Mehmet Y. Yılmaz
Dün bir okuyucumdan şöyle bir not aldım:
"Elazığ depremi için yapılan organizasyona gücümüz yettiğince katıldık ama içimizde hep bir şüphe var. Bunu da iç ederler mi diye. Versen bir şüphe, vermesen vicdanımız rahat etmiyor."
Böyle düşünenlerin sayısının yardım edenlerin sayısına neredeyse eşit olduğuna iddiaya girerim.
Acun Ilıcalı bence muazzam bir iş yaptı ve televizyon kanalında gerçekleştirdiği kampanya ile depremzedeler için 73 milyon lira bağış topladı. (Bu sayının daha da artabileceği söyleniyor, benim bu yazıyı yazdığım saatteki sayı buydu.)
Ilıcalı, kampanyaya 20 bin lira katkıda bulunan İçişleri Bakanı’na şöyle dedi:
"Sizden de bir ricam var. Bu akşamki kampanyadaki önemli miktarı, ki sizin bazı şeyleri yapacağınızdan asla bir şüphem yok ama depremzedelerin şartlarının daha iyi olmasına kullanılmasını rica ediyoruz."
Acun Ilıcalı’yı bu sözleri söylediği için "paranoyak olmakla" suçlayabilir miyiz?
Hayır, suçlayamayız çünkü söylediği şey aslında yardım yapan herkesin aklından geçirdiği bir şey.
Ve dikkatinizi çekerim ki yardımın "tümünün" değil, "önemli miktarının" depremzedelerin şartlarının iyileştirilmesi için kullanılmasını rica ediyor.
Çünkü açıkça söylemese bile yılların tecrübesiyle biliyor ki yardımın tümü hedefine ulaşamayacak.
Siyasi tutumlarımızdan, dünya görüşlerimizden bağımsız olarak biz Türkler, okuyucumun ya da Acun Ilıcalı’nın sözünü ettiği gibi, yaptığımız yardımların yerine ulaşıp ulaşmadığından genellikle şüphe ederiz.
Rahmetli Yakup dedem, Cuma namazının ardından cebindeki paranın bir bölümünü "cami yaptırma, yaşatma derneği" adına cami çıkışına konulmuş mukavva kutuya atar, sonra da bana döner "bakalım ne kadarı camiye gidecek" derdi.
Paranın toplandığı şey bazen bir torba olurdu, bazen bir kutu. Aslında sadece bu bile kuşku duyması için yeterliydi.
Bir yandan yaptığı yardımın asıl amacına uygun kullanılmayacağına ilişkin kuvvetli bir kuşku duyar, diğer yandan kısıtlı bütçesiyle yapabileceği yardımı kutuya atmaktan da imtina etmezdi.
Türkiye’de, "düşük güven toplumunda" yaşıyoruz.
Onun için de hep "uyanık" olmak zorunda hissediyoruz.
Bu durduk yerde olmuyor tabii. Memleketin havası ve suyunun kimyasal bileşimi de buna yol açmıyor.
Bu çok uzun yıllardır süregelen ve toplumsal genetiğimize artık kazınmış bir durum.
Psikososyal sorunumuz esasen kamu yönetiminin şeffaf olmamasından kaynaklanıyor.
AKP’li okuyucularımın hemen gerilmesine gerek yok, bu yeni bir şey değil.
Ama hepimizin gerilmesi için çok neden var çünkü bu önlenebilir, tedavi edilebilir bir sorun.
Dün kamu maliyesinin şeffaflığı üzerine yazmıştım. Sorunun tedavisi şeffaflık ve hesap verebilir olmaktır.
İktidar partisinin ileri gelenleri "hesap verebilir olmak" denilince kendilerini bir mahkemede, hakim karşısında görecekleri duygusuna kapılmasınlar.
Mesela bu deprem yardımları konusunda "hesap verebilir olmak" şöyle olur:
Depremden doğan zararların karşılanması için ne tür politikalar uygulanacak? Belli zaman aralıkları içinde ulaşılmak istenen hedefler nelerdir? Toplanan yardımların, bu hedeflere uygun olarak harcandığına ilişkin bilginin halka düzenli, güvenilir ve anlaşılabilir şekilde aktarılması nasıl sağlanacak?
Halk adına iktidarları denetleyecek özgür basının ve sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirilecek projelerle ilgili bilgilere ulaşmasının yolları açık olacak mı?
Üzülerek söylemeliyim ki bunların gerçekleşeceğine ilişkin her hangi bir ümidim yok.
Tek adam hakimiyetindeki tek parti yönetimlerinde, idare dünyanın hiç bir yerinde şeffaf olamaz zaten, bu sefer de olamayacak.
Bakın daha 15 Temmuz şehit ve gazilerine yardım için halktan toplanan 398 milyon liranın akıbetini bile bilmiyoruz.
Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit düşen ve yaralanan polis memurları için düzenlenen yardım kampanyasında halkın topladığı 52 milyon liranın nerede olduğunu da bilmiyoruz.
İlgili bakan vakıf kurulacağını, paranın vakfa aktarılacağını, o güne kadar paranın nemalandırıldığını filan açıklıyor da ortada yine de koca bir soru işareti duruyor.
Para nerede nemalandırıldı, şu anda kaç lira oldu? Daha çok değer kazanabileceği alternatifler söz konusu olabilir miydi?
Niye bir vakıf kurulması gerekli görülüyor? Bu vakfın mütevelli heyetinde kimler yer alacak? Bunlar maaş, ödenek, hakkı huzur vs. alacak mı?
Vakfın genel giderleri ve yönetim kadrosunun maaş vs. gibi giderleri nereden karşılanacak?
Bu vakıf, eline birikimli olarak aktarılacak bu yardım paralarını, nerede, nasıl değerlendirecek ki şehit yakınlarına ve gazilere kesintisiz bir yardım sürdürülebilsin?
Bu soruların hiçbirinin yanıtını bilmiyoruz.
Tıpkı bundan önceki yardım kampanyalarında toplanan paraların akıbetinin ne olduğunu açık kaynaklardan öğrenemediğimiz gibi!
Onun için kimse halkı "güvensiz" diye suçlamasın.
Önce idare şeffaf olmayı içine sindirebilsin ki vatandaş da gönül huzuruyla yardım edebilsin, yaptığı ve yapacağı yardımın, ihtiyaç sahiplerine ulaştığından emin olabilsin.
Fotoğraf: Murat Bay/ Sendika.Org
* * *
Biraz da gülelim
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk - Alman Üniversitesi’nin açılış töreninde yaptığı bir konuşmayı not etmiştim.
Havuz gazetesinin aktardığına göre Erdoğan, uluslararası topluma şöyle seslenmiş:
"Suriye’deki hatanıza Libya’da düşmeyin!"
Acaba "uluslararası toplum" da bir konuşma yapma olanağı bulsa Erdoğan’a şöyle seslenir mi?
"Suriye’deki hatanıza, Libya’da düşmeyin!"
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024