Mehmet Y. Yılmaz
Kamu gelirlerinin önemli bölümünü vergilerimiz oluşturuyor ve bunlar bütçe kanununa göre devletin harcamalarında kullanılıyor.
Deprem vergisi adını verdiğimiz "iletişim vergisi" de diğer vergiler gibi bütçenin gelir havuzuna giriyor.
Biz adına ne dersek diyelim fark etmez.
Adının kamuoyuna "deprem vergisi" diye sunulmasının nedeni, Körfez depremi nedeniyle yükselen toplumsal hassasiyetten yararlanarak, yeni bir vergiyi halka yutturmaktı.
Zaten onun için de kalıcı oldu, Körfez depremi ile ilgili olarak yapılan harcamalar karşılandıktan sonra da toplanmaya devam edildi, ediliyor.
Kamu maliyesi ilkelerine göre, kamu gelirleri, önceden belli bir amaca tahsis edilerek toplanmaz.
Gelirler bir havuzda toplanır, harcamalar da bu havuzdan siyasi tercihlere göre ayrılan ödeneklere göre yapılır.
Diyanet İşleri bütçesinin, birçok bakanlığın toplam bütçesini geçiyor olmasının nedeni bu siyasi tercihtir.
Aynı şekilde vergi havuzunda toplanan paranın bir bölümünün, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ifadesiyle "bölünmüş yollar yapmak için harcanması" da böyle bir siyasi tercihti.
Halkımızın yarısından çoğu, harcama tercilerinin böyle kullanılmasından şikayetçi değildi ki seçimde gidip oyunu bu siyasi tercihten yana kullandı, iktidara bu konuda güvendiğini gösterdi.
Onun için şimdi "deprem vergilerimiz ne oldu" sorusu, sorulması en anlamsız soru.
Adının önüne koyduğu "Profesör Doktor" unvanını nasıl aldığını hâlâ anlayamadığım bir politikacı var, Burhan Kuzu.
Tweet atmış, Ecevit hükümetinin toplanan deprem yardımlarını, memur maaşlarını ödemek için kullandığını söylüyor.
MHP'li Cemal Enginyurt da ona yanıt vermiş: "Rahmetli Ecevit'in de, Devlet Bahçeli'nin de boğazından haram kuruş geçmedi."
Bu arkadaşlardan biri eski, biri hali hazırda milletvekili.
Bütçeyi yaptılar, bütçeye oy verdiler vs. Üstelik biri Anayasa hukuku profesörü olduğunu da iddia ediyor. Ama "adem-i tahsis" ilkesinden haberleri yok belli ki.
Farkında değiller ki bütçenin 'gelir' kalemleri arasında yer alan bir paranın, bütçenin hangi giderinin karşılanması için kullanıldığını bilmek asla mümkün değildir.
Tıpkı deprem nedeniyle meydana gelen zarar ziyanı karşılamak için bütçeden harcanan paranın nereden geldiğinin de bilinemeyeceği gibi!
Bu konuda sorulacak doğru soru şudur: İstanbul'daki tüm kamu binalarını, okulları, hastaneleri vs. depreme karşı yenilemeye yetecek kadar para, niye Saray yaptırmaya, gösteriş için makam uçakları almaya harcandı?
Suriyeli göçmenlere harcanan paranın dörtte biriyle İstanbul depreme hazır hale getirilebilecekken, niye yapılmadı?
Cumhurbaşkanı, niçin, 26 milyar dolar harcayıp, Kuzey Suriye'de kuracağını söylediği köylerin bir benzerini, İstanbul'un çürük binalarında oturan vatandaşlarımız için kurmuyor?
Hatırlarsınız, Cumhurbaşkanı bu tür lüks harcamalar eleştirildiğinde "itibardan tasarruf olmaz" yanıtını veriyordu.
Şunu sormak da hakkımız olmalı sanırım: Vatandaşları çürük binaların altında ölen bir devletin itibarını kurtarmak için Saraylar yaptırmak, uçaklar almak yeterli oluyor mu?
