Mehmet Y. Yılmaz
Geçen hafta T24 Pazar’da “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı üzerinden feminist mücadele ve kadın hareketlerinin hegemonik erkeklik algısının kırılması konusunda nasıl hiç mi hiç küçümsenmeyecek bir yol kat edilmesini sağladığını ABD eski başkanı Barack Obama’nın sözlerini örnekleyerek mevzubahis etmiştik. Tabii bağlantılı olarak Türkiye’de hâlâ toplumsal cinsiyet eşitliğinden öcü gibi korkarak geleneksel ataerkilliğin sularında yüzmeye devam eden devlet erbabı içinden bir örneği de (YÖK Başkanı Yekta Saraç) işlemiştik.
Bu hafta da çarpıcı bir kamu reklamı, geleneksel erkeklik halinin, yıllardır akademik düzlemde olduğu gibi, artık popüler katmanlarda ve gündelik hayatın içinde de bir sorun olarak değerlendirilip tartışmaya açılacağına işaret olarak karşımıza çıktı.
“Boys don’t cry” (“Erkekler ağlamaz”) başlığı altında şekillenen ve bir erkeğin üzerine adeta “ruhsal deri” gibi yapıştırılmış erkeklik kimliğinin baskısı, esareti, zulmü altında ezilmesini anlatan reklam, yeni/farklı bir erkeklik inşası için bize yardımcı olun çağrısıyla son buluyor.
Kanada kökenli kadın dayanışma örgütü White Ribbon Charity tarafından yayınlanan ve Bensimon Byrne/Narrative reklam ajansının imzasını taşıyan film, MediaCat tarafından aktarıldığı üzere, erkek çocuklarına yapılan “erkekler ağlamaz”, “erkek ol” gibi kültürel empozelerin, “zehirli” bir erkekliğin inşasında oynadığı rolün altını çizmekte. Filmin yönetmeni Hubert Davis, “Toplum olarak zehirli sonuçlar doğuran olumsuz, modası geçmiş erkeklik kavramlarıyla yaşıyoruz hâlâ” dedikten sonra, “Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önüne geçmek istiyorsak, bu şiddetin kökenine inmemiz gerekiyor” şeklinde çok önemli bir kayıt da düşmüş.
Bir “şiddet kanaviçe”sinin desenleri
Bin yıllardır yerleşik bu “zehirli erkeklik” algısı, anlayışı ve pratiği üzerine giden reklam filmini görünce ister istemez bundan tam 15 yıl önce kaleme aldığım ve aradan bunca zaman geçmesine rağmen hâlâ tartışmalarda vurgu yapıldığını fark ettiğim şu yazı başlığımı hatırlamadan edemedim tabii: “Erkeklik en çok erkeği ezer” (ilk yayım, Toplum ve Bilim, Sayı: 101, 2004; daha sonra T. Atay, Çin İşi Japon İşi: Cinsiyet ve Cinsellik Üzerine Antropolojik Değiniler içinde, 2012).
Şimdi izlediğimiz reklam filminde bir resim bin kelimeye; bir film milyonlarca kelimeye bedel dedirtircesine sunulan, erkek olmanın “imkânsız zorluğu”na ilişkin pek çok noktayı o yazıda ben de kan ter içinde kalırcasına dillendirmeye çalışmıştım.
Benim yazımda da şimdi karşımızdaki filmde özlüce yer alan şu ana fikir vardı: Erkek, şiddetle hem hemhal hem de malûldür.
Sadece kapsamlı bir fiziksel eylem, yani kavga-dövüş, yaralama-öldürme değil, fakat basit (tabii ki sert) bir bakış, bir takım yüz ve vücut jestleri, tartışmalarda sesini yükseltme, sıklıkla argoya başvuran bir dil, bol bol emir kipi kullanımı, karşısındakine alaycı ve tepeden bakış, hor görme ve aşağılama… Tüm bu irili ufaklı pratikler silsilesi, erkeğin öğrenmesi, özümsemesi ve bir yaşam boyu üretmesi gereken/beklenen bir “şiddet kanaviçesi”nin desenleridir.
Kadına yönelik erkek şiddetinin kökünde yatan da budur. Erkek şiddetle hemhal ve muteber sayıldıkça, bunun doğal, olağan, kaçınılmaz bir çıktısıdır kadınların başına gelen…
Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin elini kırmak, erkeğe yönelik kültürel anlamda “doğal beklenti” kılınmış, “olmazsa olmaz”laştırılmış şiddetin belinin kırılmasından, o “şedit erkeklik kanaviçesi”nin parçalanmasından geçer.
Bir “zehir” olarak erkeklik
Hâkim erkeklik “klişe”si bellidir: Sertlik, saldırganlık, şiddet, öfke ve uzlaşmazlık… Bunlardan birine birazcık halel getirmek dahi erkeklikten dışlanma, kovulma, sürülme anlamına gelir. Sertlik yerine yumuşaklık, saldırganlık yerine sevecenlik, şiddet yerine şefkat, öfke yerine nezaket ve uzlaşmazlık yerine yapıcı yönde uzlaşı mı ürettiniz?.. Yandınız! Demek ki erkeklikten nasibinizi almamışsınız, yazık size!..
