Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yattı, kalktı ve yüzünü tekrar Avrupa Birliği'ne dönmeye karar verdi.
"Geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz" dedi.
Erdoğan'ın daha önce de benzer sözler söylediğini hatta "AB'ye giriyoruz" heyecanıyla gündüz vakti havai fişekler bile attırdığını biliyoruz.
15 gün sonra bunun tam tersini de söylerse yadırgamayız, çünkü daha önce de yaptı.
İşim siyasi fal açmak değil ama bu "geleceği Avrupa ile tasavvur etme" çıkışı samimiyse, yakın gelecekte Cumhur ittifakı'nın dağılacağını da söyleyebilirim.
Bu durumda bir soru: Erdoğan, MHP'yi kızdırıp, koalisyonu dağıtacak her hangi bir konuda serbestçe hareket edebilir mi?
Erdoğan'ın, durduk yerde Avrupa Birliği'ni hatırlamasının kuşkusuz ki "duygusal nedenleri" var.
Bu ilişki konusunda bazı adımlar atılmazsa, Almanya'nın son kez başkanlığını yapacağı AB zirvesinde bir takım yaptırımlar ile karşılaşmamız olası.
Ve bu yaptırımlar, zaten son hızla duvara doğru yaklaşırken fren yapmaya çalışan ekonomimizin frenlerini patlatabilir.
Ve Türkiye'nin, AB ile ilişkilerini iyileştirebilmesi için yapması gereken çok şey var.
Bunlar da bugünden başlayarak, zirvenin yapılacağı 10 – 11 Aralık gününe kadar da çözülebilecek şeyler değil.
O tarihe kadar göstermelik bir "demokratik açılım" havası yaratarak bu sorunların çözümü için zaman kazanabileceğini düşünüyor olmalı.
Hukuk ve demokrasi reformlarından söz etmeye başlamasının başka bir nedeni yok.
Daha önce kısmen işe yarayan bu politika değişikliğinin bu kez sonuç verebilmesinin önünde artık iki engel var:
1 – Türkiye ile ilişkiler, Yunanistan, Fransa gibi AB üyeleri için de bir "iç politika" meselesi ve karşılıklı bağrışmak o ülkelerde de sağ popülist politikacılar için artık siyaset yapma yöntemi.
2 – Koalisyonun küçük ortağı bırakın demokratik ve hukuki reformlardan hazzetmeyi, yeniden güç toplama çabasındaki suç örgütü yöneticisinin, ana muhalefet liderini "kazığa oturtmakla tehdit etmesinden" bile mutlu.
Bülent Arınç'ın geçtiğimiz hafta Habertürk'te yaptığı "demokratikleşme" çıkışına ilk yanıtın Devlet Bahçeli'nin basın danışmanından geldiğini hatırlatayım.
Nitekim Erdoğan dün "Cumhur İttifakı'nın gidişinden memnunuz" diye özel olarak bu konuya vurgu yapma ihtiyacını da hissetti.
"Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz" dedi.
Bülent Arınç'ı "fitne ateşi yakmaya çalışmakla" suçlayarak Devlet Bahçeli'ye bir mesaj vermeye çalışıyor.
Bahçeli'nin sinirlenip masayı devirmesinden ölesiye korkuyor olmalı.
Çünkü biliyor ki tek adam olma hevesiyle balıklama atladığı bu sistemde yeniden seçilebilmek için MHP ile kurduğu koalisyonu bozmaması gerekiyor.
Bülent Arınç'a "fitne çıkarma" demesi kolay, çünkü onun siyasi gücü yok.
Ama Bahçeli'yi pamuklara sarıp, kollaması gerekiyor.
Bahçeli'nin sahip çıktığı kabadayıya sesini çıkaramıyor olmasının nedeni de bu.
Biliyor ki günün birinde onun hizmetlerine de ihtiyaç duyabilir.
Devlet Bahçeli de bunun farkında, deyim yerindeyse Erdoğan iktidarı üzerindeki vesayetinin tadını çıkarıyor.
Onun için Erdoğan yakında yine "Eyyy Avrupa" nutuklarına başlarsa hiç şaşırmayın derim.
Avrupa Birliği'nde de ona bu fırsatı vermek için yanıp tutuşanların sayısı da bu kadar çokken bu kaçınılmaz gibi geliyor bana.
* * *
Artık heyecanlandıramıyor
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Isparta, Burdur, Gümüşhane, Kastamonu ve Sinop kongrelerine internet üzerinden katıldı ve bir konuşma yaptı.
Konuşmasında "evlatlarımıza miras olarak büyük ve güçlü Türkiye'yi bırakacağız. Bunu yapacak olan sizlersiniz" dediğinde salonlardan kuvvetli bir alkış bekledi ama tıssss!
Bunun üzerine "eskiden Gümüşhane'nin, Burdur'un, Isparta'nın salonları sürekli olarak alkışlarla inlerdi. Dolayısıyla bunu her an görmek, yaşamak arzusu içerisindeyiz" deyince, salonlarda toplanan ve Erdoğan'ın konuşmasını deyim yerindeyse uyuklayarak dinleyenler ayağa fırladılar, alkış kıyamet koptu!
Erdoğan, 13 Kasım günü Tekirdağ Şehir Hastanesi açılışında kurdele kesilirken kalabalıktan alkış gelmeyince, "bu ne ya ölü toprağı serilmiş üstünüze, Allah Allah" diye söylenmişti.
18 yıldır iktidarda olan bir partinin, iktidarın ilk yıllarındaki heyecanı yaşayabilmesi kolay değil tabii.
Ancak bunun nedeni, partililerin heyecanlarını kaybetmelerinden çok, parti adına iktidar gücünü kullananlarda aranmalı.
18 yıldır neredeyse kesintisiz bütün konuşmalarını okudum. Biliyorsunuz "o ses" bana çok sinir bozucu geliyor, o sahte vurgulara, "ayın çatlatmalara" tahammülüm yok. Ancak işim gereği mecburen okuyorum.
"Şahsına" şunu haber vermeliyim ki uzunca bir süredir yeni bir şey söylemiyor.
18 yıldır, tek başına iktidarda olan bir kişinin "cek – caklı" hikâye anlatması, insanları heyecanlandırmıyor.
Kongrelerdeki üyeler, kentlerindeki hayatın içindeler ve o hayatın ekonomik ve sosyal açıdan ne kadar tatsız hale geldiğinin de birinci elden farkındalar.
Erdoğan ne kadar "bunu yapacak olanlar sizlersiniz" diye gaz vermeye çalışırsa çalışsın, parti üyeleri biliyorlar ki Erdoğan'ın kurduğu oligarşik parti yapısının içinde kendilerine yer yok.
İl ve ilçe başkanlarının kim olacağına Ankara'da küçük bir grup içinde karar verildiğini ve rollerinin tayinine karar verilen o kişileri seçmekten ibaret olduğunu da biliyorlar.
Ve Erdoğan da artık heyecan yaratacak yeni hikâye yaratabilecek durumda değil.
Üç gün önce "reform" yapacaktı, Bahçeli dişini gösterince hıncını Bülent Arınç'tan çıkarmak zorunda kaldı.
Yazının sonu Mevlana'dan gelsin:
"Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024