Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saray’da düzenlenen bir ödül töreninde “öz eleştiri” yaptı.
“Geçtiğimiz 16 yıla baktığımda kültür ve sanat alanında yeteri kadar mesafe kat edememiş olmamızdan dolayı hep hayıflanırım, iç geçiririm. Kültür-sanat meselesini ülkemiz ve milletimiz bakımından önemli bir beka meselesi olarak görüyorum. İnşallah yeni dönemde bu eksiğimizi giderecek, ülkemizde kültürü, sanatı, mimariyi, şehirciliği hak ettiği seviyeye getireceğiz.”
Cumhurbaşkanı’na yıllardır anlatamadığımız konu da esasen bu.
Bir ülkenin, kültürü, sanatı vs. hükümetler öyle olmasını istiyor diye gelişmez.
Victor Hugo’yu hükümet mi destekledi? Picasso’nun arkasında hükümetler mi vardı?
Dostoyevski, o gün Çar öyle istiyor, Duma da bu isteği destekliyor diye ortaya çıkmadı. Bu gelişimin ardında derin toplumsal değişimler, birbiriyle etkileşim içinde toplumsal dinamikler vardı.
Ve bugün Cumhurbaşkanı, kendisini 16 yılın ardından bu konuda “başarısız” hissediyorsa, bunun sebebi “bu konuda yeteri kadar çalışmamış olması” değil.
Tam tersine, tarihin gidişine ters bir şekilde bir toplumu yeniden dizayn etmeye çalıştığı içindir.
Türkiye, küçümsenecek bir kültür – sanat birikimine sahip değil.
Nobel ödülü almış Orhan Pamuk da bu ülkeden çıktı, Nobel almaması o ödül adına kayıp sayılması lazım gelen Yaşar Kemalde.
Büyük müzisyen Fazıl Say’ı yaratan da bu toplum. Bugün hem Madrid’de hem de Macaristan’ın üç ayrı müzesinde sergileri sürmekte olan Ahmet Güneştekin de bu başarıyı “devlet öyle istedi” diye sağlamadı.
Cumhurbaşkanı, kendinden önceki dönemlere ait gördüğü bütün sanatçıları ve kültür adamlarını yok saydığı için, bu konuda “hayıflanıyor”.
Ona göre bazı sanatçılar yerli ve milli, bazıları değil. “Yerli ve milli” olmadığını düşündüklerini yok sayıyor.
Onun sanatçı zannettikleri Saray’da ağırlanırken, Aslı Erdoğangibiler hapishanede misafir ediliyor.
Aslında yapması gereken şey gölge etmemesidir.
Kültür ve sanatı geliştirecek enerji, bu toplumun içinde mevcut.
Toplumu, yeniden dizayn etme hevesini bir kenara bırakır, kültür ve sanatın gelişimine zemin hazırlayacak demokratik bir ortamı yaratırsa, bu yeterli olur.
Başka bir şey yapması gerekmez, gerçek demokrasi, kültür ve sanatın da boy atacağı topraktır.
***
Dağdaki Çoban, Saray’daki çoban
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla fezleke düzenlendi.
Şener’in Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği ileri sürülen sosyal medya mesajında yönetim ile halk arasındaki ilişkinin çoban – sürü ilişkisine döndüğüne ilişkin bir ifade kullanmıştı.
Şener, Erdoğan’ın kendisine “çoban” dediğine de dikkat çekiyor, Cumhurbaşkanı 14 Kasım 2016 tarihinde Tarım Zirvesi’nde şöyle konuşmuş:
"Çobanlık deyip hafife almayın. Çobanlığın felsefesini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım. Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden mesulsunuz buyuruyor Peygamberimiz. Anlamayan anlamaz. Anlamayanların geldiği durum belli. Biz işimize bakalım.”
Demek ki Cumhurbaşkanı’nın avukatlarının “hakaret” anlayışları bir hayli geniş.
Yakında “yağmur yağıyor” deseniz bile “vay sen Reis’e hakaret mi ettin” diye peşinize düşebilirler, haberiniz olsun.
En iyisi Süleyman Soylu’nun avukatlarının, Cumhurbaşkanı’nın avukatlarına bu konuda bir sunum yapmaları olacak sanırım: Kamu görevlilerine yönelik en ağır eleştirinin bile hoş görülmesi gerekliliği ile ilgili AİHM ve Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararlarını öğretmek bakımından!
Tabii “çoban” deyince yakın tarihin önemli bir siyasal tartışmasını da atlamayalım.
Aysu Kayacı “dağdaki çobanın oyu ile benimki bir mi” dediğinde AKP trolleri yeri – göğü inletmişlerdi, hatırlarsınız.
Acaba şimdi bu sözü şöyle mi çevirsek:
Dağdaki çobanın kişilik hakları ile Saray’daki çobanın kişilik hakları bir mi?
***
Sahipsiz köpeklerin sahibi belediyedir
Geçen hafta Kayseri Hacılar’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonunda, okullarından eve dönmekte olan bir çocuk öldü, bir çocuk ağır yaralandı.
Ben de bu olayda Belediye’nin ve hayvan severlerin sorumluluklarına dikkat çeken bir yazı yazmıştım.
O yazım şöyle bitiyordu: Siz hiç medeni bir ülkede, şehrin içinde, sahipsiz köpekler tarafından parçalanarak ölen bir çocuk haberi okudunuz mu?
Hayvan sever olduğunu iddia eden birkaç kendini bilmezin hakaretleri dışında bir tepki almadım.
Ne belediyeden bir ses çıktı, ne de Kayseri Hacılar’da yaşayan hayvanseverlerden.
Bu yazının mürekkebi kurumamıştı ki Mardin Ömerli’de yine okulundan evine dönmekte olan 7 yaşındaki Emre Çiftçi, sahipsiz köpeklerin saldırısına uğradı. Çevredekilerin müdahalesi ile baygın olarak hastaneye kaldırıldı, beş büyük yarası var.
Aynı gün Kırşehir Boztepe’de liseye giden kızını servise bırakan 56 yaşındaki Sebahat Kahraman, sahipsiz köpeklerin saldırısına uğradı. Karaman, ağır yaralı olarak şu anda hastanede yatıyor.
Sorunun ne kadar büyük olduğunu şuradan anlayın ki gazetelere yansımamış birçok örnek olay da e postalardan bana ulaşıyor.
Sorunun sebebi çok açık: Belediyeler, halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ciddiye almıyorlar, bu konudaki görevlerini yerine getirmiyorlar.
Göstermelik olarak topladıkları sahipsiz hayvanları da son derece kötü koşulları haiz barınaklarda acı ve açlık içinde ölüme terk ediyorlar ki bu da ayrı bir suç.
Hayvan severlere düşen görev de var: Belediyeleri, bu barınakların iyi koşullarda işletilmesine zorlamak.
Bana küfür mesajı yollayanlardan kaçı kendisine bunu iş edindi, çok merak ediyorum.
21. Yüzyıl’da, sokaklarında köpekler tarafından parçalanan çocuk hikayeleri gazetelerde yayınlanan bir ülke olmayı, içinize sindirebiliyor musunuz?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025