Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki görüşme bu yazıyı yazdığım saatlerde henüz başlamamıştı.
Artık adet olduğu üzere Erdoğan, Trump ile önce baş başa görüşecek. Yanında tercümanlığını yapacak, görüşme notlarını tutacak Dışişleri'nden bir diplomat olmayacak.
Ya damadı, ya da "güvendiği bir başkası" bu görevi üstlenecek.
İkisinin baş başa ne konuştuğunu muhtemelen biz hiç öğrenemeyeceğiz.
ABD'de, zamanı gelip de bu tür tutanakların üzerindeki gizlilik kararı kaldırıldığında, araştırma yapan tarihçiler öğrenebilecek.
O zamana kadar da kim öle, kim kala zaten!
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, bu tür baş başa görüşmelerde niye yanına devletin bir görevlisini almayı tercih etmez?
Bu gerçekten üzerinde durulması gereken bir konu.
ABD Başkan Yardımcısı'nın son Türkiye ziyaretinde, Kuzey Suriye'deki operasyonun durdurulması ile sonuçlanan baş başa görüşmede de Cumhurbaşkanı'na refakat eden meslekten bir diplomat yoktu.
ABD'nin eski Ankara Büyükelçisinin tercümanlığına güvenildi ama bir Türk diplomatın o görüşmeye tanık olması istenmedi.
Neden acaba?
Dedim ya bunlar nasıl olsa bir gün ortaya çıkar.
O güne kadar bol spekülasyon yapabiliriz ama ve nitekim öyle de oluyor.
Fısıltı gazetesi, "Erdoğan'ın önüne NSA'nın dinleme kayıtlarının konulduğu" manşetiyle yeteri kadar alıcıya ulaştı bile.
Ben Erdoğan'ın yerinde olsam, bu tür söylentilerin önünü kesmek için böyle baş başa konuşmalara, not tutacak bir diplomatı mutlaka alırdım. Başkasının tercümesine güvenmez, dil bilgisi tartışılmaz bir diplomatı tercih ederdim.
Beni dinlemeyeceğini biliyorum tabii ama ben yine de söylemiş olayım. Sonra "söylememiştin" demesinler diye!
* * *
Kurumlar çürürken, şampiyonluk adaletin
Dün T24'te yayımlanan ORC araştırmasına göre Türkiye'de yargıya güvenmeyenlerin oranı yüzde 68. "Kısmen güvenenler" yüzde 20,3. Yargıya güveni tam olanlar ise yüzde 11.7.
Bu araştırmanın dışındaki "güven araştırmaları" da benzer sonuçlar vermişti.
Kısaca şunu söyleyebiliriz, Türkiye'de yaşayan insanlar, siyasi görüşlerinden bağımsız olarak yargıya güven duymuyorlar. Hiç güvenmeyenler ile az güvenenlerin toplamı yüzde 80'e yaklaşıyor.
Adalet Bakanı olsam, insan içine çıkmakta zorlanırdım gibi geliyor bana.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bu ülkede yaşayan insanların çoğunluğu ne din adamlarına güvenebiliyorlar ne de yargıçlara!
"Haksızlık ediyorlar" diyebilir misiniz?
Bu insanların ezici çoğunluğunun yargıya işi hiç düşmemiş olmalı.
Ama bir fikirleri var, güvenilmez buluyorlar.
Üstelik bu fikir, medyanın iktidar beslemesi ezici çoğunluğu tam tersini pompalamaya çalışırken oluşmuş.
Eskiden böyle değildi, benim yaşımdakiler hatırlarlar.
Bir kasabanın, kentin en saygı değer insanları hakimler ve savcılar olurdu.
Herkes bilirdi ki günün birinde yolun mahkemeye düşerse derdini anlatabileceğin dürüst bir yargıç ya da savcı mutlaka vardır.
Ya bugün?
"Avukat arama, hakim ya da savcı bul" sözü motto olmuş durumda.
Eskiden de siyasi davalarda hakimlerin ve savcıların yerleşik düzeni koruma kaygısıyla hareket ettikleri bir sır değil.
Ama bu, bugünkü kadar kör gözüm parmağına yapılmıyordu.
Kanun maddelerini esnetmek, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak, kanunda tarif edilmemiş bir suçu icat etmek bir yargıcın aklından bile geçmezdi.
Adalete güven duygumuz, önce Fetullahçılar marifetiyle, şimdi de "Akyargıçlar" eliyle yerle bir edildi. Gerçi uzun süre aynı tencereye de birlikte kaşık sallamışlardı, unutmayalım.
17 yıllık AKP iktidarının ülkenin adalet sistemini getirdiği yer burası.
Ahmet Altan'ın dosyaya bir gün bile bakmamış bir hakim marifetiyle yeniden hapse atılması, akıl almaz gerekçelerle suç icat edilmesi, Yargıtay kararının yok sayılması, giderek sıradan bir örnek haline geliyor.
Hukuk tarihinde bu dönem kuşkusuz ki altın harfler ile yazılmayacak.
Acaba bunu yazacak kalemleri nasıl bir "mürekkebe" batırıp da yazacaklar, onu da ayrıca merak ediyorum!
Bütün renkler hızla kirlenirken birinciliğin beyaza verilmesi gibi, bu iktidar döneminde neredeyse bütün kurumlar tefessüh ederken birinciliği de adalete vermemiz gerekecek galiba.
* * *
Koskoca profesör olmuş, söylediğine bakın!
Kuzey Kıbrıs'taki bir açılış töreninde İTÜ KKTC Rektörü Prof. Dr. Ercan Kahya şöyle konuştu:
"İki güçlü devletin, iki güçlü kurumunun bir çatı altına gelmesi demek, bir şekilde evlenmesi demek. Ama biz erkek tarafıyız. İnşallah bu bir başlangıçtır."
Bu benzetmedeki cinsiyetçi çiğliği yapan bir üniversite profesörü.
Kendisini "erkek tarafı" diye özellikle vurgulamaktaki amacı da belli.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bu sözler üzerine "benim bildiğim, evliliklerde kadın – erkek eşitliği olur" deme ihtiyacını da hissetmiş.
Bu cinsiyetçi sözleri sıradan, okuyup yazması olmayan birisi bile söylese, etrafta bulunanların kendisini ayıplaması gerekir.
Bir profesör söyleyince insan ne diyeceğini şaşırıyor, "ayıp" demek bile hafif kaçıyor.
Yazık, çok yazık.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024