Mehmet Y. Yılmaz
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ne kadar dürüst bir politikacı ve görevine nasıl bağlı bir İçişleri Bakanı olduğunu, geçtiğimiz hafta televizyonda kendi ağzından dinledik.
Zaten kendisini beğenmeyen insan orta yerinden çatlarmış.
Belli ki Süleyman Soylu da kendisini çok beğeniyor, sabah kalkıp aynada kendisine bakınca kim bilir aklından neler neler geçiyor; kendisine ne övgüler düzüyor.
Bunun tabii kimseye zararı yok, istediği kadar kendisini beğenebilir, methedebilir.
Ancak iş "kamu görevi" kısmına gelince, kendisine şunu söylemem gerekiyor: Orada dur biraz, soluk al ve sorularımızı yanıtla!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu önceki gün açıkladı.
Belediyenin "BİT"i KİPTAŞ'ın yönetim kurulu İstanbul Başakşehir'de bir arsayı almaya karar veriyor.
Tesadüfün bu kadarı, ertesi gün bir vatandaşımız gidip o arsayı o günün parasıyla 49 milyon liraya satın alıyor.
Daha o hafta bitmeden de 49'ye aldığı bu arsayı, KİPTAŞ'a 130 milyon liraya satıyor.
Net kâr o günün kuru üzerinden 27 milyon Amerikan Doları!
Tabii ben burada kibarca yazıyorum.
Onlar bu ticareti kendi aralarında Türkçemizin başka kelimeleriyle ifade etmiş olmalılar, tıpkı Cengiz Bey gibi!
Burada açık ve planlı bir soygun var.
Bu suç ile ilgili soruşturmanın da "insider trading" değil, "organize suç" kapsamında yürütülmesi gerekir.
Çünkü suç, kalabalık bir grup tarafından işleniyor. KİPTAŞ Yönetim Kurulu ve söz konusu arsayı alıp – satan kişinin planlayıp, yürüttüğü bir soygun!
İmamoğlu, Başkan seçilince oluşturulan yolsuzluk dosyalarından biri bu.
Ve soruşturulması İçişleri Bakanlığı tarafından engellenmiş, dosya Bakanlık dolaplarından birinde kilit altında.
Böylece Bakan Bey'in suç ile mücadele konusunda pek de kendi anlattığı kadar dürüst ya da görevine bağlı olmadığını da anlıyoruz.
Benim merak ettiğim konu, Süleyman Soylu'nun başında bulunduğu bakanlığın, bu soyguna karışanları neden koruduğu.
Neden koruduğu bahsinde, geçmişte aydınlatılmış olaylara bakarak benim tahminlerim var:
Tek kalemde yapılan 27 milyon dolar tutarındaki bir vurgunu, kimse tek başına yapamaz da yiyemez de!
Ve bunun soruşturulması engelleniyorsa bilin ki bunu paylaşanlar arasında "büyük balıklar" da olmalı.
Hepsi küçük balık olsaydı, çoktan hapsi boylamış olurlardı.
Böylece kamuyu soymanın püf noktasını da öğrenmiş oluyorsunuz:
Kamu kaynaklarınızı cebe indirecekseniz, "büyük ortak" bulacaksınız. İşi siz yapsanız da aslan payını sırtı daha sağlam, ensesi daha kalın olan alacak, buna ses çıkarmayacaksınız.
Soruşturmanın sumen altına atılmasını sağlayacak "büyük balık" kim olabilir?
Bakanın kendisi mi, yoksa Bakanın da karşısında titreyeceği, soruşturmaya korkacağı bir kalantor mu?
Öte yandan bu dosyayı kasasında tutuyor olmasının Bakan'a sağlayacağı avantajlar da olabilir.
Bu sözleri gazeteci İsmail Saymaz'a söyleyen Soylu'dan başkası değildi:
"Ben kamuoyunda çok şey bilen bir adamım. Ama dikkat edersiniz bu tip meselelerde hiç konuşmam. Görevim icabıyla birçok mahrem bilgiye sahibim, doğru mu?"
Soylu'nun sahip olduğu mahrem bilgiler arasında böyle dosyalarda adı geçenler de var mı?
Soylu'nun sahip olduğu bu bilgiler, koltuğunu sağlama alması konusunda işe yarıyor mu?
Bu dosyanın soruşturulmasını engellemek, bu kadar açık bir soygunu örtbas etmekten başka bir anlama gelmez.
Bakan gerçekten televizyonda söylediği kadar görevine bağlı ve dürüst ise hırsızları niye koruyor? Politik nedenlerle hırsızları koruyorsa, görevine bağlı, dürüst bir politikacı olduğuna nasıl inanacağız?
* * *
AKP Ceza Hukuku Günleri
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "hukuk, itibar suikastı, dedikodu ve söylentinin değil; gerçeğin, yalnızca gerçeğin peşindedir" dedi.
Bu sözlerini T24'te okurken kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum, ne de olsa adam Adalet Bakanı, çok gülersem savcılarını başıma sarar diye düşündüm.
Bakan'ın bu sözleri söylediği toplantının adını sonra fark ettim: Türk Ceza Hukuku Günleri!
Bunun üzerine "tamam şimdi oldu" diye düşündüm.
Çünkü Türk Ceza Hukuku dediğimiz şey gördüğünüz gibi bütün yıla yayılmıyor, günlere sığabiliyor.
Onun için de bakanın "bu günlere özel" olarak "ceza hukukunun yalnızca gerçeğin peşinde olduğunu" söylemesini anlayışla karşıladım.
Çünkü geri kalan günlerde bizim cezacıların böyle bir dertleri yok gibi.
Mesela Osman Kavala'yı delilsiz, mesnetsiz yıllardır hapiste tutuyorlar; siz bu yazıyı okurken Kavala'nın hapiste geçirdiği süre bin 310. güne ulaşacak.
Bildiğim ceza hukukunda şüpheden sanık yararlanır ama bizde böyle değil.
Bildiğimiz ceza hukukunda tutuklama bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmaz, bizde kullanılır.
Bizim ceza hukukunda delil değil, sanığın kim olduğu önemlidir.
Normal ceza hukukunda aksi kanıtlanana kadar herkes masumdur, bizim ceza hukukunda önce karar verilir, sonra yargılama yapılır.
Normalde herkes için suç ve ceza şahsidir, bizde sadece AKP'liler için suç ve ceza şahsidir.
Onun için Bakan'ın sözlerine itiraz etmekten vazgeçtim.
Yalnız "günlerin" ismine itirazım var: Buna Türk ceza Hukuku Günleri demeyin, AKP Ceza Hukuku Günleri demek daha uygun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024