Mehmet Y. Yılmaz
Hasan Ağabey (yani Hasan Cemal. Yakından tanıyıp, sevdiğim insanlara, aramız resmiymiş gibi isim – soyadı birlikte hitap etmek bana tuhaf geliyor da.) dün T24’teki yazısında Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirecek “sihirli formülü” açıkladı: Muhalefetin bir demokrasi deklarasyonu yayınlayıp, TBMM zemininde bir Anayasa tartışması başlatması!
Okurken kulağa iyi geliyor tabii.
Öte yandan bu fikrin genel kabul görmesi olasılığı da bende bir endişe yaratmıyor değil.
Bizim memleketin liberalleri çok çabuk heveslenip, çokça da yanılıyorlar.
Diyebilirim ki bu konuda Recep Tayyip Erdoğan ile yarışabilirler.
Afyon’un köylerinden birinde çiftçi kan ter içinde tarlada çalışırken, ahlat ağacının gölgesinde oynamakta olan küçük oğlu seslenmiş: “Bubaaa, tayyare geçi!”
Çiftçi doğrulmuş, alnındaki teri silmiş, “elleşme len geçsin” demiş!
Yazının başlığını, o nedenle böyle attım.
Elleşmeyin, kendi kendisine gidecek zaten!
Maiyet gazetecilerinin bildirdiğine göre Erdoğan, seçim yenilgisinin ardından “durum değerlendirmesi” yapmış.
Şöyle ki: Erdoğan’a göre ekonomide göstergeler iyiye gidiyormuş.
Zaten dün de söyledi: “İşsizlik ve borçlanma bir parça yükseldi. Bunun farkındayız ama iyi bir yerdeyiz.”
Kırmızı çizgileri Berat Albayrak ve S – 400’lermiş.
Damadı anladım ama öbürüyle nasıl bir duygusal bağ geliştirdiğini kavrayamadım.
Milletvekillerine “medya ve muhalefet istiyor diye kabine değişikliğine gidecek değilim. Bunu yaparsak yarın başka dayatmalar gelir karşımıza” demiş.
“Medya ve siyaset değişiklik istediği sürece” kabinede değişiklik olmayacakmış.
Demek ki muhalefetin taktiği bu olmalı: Her gün “kabineyi değiştir” demek!
Merkez Bankası müdürünün değiştirilmesiyle enflasyonun da tek haneli rakamlara ineceğine inanıyormuş. “Muş” değil, zaten iki gündür başka şey söylemiyor.
Uzatmayayım, öyle görünüyor ki Erdoğan bir hayal aleminde yaşıyor, çevresindekiler kendisine gerçekleri anlatmıyor, bizim gibi gerçekleri söylemeye çalışanları da dinlemiyor hatta bunları söylememizden kuşkulanıyor.
Gerçeklikle bağı kopmuş bir tek adam yönetimindeki bir partinin ilk seçimde yuvarlanıp gitmesi zaten kaçınılmazdır.
Ali Babacan parti kursa da böyle olur, kurmasa da.
Onun için diyorum ki elleşmeyin kendisi gidecek zaten!
Ümmeti parçalamak!
Ali Babacan, parti kurmak üzere partiden istifa edeceğini AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a söyleyince, şu yanıtı almış:
“Yolunuz, yolunuzdur eyvallah ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok. Siz bunu yapıyorsunuz.”
Ümmet kelimesi Arapçada “sınıf, cemaat” demek. Türkçede “bir peygambere inanıp, onun yolunu seçen kimselerin tümü” anlamına geliyor.
Özel olarak da Müslüman olan, Hazreti Muhammet’in yolundan giden Müslümanların tümünü tarif etmek için kullanılıyor.
Yani Ali Babacan bir parti kurarsa, bu Erdoğan’a göre Müslümanların parçalanması anlamına geliyor.
Memleketimizin İslamcıları ağızlarını her açtıklarında bu ülkenin yüzde 99.9’unun Müslüman olduğunu söylerler.
Bu durumda ümmetin zaten bölünmüş olması lazım, CHP’si var, HDP’si var, MHP’si var, İP’si var, TKP, VP, var oğlu var!
Demek ki AKP Genel Başkanı, “ümmet” kelimesine yeni bir içerik vermiş.
Parti kurulunca ümmet bölüneceğine göre, sadece AKP’lileri ümmet olarak tanımlıyor olmalı.
Kusura bakmasın ama bunun birleştirici olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamıyla bir ilişkisini kuramıyorum.
Babacan ekibinin kuracağı parti başarılı olacak ise bunda Cumhurbaşkanı’nın bu bölücü tutumlarının da çok payı olacak.
Etrafındakiler sopadan korkup ona söylemezler, ben söylemiş olayım.
Ben rahat dursam, avukatları durmuyor!
İki gün önce Binali Yıldırım’ı bu hafta rahat bırakacağımı, sorduğum sorulara bu hafta yanıt vermese de olacağını yazmıştım.
Bunu yazarken Binali Bey’in, parti işleriyle uğraşırken vaktini almamayı amaçlıyordum.
Biliyorsunuz yeni bir parti kuruluyor, bu parti AKP’nin seçmenine talip olacak.
Binali Bey de İstanbul sevdasıyla dolu kırık kalbini oyalamak için belki bu partiye karşı yürütülen çalışmalara önderlik eder, adamcağızı meşgul etmemeyim diye düşünmüştüm.
Ama baktım ben rahat dursam bile Binali Bey’in avukatları rahat durmuyor.
Bu sefer de benim yazımın linkini vererek, aynı soruyu soran gazeteci İsmail Saymaz’ın tweetlerine erişim engeli kararı aldırmışlar.
Erişim engelleme kararı sadece Saymaz ile ilgili değil, daha birçok twitter kullanıcısının başına da aynı iş gelmiş durumda.
Bununla da durmamışlar, daha önce erişim engelleme kararı aldıkları bir haberi duyuran habere de erişim engelleme kararı çıkarttırmışlar.
Bir politikacının özel hayatı, kamu çıkarı söz konusu olduğunda didik didik edilebilir.
Binali Bey, bu ülkede bakanlık ve başbakanlık yaptı, TBMM Başkanlığı’na seçildi.
Gazetecilerin onu sorgulaması, kamuoyunun merak ettiği soruların yanıtlarını araması kamu yararına bir eylemdir.
Bununla ilgili birçok AİHM kararı var.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi daha geçenlerde karar verdi ki bu tür “erişim engelleme kararları düşünce özgürlüğünü ihlal eder, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyuşmaz”.
Bütün hayatı memuriyette geçmiş bir politikacının çocuklarının büyüleyici iktisadi başarılarını kamuoyunun merak etmesinden daha doğal bir şey yoktur.
Üstelik Binali Bey de şeffaflıktan yana olduğunu, her şeyin incelenebileceğini bizzat kendi ağzıyla söyledi.
Onunla kişisel bir derdimiz, husumetimiz yok.
Onun değil, mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuklarının böyle büyük iktisadi başarıları söz konusu olsaydı, onu da merak ederdik.
“Çocuklarınız bu işi nasıl başardı” diye sormanın neresi Binali Bey’in kişilik haklarını ihlal ediyor?
Binali Bey, avukatlarınıza benden selam söyleyin.
Böyle inatlaşmaya devam ederlerse, öyle bir sosyal medya fırtınası kopar ki Türkiye’nin bütün hakimlerini gece gündüz çalıştırsanız, erişim engellemeye gücünüz yetmez.
Utanılacak bir şey yok nasıl olsa, açıklayın gidiversin, siz de rahatlayın, mahkemeler de rahatlasın!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024