtığını söyleyerek övünüyor.
Teşekkür ederiz ama bu adı üzerinde "borç", "yardım" değil.
Damat Bakan, 4 milyon haneye 22,2 milyar lira "temel ihtiyaç desteği" vermek ile de övünüyor.
İyi de geçtiğimiz yılın sonunda bütçeye konmuş 69,5 milyar lira zaten bu iş için vardı.
Yeni bir şey yapılıyormuş gibi yapmak, kusura bakmayın ama bizim kesemizden bize hava atmaya benziyor.
İşsizlik fonunda birikmiş 131 milyar lira var. O paradan söz eden yok, sanki devlet işini kaybetmiş insanlara sadaka verir gibi 1000’er lira dağıtmakla övünüyor.
İşsizlik fonunda birikmiş para, zaten işçinin parası. Kimin parasını kimden kıskanıyorsunuz? Çıkarsanıza ortaya şu parayı.
Birçok devlet, bizimkilerin açıklandığı ile kıyas kabul etmeyecek büyüklükte destek paketleri açıklıyor.
Bizimkilerin yaptığı ise sadece reklam!
Çünkü bu rejimin derdi, işçi, memur, köylü, esnaf değil.
Bunlar kendi zenginlerini yarattılar, onlarla birlikte kendilerine bir düzen kurdular tek dertleri bu düzeni korumak.
Bunu göz boyayarak yapabileceklerini zannediyorlar, şu andaki tablo budur.
* * *
Mümkün olsa "idam" isteyeceklerdi!
Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser, Erk Acarer, Murat Ağırel ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E.E. hakkındaki iddianame düzenledi.
Savcı, 7 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istiyor.
İddianameye göre MİT görevlisinin kimliğini ve gizli kalması gereken bilgiyi açıklamışlar.
Bu arkadaşlarımızı, infaz affı kapsamının dışında tutarak, Korona günlerinde hapishanede tutmak için özel çaba gösteren iktidarın tavrı yanında, iddianame hafif kaçmış, onu söyleyeyim.
Kanunlar müsait olsaydı idam etmek isterlerdi belki ama artık bu mümkün değil, onun için hapiste tutup, virüse yakalanmalarını beklemeye karar verdiler galiba.
Bu dava, siyasal bir davadır.
Siyasetin istediği bir suç yaratılıp, gazeteciler hapse atılmış ve böyle ağır bir ceza da istenmektedir ki bizlere de bir ders olsun.
İktidarın "cısss" dediği konulara girmekten uzak duralım, uslu duralım.
Savcının hangi bilgiyi "gizli" kabul edip, dava açtığını anlayamadım.
Libya’da MİT görevlilerinin bulunduğunu açıklayan, ikisinin şehit olduğunu herkese söyleyen kişi bizzat Cumhurbaşkanı idi.
Şehit düşen MİT mensubunun cenazesine "çelenk" gönderen de MİT Müsteşarı.
Dolayısıyla ortada gizli bilgi filan yok.
Bir bilgi niye "gizli" kalmalıdır?
Yabancı devletler öğrenmesin diye her halde.
Ama burada öğrenilmesi gereken ne varsa zaten herkes öğrenmiş.
Alenileşmiş bir bilginin, "devlet sırrı" kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir mi?
Öte yandan AİHM’nin, herhangi bir şekilde elde edilmiş bilginin, bu bilgi "gizli ya da devlet sırrı" niteliğinde de olsa, yayınlanmasının suç olmayacağına ilişkin kararları var.
AİHM, Radio Twist/Slovakya, Bladet Trömsö/Norveç, Fressoz ve Loire/Fransa davalarında, yasadışı elde edilen gizli bilgi ve belgelerin yayınlanmasının cezalandırılmasını, basın özgürlüğünü ihlal olarak değerlendirdi.
Çünkü demokratik bir ülkede idareyi denetleyecek güç sadece yasama ve yargı organları değildir. Basının bir görevi de halk adına, iktidarı denetlemektir.
Demokratik bir düzende siyasal güç, vatandaşlarından bilgi saklayamaz!