Hiçbir erkek, “erkeklik” davetinin bu zehirli şerbetini içmeyi reddedemez. “Erkeklik”, erkekler olarak yaşarken insanlığımızı öldürme pahasına içtiğimiz, içmekten kaçınamadığımız bir “zehir”dir.
Bundan da kötüsü, bu zehri sessiz sedasız içer, hiçbir ıstırap belirtisi gösteremezsiniz. Daha açık deyişle, erkekliğin kadınlar açısından zararlı yanları, hayatın içinde gözlemlenir, sorgulanır, reddedilir, onunla mücadele edilebilir. Ama erkekliğin, onun “taşıyıcısı” olan erkek açısından zararlı sonuçları; erkeğin “erkeklik”ten mustaripliği; erkeğin kendisini “erkeklik”ten sakınma yolunda ne ölçüde çaba harcadığı ama sonuçta yine de çaresizce “erkeklik” üretme zorunda kaldığı… Bunlar, hiç mi hiç gözlemlenemez, dillendirilmez ve sorunsallaştırılmaz.
Aksine sanılır ki erkek, iktidarından memnundur.
Erkek, iktidarının mahkûmudur
Halbuki, iktidar kavram ve olgusunun en yetkin çözümleyicisi Fransız düşünür Michel Foucault’ya borçlu olduğumuz, unutulmaması gereken nokta şudur: İktidar, “muktedir”den de bağımsız, onun da üzerinde yükselip onu da kuşatan ve ezen bir şebekedir (L. D. Hubert ve P. Rabinow, Michel Foucault – Beyond Structuralism and Hermeneutics, 1986, s. 186).
Dolayısıyla erkek, iktidarından memnun değil, iktidarının mahkûmudur!..
Erkeğin yaşamı, (sahibi değil) “taşıyıcısı” olduğu iktidarı hayata geçirme yolunda ömrü boyunca kendisini takip edip gözetimde tutan ataerkil kültürel bakışlar altında “ezildiği” (yani: İktidar gözlerdedir!); o bakışları tatmin etme, onlara mahcup olup da kendine güldürmeme yolunda benliğini/insanlığını harcadığı bir cenderedir.
Bu bakımdan evet, Ahmet Tulgar dostumuzun nakşettiği gibi, “erkekler baştan yeniktir”(Ahmet Tulgar, Milliyet Popüler Kültür, 7 Kasım 2003).
Bu bakımdan evet, Yıldırım Türker’in kaydettiği gibi, “erkek, önceden ve toptan teslim olmanın adıdır” (“Erk ile erkek”, Toplum ve Bilim, Sayı: 101, 2004).
Bu bakımdan evet, Murathan Mungan’ın dizelere döktüğü gibi:
“bazı erkekler meçhuldür daha yaşarken
ötekilerden”
(Erkekler İçin Divan, 2001)
Erkek ne zaman “insan” olur?
Kısacası diyoruz ki halihazırdaki kurulumuyla erkeklik, bir “doğuştan yenilgi” halidir. Şimdi karşımızda olan reklam filminde de gayet çarpıcı resmedildiği üzere, bir erkeğin doğar doğmaz algısına sahip olmaya başladığı ve hayat boyu yitirmemek için her ortam ve ilişkide mücadele ettiği, her an elden gitme tehlikesi, kaygısı, korkusunu yaşadığı, erkeğe ne tam anlamıyla içsel ne de tam anlamıyla dışsal bir “kapasite”dir erkeklik… Deyiş yerindeyse, her daim yetersiz bir yetkinlik!..
Psikoterapist Terence Real’in sözleriyle:
“ ‘Yeterince erkek’ olmak bir kere elde edilip sonuna kadar süren bir şey değildir. Erkek topluluğu tarafından izlenerek, tartılarak ve yargılanarak verilen bir şeydir. Aslında erkek ‘olmak’, bir erkek referans topluluğu tarafından kişinin erkekliğinin onaylanmasıdır. Erkekliğin oluşması, sosyal bir süreçtir. Dişiliğin tersine erkeklik, verilir. Bağışlanan bir şey olduğu için, geri de alınabilir” (T. Real, Erkekler Ağlamaz, 2004, s. 176).
Aynen öyle, erkeklik, siz yaşarken sizden her an geri alınabilir. Bu yüzden, cinsel organının her daim “iş yapar”lığından tuttuğu takımın her daim galibiyetine kadar (kendisine “Nasıl geçirdik size” dedirtmemek için!); evde, işte, sokakta, trafikte, barda, statta ve yatakta hep sınama ve de tehdit altındadır bir erkeğin erkekliği; ta ki ölene kadar…
Bu şartlar altında erkek, ölünce insan olur!..
Ama şartların değişmesi ve bir başka erkeklik mümkün…
O yüzden, yaşarken erkek olmak yolunda şimdi şu filmi lütfen bir daha izleyin!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024