Mehmet Y. Yılmaz
Bugün FETÖ diye tanımlayıp geçtiğimiz İslamcı faşistlerin darbe girişiminin, halkın da fiili direnişe katılmasıyla bastırılmasının yıl dönümü.
Bir kez daha gördük ki örgütlü bir halkı hiç bir kuvvet yenemiyor.
Türkiye’yi karanlık bir çukura yuvarlanmaktan kurtaran o direniş sırasında hayatını kaybeden 248 kişiyi saygıyla anıyorum.
Darbenin bastırılmasının ardından, bu girişim en başında, daha kışladayken bastırılabilir miydi sorusunu soran çok sayıda yazı yazdım. Bunlar Hürriyet gazetesi arşivinde duruyor.
Ne mahkemelere sunulan, toplamı yüzbinlerce sayfayı geçen iddianamelerle yapılan yargılamalarda, ne de TBMM’de kurulan komisyonun araştırmaları sonunda yazılan raporda bu sorunun yanıtını alabildik.
Bu sorunun yanıtı alınmadan bu defterin kapatılmayacağının bilinmesi lazım.
Bu, darbecilerin kurşunlarıyla hayatlarını kaybedenlere, yaralanıp sakat kalanlara karşı bu toplumun ödemesi gereken bir borçtur.
Hamasi “şehit – gazi” edebiyatıyla da bu borcun ödenmesi mümkün değildir.
***
Kara Havacılık’ta görevli bir helikopter pilotu olan Binbaşı H.A., Milli İstihbarat Teşkilatı kampusunun nizamiyesine geldiğinde günlerden 15 Temmuz 2016’ydı, saatler 14.45’i gösteriyordu.
Binbaşının üzerinde sivil bir giysi, ayaklarında da spor ayakkabılar vardı.
İzinden acele dönmesi istenmiş ve birliğine sivil kıyafetlerle apar topar gitmek zorunda kalmıştı.
Kendisine verilen brifingde “gece uçacağız, gece görüş dürbünlerinizi yanınıza alın”denilmişti.
Binbaşı, resmi giysilerini giymek için izin alıp, birliğinden ayrıldı ve bir taksiye bindi, Ankara Yenimahalle’deki MİT binasına gitmek istediğini söyledi.
Binbaşıyı MİT’te önce bir şube müdürü ve bir meslek memuru dinledi.
Binbaşı, MİT Müsteşarı’na yönelik bir operasyon yapılacağını, üç helikopterle evinin basılıp, müsteşarın kaçırılacağını anlattı.
Saatler 16.00’yı gösterirken sorguyu yapanlar Müsteşar’a giderek aldıkları bilgiyi kendisine ilettiler.
MİT Müsteşarı, 16.21’de şifreli telefondan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’i aradı, alınan istihbaratı aktardı.
O sırada Genelkurmay’da 2. Başkan başkanlığında saat 14.00’te başlayan yıllık terörle mücadele toplantısı sürmektedir.
Bu toplantıya katılan Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı, daha sonra şöyle anlatacaktır:
“Tam saatini hatırlamamakla beraber saat 16.00-17.00 arasında Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in önüne bir not bırakıldı. Orgeneral Güler toplantıdan ayrıldı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar’a da bir not iletilmesi üzerine, o da ayrıldı. Neler olduğunu anlamak maksadıyla, geri dönmek üzere toplantıdan ayrıldım. Komuta katında kimseyi bulamadım. Koridorda bir personele Genelkurmay 2. Başkanı’nı sordum. Genelkurmay Başkanı’nın yanında olduğunu, ayrıca MİT Müsteşarı veya MİT Müsteşar Yardımcısı’nın içeride olduğunu söyledi. Normal bir şey olmadığını anladım.”

Zekai Aksakallı
16.20 sularında Binbaşı H.A.’nın MİT’teki ikinci sorgusu da başlamıştı, bu kez sorgulayan MİT Müsteşar Yardımcısıydı.
İkinci sorgu devam ederken bu kez Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, şifreli telefondan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı aradı ve İkinci Başkan’ın kendisine aktardığı istihbarat ile ilgili olarak kısa bir değerlendirme yaptılar.
Bu arada binbaşının sorgusu tamamlanır. Üzerine bir ses kayıt cihazı yerleştirilir ve karargâha gönderilir. Ancak nedense üzerindeki ses kayıt cihazını çalıştıramaz. Binbaşının yalan söylemediği artık kesinleşmiş gibidir.
Saat 17.04’te, 66. Mekanize Piyade Tugayı’nda Disiplin Kurulu Başkanı ve Emniyet–Kaza Önleme Subayı olarak görev yapan Albay Davut Ala’nın telefonuna bir mesaj gelir:
Darbe girişimi sırasında, darbeciler tarafından vurulan ve öldü zannedilerek bırakılan Gazi Albay Ala’nın cep telefonuna gelen mesaj bir eylem ikazıdır. 15–16–17 Temmuz günleri için, İstanbul’un neredeyse her yerinde yapılacak eylemler!
O dakikalarda bir de emir verilir Gazi Albay’a: “Telsiz çevrimi yapılacak.”
Bu emir, birliklerin harekete geçmesinden önce verilen bir emirdir, o sırada kışlada komutan olmadan böyle bir emrin verilmiş olması gariptir.
