Mehmet Y. Yılmaz
Boğaziçi Üniversitesi'nde önceki gün yaşananlar, rejimin "hır çıkarmak peşinde olduğunu" açıkça gösteren bir örnek oldu.
Polisin, yolda sakince yürümekte olan öğrencilere karşı tutumu bunun kanıtı.
Olay anında çekilen videolarda açıkça görülüyor: Polis kılığındaki provokatör, durduk yerde öğrencilere "dalıyor"!
Öğrencilerin bu tabloda yapacağı şey kaçışmaktan ibaret zaten. Onlar da öyle yapıyorlar, bu kez yolları kesiliyor.
Kadın – erkek ayırımı yapılmadan öğrenciler karga tulumba götürülüyor.
Çatılara da elleri tüfekli keskin nişancılar yerleştirilmiş.
Bekliyorlar ki çatışma çıksın, çocukları serbest atışla öldürebilsinler diye sanırım.
İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü, keskin nişancıların orada ne işleri olduğunu açıklarlar mı?
Nasıl bir olay bekliyorlardı ki böyle bir tedbiri uygulamaya koydular?
Rejimin bekçileri de dahil herkes biliyordu ki orada böyle tedbirleri gerektirecek bir olay yaşanması ihtimali sıfırın bile altındaydı.
Günlerdir protestolar sürüyor, herhangi bir vatandaşın başına bir şey mi geldi?
Artık şunu kesin olarak söyleyebilirim: Ya Emniyet'te yuvalanmış, tıpkı Gezi'deki Fethullahçı polisler gibi bir çete, bu işi çomaklıyor. Ya da yukarıdan bir talimat gelmiş, "olay çıkarın" emri verilmiş!
Recep Tayyip Erdoğan'a hatırlatmak isterim ki bu yol, doğru bir yol değil.
Süleyman Soylu denilen adamını gözünün önünden ayırmasın. Sonra "beni kandırdı" demekle bu işler bitmiyor, geçmişi unutmasın.
Böyle provokasyonlardan, her şeyden önce ülkenin meşru yöneticilerinin rahatsız olması gerekir.
"Selanik'te Atatürk'ün evini bombaladılar" provokasyonundan bugüne kadar Türkiye, bu tür provokasyonları çok gördü.
Artık ezberledik: Atatürk büstü kır, olmadı bayrağı yere at, daha olmadı dini hassasiyetleri gıdıkla.
Baktın yine olmuyor, bu kez "kutsalımıza uzanan elleri kırarız" kışkırtmasıyla dindar gençleri, sokağa sal.
Sokaktaki her tür siyasi gösteriye kuşkuyla ve polis copuyla yaklaşan iktidarın, İstanbul Üniversitesi'nin önünde toplanan gençleri teşvik etmesi ne anlama geliyor?
Bir yalanın üzerinden akranlarının karşısına çıkartılmak istenen gençler kendilerine şunu sorsunlar: Onları oraya sürükleyen tipleri gerçekten tanıyorlar mı?
Bütün bunlar rejimin başından onaylı bir provokasyon ise oyun giderek daha tehlikeli bir hâl alıyor demektir.
Böyle kavgaların kazananın olmayacağını, bu ülkede yaşayan herkesin kaybedeceğini, iktidar hırsıyla kararmış gözlere nasıl gösterebiliriz acaba?
* * *
Bahçeli vesayetinden kurtulma çabası mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, durduk yerde yeni bir Anayasa ihtiyacından söz edince, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül çok heyecanlanmış.
Niye acaba?
Heyecanlanacak ne var?
Bir şey olduğu yok aslına bakarsanız. Erdoğan, vesayet Anayasasından sıkılmış ama hatırladığım kadarıyla başkanlık sistemine geçtiğimizde bu vesayet işleri tamamen bitecekti.
Demek ki o günlerde Erdoğan bizi kandırmış, vesayet bitecek diye!
Aslına bakarsanız kendisini de kandırmıştı.
Daha doğrusu Devlet Bahçeli'nin kendisine kurduğu tuzağa, ilerisini düşünmeden balıklama atlamıştı.
Şimdi görüyor ki hata yapmış, artık bırakın yeniden seçilmeyi, siyasi hayatta ayakta kalmak ve Allah korusun günün birinde Yüce Divanlık olmamak için bile Devlet Bahçeli'ye ihtiyacı var.
Bu haliyle ruh durumunda bir kaşıntı yaratmış olmalı.
Erdoğan karakterindeki bir politikacının tahammül edemeyeceği bir durum bu.
Düşünün, arabaları çakarlı mafya şefleri adliye ziyaretine bile gidiyorlar.
Benim tanıdığım eski Recep Tayyip Erdoğan, buna sinir olurdu. Eminim ki yine oluyor ama sesini çıkaramıyor.
Bu kaçınılmaz olarak siyasi gaz sıkışmasına neden olur.
Erdoğan, bu Anayasa tartışmasını açtıysa emin olun ki artık Devlet Bahçeli'den kurtulmak istiyor.
Tabii inkar edecekler, kabul etmeyecekler.
İşte buraya yazıyorum: Erdoğan, yeniden seçilebileceği bir ışığı Bay Kemal ile anlaşmakta görürse, Anayasa da değişir, ittifaklar da değişir, Süleyman Soylu da değişir.
Bir ihtimal de Reis'in 2 maddelik bir Anayasa özlemi içinde olmasıdır.
Madde 1 – Erdoğan yaptıklarında haklıdır.
Madde 2 – Erdoğan'ın haksız olduğu durumlarda 1. Madde uygulanır.
* * *
Petrolcülerden avanta mı aldık?
İlginç şeyler oluyor, iktidarın yarattığı gürültü patırtı arasında bunların çoğundan haberimiz de olmuyor; doğru dürüst tartışma olanağımız da olmuyor.
29 Ocak 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararı, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiği teşvikten vazgeçtiğini ilan ediyordu.
Güneş, jeotermal ve rüzgardan yararlanılan bu kaynaklara teşvik, artık TL olarak verilecek.
Hesabını eski sistemle döviz üzerinden yapan, ona göre kredi bulan işletmeler bu durumu nasıl idare edecekler bilmiyorum.
Zaten bu özel olarak benim sorunum da değil, böyle bir işletmem yok.
Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarına teşvik neredeyse yok seviyesine indirilirken ithal kömür ve ithal doğal gaz ile çalışan santrallere verilen teşvikler aynı kalınca dikkatimi çekti.
Acaba, yukarılarda birileri yatırımını önceden buna göre mi planladı diye!
Bu kararın mürekkebi kurumamıştı ki elektrikli otomobillerin ÖTV'si üçle çarpıldı!
Aslına bakarsanız elektrikli otomobillerin ÖTV'sini şeytan çarptı desem belki de daha doğru olurdu.
Bütün dünya elektrikli otomobilleri teşvik ederken, büyük otomobil üreticileri 15 – 20 yıl sonrası için benzin ve dizel motorlu üretimden vazgeçeceklerini açıklarken, bu karar çok ilginç geldi bana.
İthal petrol lobisi bir dümenler çevirmiş gibi görünüyor ama o dümenin çevrilmesine kim, hangi çıkarı elde ederek çanak tuttu, bilemiyorum tabii.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024