Mehmet Y. Yılmaz
Binlerce yıldır şaşmaz bir düzen içinde kendi yörüngelerinde dönüp duran gezegenler ve yıldızlar, o gün artık nasıl sıralanmışlarsa iki meş’um olayın aynı günde gerçekleşmesine neden oldular.
Şeyma Subaşı ile Acun Ilıcalı’nın boşandıkları gün, çizgi film kahramanı Sünger Bob Kare Pantolon’un yaratıcısı Stephen Hillenburg da hayata veda etti. 'Motor nöron' hastalığından muzdaripti.
Şimdi diyeceksiniz ki “Ne alaka?”
Evrende gerçekleşen hiçbir şey tesadüf değildir.
Einstein’in dediği gibi “Tanrı evrenle barbut oynamaz”, yani zar atmaz, şöyle gelirse böyle olsun diye!
Hem kelebekler de var: Burada bir kelebek kanat çırparsa, Bandar Seri Begawan’daki marangozun gözüne talaş kaçabilir.
Öte yandan Esin Övet’in bildirdiğine göre tarihi boşanmanın ertesinde, Acun Ilıcalı’nın ikinci eşi Zeynep Yılmaz (hayır, akrabalığımız yok) Birleşik Krallık Konsolosluğu’nda cereyan eden bir defilede podyuma çıkmış ve orada bulunan herkes Zeynep Hanım’ı çılgınca alkışlamış.
Neden alkışlamışlar? Onu bilmiyorum ama tahmin edebildiğim kadarıyla Şeyma Hanım kızımız ile Acun Bey kardeşimizin boşanmasını, onun adına bir zafer gibi görmüş olmalılar.
Şimdi bunu okuyunca “Ne alaka” demeyenlerin, yukarıdaki ilk “Ne alaka” sorusunu sorma haklarını da kaybettiklerini belirteyim.
Aslında gördüğünüz gibi evrende her şey birbiriyle ilişkili ve bu şaşmaz düzeni bozmak biz fanilerin elinde değil.
***
Sünger Bob filmlerinde üç değişik 'kadın karakter' var.
Biri Bob’un sürücü kursundaki öğretmeni Bayan Paf. Güzel genç bir balık.
Diğeri genç bir balina olan Pearl, ki bu kızcağız aynı zamanda Bob’un da patronu olan Bay Yengeç’in kızı. Bildiğiniz 'zengin kızı' yani.
Bay Yengeç, işlerini bir ara kızına bırakmıştı ama kız her şeyi 'yeniden yapılanma-gençleşme' derken mahvetti. Bay Yengeç işleri yeniden ele aldı da fakir düşmekten kurtuldular.
Konumuzla ilgili değil ama Pearl, size birilerini çağrıştırdı mı bilemedim, bana hayli tanıdık geldi. (Burada müstehzi gülücük emojisi var!)
Üçüncüsü ise Bob ile tamamen ayrı dünyaların kadını olan sincap Sandy. Ona da bir gün döneceğim, söyleyeceğim şeyler var çünkü.
Çizgi dizinin bölümlerinden birinde Bay Yengeç, bir gün Bayan Paf ile karşılaştı.
Bay Yengeç deyip geçmeyin, zengin, görmüş geçirmiş, bir kız çocuğu sahibi, yılların çapkını.
Ama yılların deneyimi, Bay Yengeç’in kalbini Bayan Paf’a kaptırmasına engel olamadı.
Bay Yengeç, bu çekici dişi balığın gözünü boyamak ve kalbini çalmak için bütün servetini feda etmeye hazırdı ve etti de.
Mantığı zaman zaman “Abartıyorsun, bu kadarı fazla” dese de kendisini tutamadı.
Oysa harcayacağı her bir dolar, ömründen de bir senenin gitmesine neden oluyordu.
Bayan Paf önceleri bu zengin flörtüne kapılmıştı ama sonra kendi ayakları üzerinde durabilen ve iş güç sahibi bir kadın olarak kendisini toparlamayı bildi.
Aldığı bütün hediyeleri Bay Yengeç’e iade etti. Bu sayede Bay Yengeç’in hayatı kurtuldu, üstüne servetini de geri kazanmış oldu.
