Mehmet Y. Yılmaz
Hürriyet’te yazsın diye iktidar tarafından görevlendirilenlerden biri, dün şu soruyu sordu:
“FETÖ’nün siyasi ayağını merak edenler, 15 Temmuz’un siyasi ayağını merak ediyorlar mı acaba?”
Etmez olur muyuz?
FETÖ’nün siyasi ayağını merak edenler, 15 Temmuz’un siyasi ayağını da çok merak ediyorlar, hiç kuşku duymasın!
Ve öyle görünüyor ki en çok da bizler merak ediyoruz.
En az merak edenler ise AKP – MHP koalisyonu olmalı çünkü bu konuda verilen bütün araştırma önergeleri onların oylarıyla reddediliyor.
TBMM’nin, FETÖ’nün siyasi ayağını araştırmasından niye çekiniyorlar acaba?
Şurası kesin bir gerçek ki darbeciler amaçlarına ulaşabilselerdi, FETÖ’nün siyasi ayağını kimler oluşturuyorsa, onlardan birini Başbakan ilan edeceklerdi.
Darbe yapmanın riskini üstlenenlerin, başbakanlığı götürüp de kendilerinden olmayan birilerine hediye etmelerini beklemek, rasyonel bir durum mudur?
Peki bu ayağı bulup, ortaya çıkaracak olanlar kimlerdir?
Marmara Oteli’nin güvenlik görevlileri mi yoksa MİT ve emniyet istihbaratı mı?
Her halde MİT ve emniyet istihbaratından bunu beklemeliydik.
Bu kurumlar kime bağlı olarak çalışıyor ve neden işlerini yapıp, 15 Temmuz’un da, FETÖ’nün de siyasi ayağını ortaya çıkaramadılar?
Embedded yazar, “darbeci generaller 1986 yılında TSK’ya girdiler, o zaman Erdoğan mı vardı” diye de soruyor.
Evet, o zaman Erdoğan yoktu.
Ama Fethullahçı subaylar TSK komuta kademelerinde yükselebilsin diye Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk vs. davaları açıldığında “başsavcı” makamında oturan kişi Erdoğan’dan başkası da değildi.
Erdoğan, o gün TSK’daki bu tasfiye operasyonlarına göz yummasaydı, o davaların savcısı gibi hareket etmeseydi, çapsızlıkları tescilli Fethullahçı subaylar generalliğe kadar yükselebilecekler miydi?
Evet, Recep Tayyip Erdoğan geç de olsa bu örgütün ne denli tehlikeli olduğunu fark etti. Evet, Erdoğan AKP’nin başında olmasaydı, bu parti Fethullahçılarla mücadelede bu kadar kararlı davranamazdı. Bunları kabul ediyorum.
Ama unutmuyorum ki 17 Aralık’tan sonra Fetullah’a “barış elçisi” yollayan da Erdoğan’dan başkası değildi.
***
Darbeciler 2010’da açığa çıkarılabilirdi
Hürriyet’te 5 yıla yaklaşan bir süre boyunca her Pazartesi aynı soruları sordum:
KPSS sorularını kim çaldı? Suudi Kralı’nın hediyeleri ne oldu? Bülent Arınç’a suikast işi ne durumda?
5 yılın sonunda da sorularıma yanıt verilmemesini de bir tür yanıt olarak kabul ettiğimi açıklayıp, “Pazartesi sorularını” kesmiştim.
5 yıl boyunca sorduğum KPSS sorusuna gerçekten bir yanıt verilmiş olsaydı, TSK’daki Fethullahçı çete daha 2010 yılında ortaya çıkarılabilirdi.
2010 yılındaki KPSS’de “doğru yanıtları bilerek” öğretmen olan 102 kadının kocaları, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol oynayan subaylardan başkası değildi.
Eğer KPSS soruşturması Fetullahçı çeteyi ortaya çıkarmak amacıyla yürütülmüş olsaydı, darbeci 102 subayın cemaat ilişkisi de ortaya çıkacaktı.
Bu 102 subay üzerinden gidip geri kalan Fetullahçı çete mensuplarını tespit etmek, takip edip mahrem imamlarına ulaşmak, ordudan atmak, son derece kolaydı.
2010 yılında KPSS sorularının çalındığının ortaya çıkmasından sonra bugünün Cumhurbaşkanı, o günün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü’nü (EGM) makamına çağırtmış ve “Kopya çekenleri bulun, dosyayı da önce bana getirin” demişti.
O tarihten sonra ben de her hafta bu soruşturmanın sonucunu sordum, kapı duvar, yanıt alamadım.
Yanıt alamayacağımı biliyordum, o nedenle özellikle sordum.
Çünkü soruları alıp yanıtlarını yandaşlarına dağıtanın Fethullahçı çete olduğunu biliyordum.
Peki ben nereden biliyordum? Neye dayanarak “soruların nefesi kuvvetli bir hocanın örgütü tarafından çalındığını” yazabiliyordum?
Hayır, örgüte sızmış casuslarım yoktu.
Soruların çalındığının belli olmasının hemen ardından 10 Eylül 2010 tarihinde Milliyet’te, Tolga Şardan ve Türker Karapınar imzasıyla bir haber yayınlandı.
2010 KPS Sınavı’nın sorularının çalınmasındaki kilit isimlerden biri olan Ispartalı Baki Saçı, savcılığa verdiği ifadede cemaat bağlantılı bir arkadaşının “Sana bir hediyem var” diyerek soruların yanıtlarını kendisine gönderdiğini anlatıyordu.
Sadece KPSS değil, ALES, YGS sorularının yanıtlarının da örgüte mensup kişilere dağıtıldığını açıklıyordu.
Saçı, ifadesinde, üniversiteye hazırlanırken gittiği bir dershanede Fetullah Gülen cemaati mensuplarıyla tanıştığını, “Sana imkânlar sunarız” diyen cemaate ait evlerde 4 yıl boyunca kaldığını ve cemaati bu şekilde tanıdığını anlatıyordu.
Ankara’ya getirilerek savcılık tarafından şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan Saçı, daha sonra serbest bırakılmıştı.
Bu ifadeyi veren neden serbest bırakılmıştı, sanıyorum o savcı da Fetullahçıydı!
Peki Fethullahçı savcının örtbas etmeye çalıştığı şeyin üzerine MİT Müsteşarı ya da zamanın Emniyet Genel Müdürü, neden gitmediler?
Ya da bizzat Recep Tayyip Erdoğan, “önce kendisine sunulan” bu dosyayı neden takip etmedi?
O dosyanın gereği yapılsaydı, örgüt 15 Temmuz darbe girişimine cesaret edecek kadar palazlanabilir miydi?
***
Vicdanınızda bir sızı var mı?
Cumhuriyet gazetesinde çalışan yönetici ve gazetecileri “muktedirin emriyle” hapse tıkma projesi, beklediğimiz gibi Yargıtay’dan dönmek üzere.
Yargıtay Başsavcılığı’nın dava ile ilgili “beraat talebi”, iddianamenin de yargılamanın da bir kumpastan ibaret olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
İstinaf mahkemesi kararını alelacele uygulamaya sokarak, suçsuz insanları bir kez daha hapse atanların vicdanları ne durumda acaba?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024