Bilgi saklanıyorsa, demokrasi yoktur.
"Halkın haber alma hakkı" diye bildiğiniz mesele budur.
Şu son yaşadığımız Koronavirüs krizinin bu boyuta gelmesinin nedeni, Çin diktatörlüğünün, bu bilgiyi uzun süre dünyadan saklamaya çalışması değil miydi?
Her devlet, çıkarlarını korumak için uluslararası alanda "örtülü" kalması gereken işler yapabilir.
Bunu yapan devlet, bu bilginin korunmasından da sorumludur. Bu gazetecinin sorumluluğunda değildir. Gazetecinin sorumluluğu, okuyucusuna karşıdır.
Rejim, aksini ister elbette ama gazeteciler devletin memuru değil, halkın hizmetkarı olmalıdır.
Elbette idare, kendi kafasına göre bir bilgiyi "devlet sırrı" ilan edebilir. Ancak bunun bilgiyi elde edip yayınlayan gazeteci açısından hukuki sonuç yaratması için bu yeterli değildir.
Demokratik ülkelerin tümünde, devlet sırrı ile savunma güvencesi arasında "sıkı bir ilişki" aranıyor.
Devlet sırrı kavramı haber verme hakkının sınırlandırılmasında "sansür niyetine" kullanılamıyor.
Bilgiyi gizli tutması gereken Cumhurbaşkanı, sesinin şehvetine kapılıp nutuk atarken bilgiyi açıklamış. Gizli tutması gerekenlerden MİT Müsteşarı, cenazeye çiçek göndermiş.
Ve bu bilgi, Türkiye açısından, nasıl bir ulusal güvenlik açığı yaratıyor?
* * *
Gazeteciyse at içeri!
Geçtiğimiz hafta alışveriş merkezlerinin mayıs ayında açılması ile ilgili bir haber yayımlandı.
Habere göre Damat Bakan’ın yardımcısı Nureddin Nebati, "bakan beyin alış veriş merkezlerinin mayıs ayında açılmasını arzu ettiğini" söylemiş.
Tabii bu Maliye Bakanı’nın arzusuyla olacak bir iş değil. Bilim Kurulu "açın" derse açılır, "açmayın daha" derse açılmaz.
Ama böyle haberler çıkabiliyor çünkü öyle bir rejimde yaşıyoruz, bakan bunu emrettiyse de kimse buna şaşırmaz.
Dikkatinizi çekmek istediğim konu şu:
Prof. Dr. sıfatı da olan AVM’cilerin başkanı Hüseyin Altaş şunu söyledi:
"Sayın Berat Albayrak’ın, AVM’lerin açılması yönünde baskı yaptığına dönük haberler gerçeği yansıtmıyor. Gerekli hukuki yollara başvuracağız."
Hoppala yavrum, yaz geldi!
Hüseyin Bey, internetten öğrendiğim kadarıyla hukuk hocası.
Hangi hukuktan ve hangi yoldan söz ediyor, anlayamadım.
Haber doğru değilse, düzelten bir açıklama yaparsınız, "hukuk yolu" da ne demek?
Ekrem İmamoğlu ile ilgili yalan limon haberini yapan üç kişi de önceki gün gözaltına alındı.
Şaşırdık mı? Hayır.
Yeni normal bu: Yalan haberi düzeltmenin bin tane yolu var ama rejimin de, okumuş yazmışların da ilk aklına gelen bu: "Atın içeri"!
* * *
Ajda’nın şarkılarını çalabilirsiniz
Ajda Pekkan geçen gün gazetecilere açıkladı ki bütün çantaları "çakma" imiş.
Kendisi biliyorsunuz şarkıcı. İcra ettiği eserler ile ilgili fikri mülkiyet hakları var.
Ve göğsünü gere gere çantalarının çakma olduğunu açıklıyor.
Belli ki çanta tasarımcılarının, üreticilerinin fikri mülkiyet hakları umurunda bile değil.
O zaman Ajda’nın şarkılarını çalmak serbesttir arkadaşlar, her iki anlamda da!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024