Öte yandan MİT’teki hareketlilik de sürmektedir. Saat tam 17.30’da MİT Müsteşarı, sorguyu yapan Müsteşar Yardımcısı’nı Genelkurmay’a gönderir.
Saat 18.00’de de MİT Müsteşarı da makam otomobiline binerek Genelkurmay’a gider.
O sırada Genelkurmay Başkanı, İkinci Başkan ve Kara Kuvvetleri Komutanı toplantı halindedir.
Akar, MİT Müsteşarı’na “seni rahatlatalım. Bazı tedbirler alalım” der ve bir dizi emir verir. Saatler artık 18.30’u göstermektedir.
* İkinci bir emre kadar Türk hava sahası askeri araçlara kapatılacaktır.
* Havada bulunan tüm uçaklar ve helikopterler derhal yere indirilecektir.
* Zırhlı birliklerin herhangi bir nedenle kışla dışına çıkışı yasaklanacaktır.
Aynı saatte MİT Müsteşarı da Cumhurbaşkanı’nın Koruma Müdürü Hasan Köse’yi arar.
Cumhurbaşkanı’nın istirahatte olduğunu öğrenince herhangi bir bilgi vermeden telefonu kapatır.
Köse’ye sorduğu soru şudur: “Bir şey olursa Cumhurbaşkanı’nı koruyabilir misiniz?”
“Evet” yanıtını alır.
MİT Müsteşarı 20.30’da MİT kampüsünde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve Suriyeli din adamı Muaz el Hatib ile akşam yemeğinde buluşmak üzere Genelkurmay karargahından ayrılır.
Saatler 21.00’i gösterirken de darbeciler harekete geçmiş ve askerin bir bölümü kışlasından çıkmıştır.
MİT’e gelen ilk istihbarattan Başbakan’ın haberi olduğunda da saat artık 22.00 olmuş, askeri kalkışma kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır.
Başbakan, MİT Müsteşarı’na “Bana bu bilgiyi neden daha önce vermediniz” diye sitem eder.
Ama bu bilgi zaten Cumhurbaşkanı’na da verilmemiştir. Onun darbeyi haber aldığı kaynakeniştesidir.
***
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar, TBMM komisyonundaki ifadesinde, “darbe ihbarı alınsaydı, Genelkurmay Başkanı’nın başka emirler de vererek, girişimi en başından engelleyebileceğini” söylemişti.
Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı da mahkemeye verdiği ifadede şöyle söyleyecekti:
“TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda personel kışlayı terk etmesin emri verilir. Bu emir 15 Temmuz’da verilseydi darbe girişimi ortaya çıkardı.”
Oysa ortada açık bir askeri kalkışma ihbarı vardı.
MİT Müsteşarı’nı üç helikopterle kaçırmayı planlayan askerler, bunu herhalde fidye istemek için yapmayacaklardı.
O “başka emirler” niçin verilmemişti, bunları elbette bir gün öğreneceğiz ama bugün için yapabileceğimiz tek şey tarihe bu soruları bırakmak.
O sırada Genelkurmay’da üst düzey bir güvenlik toplantısının olduğunu biliyoruz.
Bu istihbarat gelince neden oradaki diğer komutanların da katılımıyla geniş bir değerlendirme yapılıp, “tamamlayıcı emirler” verilmedi?
Gazi Albay Davut Ala’nın telefonuna gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitmişti? Ve neden hiç kimse bu garipliğin, bir olası kalkışmaya işaret ettiğini değerlendirmedi?
O gün 66. Mekanize Tugay Komutanlığı kışlalarında yaşananlar, başka kışlalarda da tekrarlanmış olmalı. Telsiz çevrimi yapılması, atış için depo ve silahhanelerden silah ve cephane çıkarılması gibi.
Neden bütün bu olanlardan 1. Ordu Komutanı, onun üzerinden Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı bilgilendirilmedi?
Neden, Kara Havacılık ve Zırhlı Birliklerdeki faaliyet öğrenildiği halde doğru değerlendirme yapılamadı?
Neden kuvvet komutanları karargâha çağrılmadı, ordu, kolordu komutanları birliklerine sahip çıkmak konusunda uyarılmadı?
Elde böyle bir istihbarat varken bazı komutanların İstanbul’da ve Ankara’da düğünlere gitmelerine neden engel olunmadı?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a bu önemli istihbarat neden zamanında bildirilmedi?
Neden onların da bu istihbaratın değerlendirilmesiyle ilgili görüşleri alınmadı?
MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanlığı korumalarının, ellerindeki tabancaların bir askeri kalkışma durumunda Cumhurbaşkanı’nı korumaya yeteceğini nasıl düşünebildi?
Bu soruları daha da arttırmak mümkün.
Ancak Cumhuriyet’in geleceğini yok etmeyi hedefleyen bir kalkışmadan sonra bile Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı sorgulanamadı.
Yaptıkları yazılı açıklamalar ile yetinildi.
Benim aslında tek bir sorum var:
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı, bu ihbarı hangi mülahazalar ile bir darbe girişimi olarak değerlendirmediler?
Bu ihbarı, darbe girişimi olarak değerlendirmiş olsalardı, kalkışma, darbeciler askeri sokağa dökmeden önce kışlalarda bastırabilir miydi?
Bu sorunun yanıtını darbecilerin öldürdüğü, sakat bıraktığı insanlara borçlu değil miyiz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024