Mehmet Y. Yılmaz
Toru Okada'yı hatırlamamın nedeni gazetelerin magazin eklerindeki bir haber oldu.
Biraz sonra Toru Okada San'ın kendisiyle tanışmanızı da sağlayacağım. Müzisyen Tohru Okada San ile karıştırmayınız lütfen, onun konumuzla ilgisi yok, şarkılarını da çok seveceğinizi zannetmiyorum.
Haberi gazetelerin magazin eklerinde okuduğumda daha nisan ayı sona ermemişti.
Her gazetenin kendi muhabirinin imzasıyla "özel habermiş gibi" yayımladığı bu haber, "ünlü oyuncular" Demet Özdemir ile Kerem Bürsin'in "yeni bir ilişkiye yelken açtığını" anlatıyordu.
Çiftin arkadaşlıklarının yeni başladığı ve "birbirlerini tanıma aşamasında oldukları" da haberde yer verilen ayrıntılar arasındaydı.
Diğer ayrıntıları vermiyorum, çünkü çiftin daha önce birlikte oldukları ve konuyla hiç ilgisi olmayan insanlar ile ilgili bilgileri kapsıyor.
Haber gördüğünüz gibi bütün magazin klişelerini içeriyor.
Yelken açma var, kahramanların "ünlü" olduklarına özel bir vurgu yapılması var. "Haberi atlamadık, olay çok taze" anlamına gelecek "yeni başladı" ayrıntısı ihmal edilmemiş!
Ve sıkı durun: Meğerse Kerem Bürsin'in, kahve içtiği fincanda büyük bir "D" harfi de varmış ki bu da zaten ikilinin aşkının en önemli kanıtıymış.
Derken efendim, aynı gazeteler, 10 gün sonra, ilk haberi veren sanki kendileri değilmiş gibi yapmayı da başarmışlar.
Kerem Bürsin, sosyal medya hesabında bu kez üzerinde harf yazılı olmayan bir fincan ile görünmüş ve şunu söylemiş: "Şimdi bu fincanın üzerine Ç'den, Z'ye kadar bir harf yazıp, onunla aşk yaşayacağım!"
Niye A, B, C harflerini atlamış, onu bilmiyorum. Belli ki benim merak ettiğimi magazin muhabiri arkadaşlar merak edip, sormamışlar.
Oysa bu üç harfin eksikliğinden de gerekirse daha sonra yalanlanacak bir haber çıkartılabilirdi!
Zaten böyle bir salgın hastalık ortamında "yeni bir ilişkiye yelken açmak" o kadar kolay olmasa gerek.
Haberi ilk okuyan editör bunu kendisine sormuş olsaydı, belki bütün bu gürültüye de gerek kalmayacaktı ama o zaman da sayfalar nasıl dolacaktı?
Toru Okada San'ı hatırlamama neden olan da haberdeki "çift birbirini tanıma aşamasında" bilgisi oldu.
"Bir insanı tanımak için ne kadar bir zaman gerekir" sorusunu kafama sokan saygıdeğer bay Toru Okada!
Toru Okada aslında kanlı canlı bir şahıs değil, kendisi, Haruki Murakami'nin Zemberekkuşu'nun Güncesi romanının "esas oğlanı"!
Toru San, bir avukatlık bürosunda çalışırken işsiz kalıyor ve günlerini çoğunlukla evinde geçirmeye başlıyor.
Fark ettiğiniz gibi isminin sonuna San ekini koyuyorum. Japonlar, birisine ismiyle hitap ederken "saygı eki" kullanılmamasını kabalık kabul ederlermiş, Japon kültürüne saygılı olmak için ben de gerçek kişi olmasa da kendisine San diye hitap ediyorum.
Bu, aralarında yakın ilişki olmayan insanların birbirlerine hitaplarında kullandığı nötr bir saygı eki.
Romanın hemen başında, mutfakta yemek pişirip, işten gelecek karısı Kumiko San'ı beklerken evdeki telefon çalıyor. Ve o güne kadar sesini hiç duymadığı bir kadın, daha telefonu açar açmaz, "bana on dakikanı ayır" diyor.
Toru Okada San, yanlış arandığını düşünüp kadına "kiminle görüşmek istemiştiniz" diye soruyor ve "seninle tabii" yanıtını alıyor.
Kadın on dakika telefonda konuşabilirlerse birbirlerini daha iyi anlayacaklarını söylüyor.
Ve romanın çarkları böylece dönmeye başlıyor.
Devamını anlatacak değilim. Meraklılar Nihal Önol'un çevirisiyle Doğan Kitap'ın yayınladığı Zemberekkuşu'nun Güncesi'ni zevkle okuyacaklardır. Meraksızlar ise zaten şu anda yazının burasına kadar bile gelememiş olmalılar diye düşündüm.
Romanın sorduğu soru basit: Bir insanı anlayabilmek, onu iyice tanıyabilmek için onunla on dakika konuşmak yeterli midir?
"Yetersizdir" diyenlere benim bir sorum var: "Falancayı gerçekten iyi tanıyorum" cümlesini kurabilmeniz için o insan ile ne kadar süredir iletişim içinde olmalısınız? Altı ay? Bir yıl? Yedi yıl? 10 yıl? Daha az? Daha fazla?
Şurası bir gerçek ki "filancayı gerçekten iyi tanıyorum" cümlesi, bir insanın kurabileceği en iddialı cümlelerden biri olmalı.
Bunu bilir, bunu söylerim: Gerçekten tanıdığınızı düşündüğünüz kişiyi, sadece onun istediği kadar tanıyor olabilirsiniz.
Ne kadarını istiyorsa o kadarını!
İyi dost olduklarını sandığımız insanların günün birinde selamı sabahı kestiklerini çok görmüşüzdür.
