MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, örgütünü feshettiğini açıklasın” çağrısıyla başlayan süreçte Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu adı verilen komisyon kurulalı iki hafta oldu.

Komisyon bu süre içinde çalışma usullerini tespit etti ki yapılması gereken bir işti...

Ardından MİT Müsteşarı, Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı komisyonun “kapalı” toplantısında bilgiler verdi.

Bu bilgiler nelerdi, bunu bilmiyoruz ve büyük ihtimalle hiç öğrenemeyeceğiz.

Ancak unutmamak gerekiyor ki MİT Müsteşarı daha önce parti liderlerini zaten bu konuda bilgilendirmişti.

O zaman liderlerden bilgi mi saklanmıştı da komisyon ayrıca bilgilendirildi, bunu da bilmiyoruz.

Daha sonra partiler, bu konudaki görüşlerini komisyonda açıkladılar.

Son olarak da şehit aileleri, gaziler ve çocukları PKK tarafından dağda tutulan Diyarbakır Anneleri dinlendi.

Onlar da kendilerinden zaten beklenen konuşmaları yaptılar, bir sürpriz ile karşılaşılmadı.

İki haftadır faaliyette olan komisyon çalışmalarının kısa özeti bu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Öcalan’ın örgütü silah bırakmaya çağırdığı açıklamasından sonra çizdiği yol haritasına sadık kalınacaksa, sırada “siyasi ve hukuki reformlarla demokrasi ve sivil siyasetin güçlendirilmesi” olmalıydı.

Ancak öyle görünüyor ki bu aşamaya daha çok var.

Komisyonun dinleyeceği sivil toplum kuruluşları da olacak.

Çalışma temposunu da göz önüne alacak olursak Devlet Bahçeli’nin “bu yılın sonuna kadar bitmeli” dediği hiçbir şey bitmeyecek.

“Siyasi ve hukuki reformlar ile demokrasi ve sivil siyasetin güçlendirilmesi” konusuna gelene kadar komisyon “dinlemede” kalacak gibi görünüyor.

Bu tablo bana Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında yapılan AKP-CHP arasındaki “istikşafi görüşmeleri” hatırlatıyor.

Davutoğlu liderliğindeki AKP, “CHP’yi keşfetmeye çalışma” görüntüsü altında zamana oynamış ve hükümet süresi içinde kurulamayınca da başka bir seçeneği denemeye fırsat vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimleri yenileme kararı almıştı.

Komisyonun iki haftadır, deyim yerindeyse “el yakacak” konulara girmemiş olması biraz buna benziyor.

İktidar koalisyonunun büyük ortağı AKP’nin en başından beri bu konuya mesafeli durmaya çalıştığını biliyoruz.

Cumhurbaşkanı’nın da bu konuda aceleci olmadığı biliniyor.

AKP’nin açıklanmamış amacı komisyonu seçimlere kadar çalışıyormuş gibi canlı tutarak ve milliyetçi oyları kaybettirmeyecek adımlarla yetinerek, seçimdeki olası muhalefet cephesini bölmek mi acaba?

* * *

Şeytan soruştur diyor ama

Sasa Polyester (SASA), yüzde 15,04 yükselişle haftayı 3,90 TL’den kapayarak 11 Ağustos haftası yatırımcısına en fazla kazandıran şirketlerden biri oldu

SASA isimli şirketin hisseleri geçtiğimiz cuma günü yatırımcısına iyi para kazandırdı.

Güne 3,56 liradan başlayan hisseler akşam Borsa kapanırken 3,90’a kadar yükselmişti.

Bu yükselişin normal olup olmadığını sorduğum, bu işlerden anlayan bazı arkadaşlarım bunun normal bir artış olabileceğini söylediler. Tam tersine “normal olmadığını” söyleyen de oldu.

Ancak ilginç bir bilgi var: Cumartesi sabahı yayımlanan Resmi Gazete’de, SASA fabrikasının olduğu bölge Cumhurbaşkanı tarafından “özel endüstri bölgesi” ilan edilmişti.

Hisse değerlerindeki artışın nedeninin bu karar olabileceğini söyleyenler de oldu.

Eğer yükselişin nedeni bu bilginin birileri tarafından Resmi Gazete yayımlanmadan önce öğrenilmesiyse ortada yasal olmayan bir durum ve kazanç var demektir.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun bunu öğrenebilmesi küçük bir araştırmaya bakar.

Tabii böyle bir şeye cesaret edebilecek bir SPK yönetimi varsa!

Böyle soruşturmaları “şeytan doldurur” çünkü; altından kimin çıkacağına bağlı olarak tabii!

Bir not: Dün bu yazıyı yazdığım saatte hisseler 4 liradan işlem görüyordu.