Daha çok sorarım ama zaten hepimizin canı sıkkın, daha fazla üzerinize gelmeyeyim diyorum.
* * *
Deprem harcamalarında şeffaflık olacak mı?
"Deprem vergisi nereye harcandı" sorusu, kuşkusuz ki "hükümet, depreme hazırlık için ne yaptı" anlamına geliyor ve esasen şeffaflık / saydamlık ile ilgili.
Yukarıda kamu maliyesinde adem-i tahsis ilkesinden söz ettim.
Bu, hangi kamu gelirinin, hangi gider kalemi için harcanacağının bilinememesi demek.
Ama bu, kamu harcamalarının nereye, nasıl yapıldığını bilmememiz anlamına da gelmiyor.
"Kamu maliyesinde saydamlık / şeffaflık" dediğimiz şey, bu sorunu aşmayı hedefler.
Saydamlık, devletin hedeflerini (burada depremden doğan zararın telafisi), bu hedefe ulaşmak için hayata geçirdiği politikaları ve bu politikaların sonuçlarını izlemek için gerekli olan bilgiyi düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir şekilde raporlamasıdır. İki hedefi vardır: Devleti yönetenlerin millete hesap vermesini sağlamak ve kıt kaynakların israfını önlemek. Deprem bölgesi için yapılacak işler aşağı yukarı belli: Yeni konutlar yapılacak, işyerleri, okullar, hastaneler, camiler, cemevleri onarılacak ya da yeniden yapılacak, sağlık hizmetleri düzene sokulacak, yaşam deprem öncesindeki normal akışına döndürülecek.
Bunun için gerekli kaynaklar da ulusal ve uluslararası yardımlar ve kamu bütçesinden sağlanacak. Erdoğan yönetimi, şimdi bunları nasıl yapacağını, hangi program çerçevesinde tamamlayacağını, bunun gerekçelerini ve mali hedeflerini açıklamalıdır. Bununla ilgili olarak uygulama sonuçları ve hedeflerden bir sapma olup olmadığı düzenli olarak raporlanmalı, kamuoyu bilgilendirilmelidir. Basının projenin her aşamasındaki bilgilere ulaşması kolaylaştırılmalı, bölge halkının ve sivil toplum kuruluşlarının projenin yürütülmesi ile ilgili olarak düşüncelerini yetkililere ulaştırabilmelerinin yolu açık olmalıdır.
Bu, Erdoğan yönetimi açısından, iktidarın paylaşılması gibi görülebilir ama korkmasınlar utanılacak bir şey yok.
Bu iktidara ortak almak değil, halka kulak vermek, hesap sorulmasına açık olmak demektir, bir demokrasi için gurur duyulacak bir durumdur.
Bugüne kadar neyi "ben yaptım oldu" diye yaptılarsa, sonucu iyi olmadı, bunu biliyoruz.
Ne dersiniz Burhan Bey, bunun için Recep Tayyip Erdoğan'a bir tweet atmaya değmez mi?
* * *
Keşke bu konuda uzmanlaşmasaydık
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremde enkaz altından kurtarılan vatandaşlarımız için mutlu olduğunu söyledi.
Tıpkı bizler gibi!
Uzun süredir ilk kez bütün ülke aynı şeyle mutlu olabildi, bunun değerini bilmek gerek.
Erdoğan aynı konuşmasında "kurtarmada uzman olduğumuz" anlamına gelen sözler de söyledi.
"Kızılay'ımızın durumu malum, Özellikle yardımda, iaşe konularında başarılı. AFAD aynı şekilde. Kurtarma olayında da AFAD'ın çok ciddi başarıları olduğunu gördük."
Bunu okurken aklımdan şu geçti:
Keşke depreme dayanıklı, düzgün inşa edilmiş binalara sahip olsaydık da AFAD'ın enkazdan insan kurtarma konusunda uzmanlaşmasına hiç gerek kalmasaydı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024