Tabii Bayan Paf’ın bir Instagram hesabı yoktu, “Veni, vidi, vici” dövmesi yaptırıp, fotoğrafını da story’ye koyamadı.
Ama buradan şuna geliyoruz ki para-pul, bir kadını/erkeği elde tutmak için her zaman yeterli olamıyor.
Parayla bir kadının gözünü boyamak mümkündür ama bunun yarattığı körlük geçicidir, sonunda kadının gözü açılır, hayatta paradan başka şeyler olduğunu da fark eder.
Bu son cümleyi yazdım ama inanın yazarken bile kafamdan 'acaba' sorusu geçmiyor değildi.
O zaman biz yine Sünger Bob’a dönelim.
Dizinin bir başka bölümünde (ki bunu daha önce Hürriyet’te yazmıştım) Sünger Bob ile Gary (kedi sesi çıkaran salyangoz) bahçede saklambaç oynarlarken yanlarına Patrick gelir.
Onu da oyuna alırlar. Ama beklenmeyen bir şey olur ve Gary, Patrick’e yapışır, bir daha da bırakmaz, geceyi de birlikte geçirirler.
Sünger Bob, ertesi gün Gary’yi eve çağırır ama Gary kararlıdır. Patrick’i bırakmaz.
Çok üzülen Sünger, kendisine Lary isimli yeni bir salyangoz edinir. Ama Lary, Gary’nin yerini hiçbir zaman dolduramaz, Bob’un içindeki yalnızlık duygusunu daha da büyütür.
Bir gün Patrick ve Gary birlikte çamaşır yıkamaya Sünger Bob’un evine gelirler. Onları böyle “muck muck” gören Bob’un neşesi iyice kaçar. Patrick şortunu yıkamak için çamaşır makinesine atınca Gary şortun cebine girer, meğerse içinde bir kurabiye varmış!
Merakının Patrick değil, cebindeki kurabiyeye yönelik olduğu ortaya çıkar. Bob çok sevinir ve Gary ile yeniden arkadaş olur, birlikte gezmeye giderler.
Çizgi dizi deyip geçmeyin, büyüklere de dersler var:
- Terk edilmenin üzüntüsüyle teselliyi hemen başkasında aramaya kalkmayın! İşe yaramadığı gibi içinizdeki boşluğu daha da büyütür. Çivi, çiviyi başka şeylerde belki söküyordur, marangoz değilim bilemem. Ama aşk acısını çekip çıkaracak çivi, hemen birisine takılmak değildir. Tabii ayrılık, aşkın bitmesinin üzerinden çok zaman geçtikten sonra gerçekleştiyse, orası başka!
- Bazen “birilerinin cebinin içindekiler” bazılarımızın ilgisini çekebilir. Cebin içi boşaldığında ortada hala ilgi çekecek bir şeyler yoksa ayrılığa hazır olun derim.
***
Roma hukuk düzeninin temellerinden biri sayılması lazım gelen Latince 'Audiatur et altera pars' (Diğer tarafı da dinleyelim) sözünü, adalet sistemimiz de bizler de epeydir unutmuş bulunuyoruz.
Bir ilişkinin tarafları hakkında bir karar verecekseniz, yapmanız gereken budur.
Ama bu hemen hiçbir zaman mümkün olmayan bir şeydir ve aslına bakarsanız üçüncü şahıslar bir ilişkinin niteliği ile ilgili karar verme hakkına da sahip değillerdir.
Aşk, ikili bir ilişkidir, bazı durumlarda ikili deliliğe de dönüşebilir ama üçüncü kişilere susup oturmaktan başka bir tavır düşmez.
Onun için Subaşı-Ilıcalı vakasında sonradan utanabileceğiniz yorumlar yapmayınız derim.
Hele eski eşleri bu işlere hiç karıştırmamalısınız.
Hayallerinin peşinde koşan genç bir kadın, hayal edemeyeceği kadar başarılı olmuş genç bir erkek, hayatlarının bir bölümünü paylaştılar. Bir bölümünü de gözümüzün önünde yaşadılar.
Dileyelim ki ikisi de bundan sonra mutlu olsun, dileyelim ki Tanrı, Stephen Hillenburg’un varsa günahlarını affetsin, toprağını bol tutsun!
Yunus Emre’den gelsin: Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024