Çünkü haklarında bir kanaat sahibi oldukları insanın aslında bambaşka birisi olduğunu görmüşlerdir.
* * *
Eski dostumuz İspanyol gazeteci – filozof Jose Ortega y Gasset bakın "Santillana Markizi'nin Portresi Önünde Düşünceler" başlıklı denemesinde neler yazmış, biraz uzunca bir alıntı yapacağım, ama okumaya değer.
"Kadında bir kendini saklama ve gizleme iç güdüsü vardır: Kadın ruhu, sırtını sanki dış dünyaya dönmüş gibi, içteki tutkulu mayalanmayı saklayarak yaşar. Alçakgönüllü davranışlar, bu içi saklama tutumunun yalnızca simgesel biçimidir. Kadının, erkeğin bakışlarından saklamaya çalıştığı, aslında bedeni değil, erkeğin bedene yönelttiği niyetlere karşı gösterdiği tepkidir.
"Kadın, kamunun önüne çıkmadan önce ne kadar çok hazırlık yapar, ne denli çekici olmaya çalışırsa, kamuyla gerçek kişiliği arasında o denli büyük bir uzaklık yaratmış olur. Kadının, çevresinde yarattığı hayranlık ne oranda artarsa, o kadın tarafından seçilmeyecek erkeklerin sayısı da o ölçüde artar. Ve bu erkekler uzaktan seyirci kalmaya yazgılı olduklarını anlarlar. Bir kadının kendisiyle başkaları arasına koyduğu bütün o lüksten ve zarafetten, bütün o süslenmeler ve mücevherlerden güdülen amaç, kadının, iç benliğini saklama, bu benliği daha gizemli, daha ulaşılmaz, daha erişilmez kılma isteğidir."
Ortega y Gasset bunları yazdıktan sonra da diyor ki "bir kadını gerçekten tanımak istiyorsanız onunla flört etmelisiniz."
* * *
Ve elbette tam da bu noktada Ingrid Bergman'ı hatırladım. Sinema tarihinin en güzel kadınlarından biri bence.
Onu çağdaşı diğer güzel oyunculardan ayıran şey muazzam zekasıydı.
Şöyle demişti bir keresinde:
"Öpüşmek, sözcükler kifayetsiz olduğunda konuşmayı kesmek üzere doğa tarafından tasarlanmış çok hoş bir oyundur."
Tabii insanın karşısında Inga gibi bir kadın dururken konuşmakla vakit kaybetmek istememesinde şaşılacak bir durum yok ama konuşmadan da onu tanıyamazsınız, o sizi tanıyamaz ve hayalini kurduğunuz o ilişki hiç başlayamaz.
İlişkiyi derinleştirecek şey en başında karşılıklı konuşmak, konuşmak, konuşmaktan geçiyor.
İşin sırrı budur.
Bir kadını beğeniyorsanız ve onu hayatınızın içine sokmak istiyorsanız yapmanız gereken şey bıkıp, usanmadan ona olan ilginizi göstermeye devam etmektir.
* * *
Tabii Sünger Bob örneğini de unutmayalım.
Çizgi dizinin bölümlerinden birinde Sünger Bob, Sandy Cheeks'in ilgisini çekebilmek için olmadık şaklabanlıklar yapmış, halter kaldırmaya bile çalışmış ama sonunda şortunu cart diye yırtmıştı!
Kadının / erkeğin ilgisini çekeceğim diye şortu yırtıp, eğlencelik olmaya varacak hareketlerden de kaçınmanızı öneririm.
Ve hep aklınızda tutmalısınız ki "tamam artık onu iyi tanıyorum" cümlesini hiç kurmayın.
İnsan karakteri biraz da Matruşka bebeklerine benzer. İsterseniz lahanaya da benzetebilirsiniz.
Her bebeğin içinden yeni bir bebek çıkar. Her yaprağı soyduğunuzda yeni bir yaprak katmanı, farklı damar yapısıyla karşınızdadır.
Aynı durum karşınızdaki insan için de geçerlidir. Karakterinizin bazen sizin bile farkında olmadığınız yönleri otaya çıktıkça sizinle ilgili düşüncesi de değişecektir.
* * *
Osho'nun şöyle bir sözünü not etmiştim: "Başlangıcı kaçırırsan, sonu asla yakalayamazsın."
Başlangıcı kaçırmak!
Sanıyorum asıl sorun "başlangıçları" doğru yapabilmekte yatıyor.
İlişkinin hemen başında yapılan hatalar. Açık olmamak, olduğundan başka birisiymişsin gibi davranmak vs.
Kadınlar da, erkekler de bunu hep yapıyorlar.
Şu ya da bu nedenle beğendikleri bir insanın dikkatini çekebilmek için, onun hoşuna gideceğini varsaydıkları gibi davranıyorlar.
Kendi kafalarının içinde yarattıkları bir kurt kapanına düşüyorlar.
Esprili insanlardan mı hoşlanıyor? "O halde onu hep güldürmeliyim."
Çalışkan insanlardan mı hoşlanıyor? "Bir süre tembellikten vazgeçsem ne çıkar?"
Sarı saçları mı seviyor? "Saçımı boyarım, olur biter" gibi bir sürü tuzak.
Başlangıç doğru olmayınca, sonu da gelmiyor elbette.
Atasözündeki gibi "Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün" demeyeceğim. Birincisinin, yani göründüğün gibi olmayı başarmanın o kadar kolay olmadığını biliyorum. Önemli olan olduğun gibi görünebilmek.
Ve zaten gerçek aşk da bu değil midir?
"Sahtekâr, iki yüzlü, aptal, bencil, yalancı, zengin, fakir, cahil, entelektüel vs. olsan da seni seviyorum" diyebilecek bir insan bulmak değil midir?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024