Namık ÇINAR
Düşünüyorum da, Türkiye’de siyasal partiler iktidar olmayı hiçbir zaman sınıfsal bir mücadele meselesi olarak görüp, bu anlayışlarla yapılanmadılar. Birbirlerinden o çerçevede ayrışmadılar.
Çok oy alıp tek başına iktidar olmak, istikrar bakımından meziyet sayıldı. Ne yapacaklarsa oyalanmadan yapmak, iktidar partilerinin takdir edilen en önemli vasfı hâline geldi.
Nitekim DP, AP, Ecevit’in CHP’si ve daha sonra ANAP, şimdilerde ise AKP bu çizgiyi temsil ederlerken, tıpkı “torba kanun”mantalitesinde olduğu gibi, seçmenlerin hepsini aynı çuvala koyan “kitle partileri” oldular.
O yüzden de hiçbir vakit, “imtiyazsız sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz” yalanından kurtulamadık.
Tabii ki istikrarsızlığa özenmiyorum. Ama bu, ne olursa olsun yeter ki istikrarlı olsun merakı, herhangi bir otoriteryen yapıdan elde edilebilecek eski bir pratik olup, yakamızdan Cumhuriyet tarihi boyunca düşmeyecek; âdetâ bize sürekli göz kırpan ve yanımız sıra yürüyen nöbetçi şeytanımız olacaktır.
Demeğe gelince “kitle partisi” diyoruz da, bakalım gerçekten öyleler mi?
Eğer toplum, çıkarları birbirleriyle örtüşmeyen sınıflardan ve bu sınıflar da dikey hiyerarşiler tarzında biçimlenen alt alta üst üste katmanlardan oluşuyorsa; “devletin yaptırım gücünü ele geçirerek toplumsal artığı yeniden dağıtmak” demek olan iktidar hegemonyası, nasıl olur da bu kesimlerin hepsine birden mutluluk bahşeder?
Demek ki ortada kocaman bir yalan var!
Esasen şimdinin siyasal partileri, umut edileceği üzere sınıflar temelinde kurulmak yerine, peşinen tasarlanmış “hegemonik projeleri”yle siyaset pazarını olabildiğince kitlesel olarak kucaklamaya çalışan bir “işletme gibi” doğuyorlar. Ama bu hegemonya projelerinin inşası sürekli mücadeleler ve tadilâtlar içerdiğinden, ucu açık süreçlerde genleşiyor ve yeni biçimler alabiliyor.
O nedenle AKP’nin kısa tarihindeki sapmalar, durmalar, istikamet değiştirmeler işte bu çerçevede değerlendirilirse ve yola çıktıklarındaki anla şimdinin arasındaki farklar bu süreçteki mücadelelerin tadilâtları olarak anlaşılırsa, sanırım daha doğru olur.
Ne ki tam burada atlanmaması gereken çok önemli bir husus var. Ne denli farklı imişler sanısı verirlerse versinler, aslında tüm siyasal partiler Cumhuriyet tarihi boyunca, bir başka seçeneğe izin vermedikleri hep aynı hegemonya projesini sürdüregeldiler, başından beri.
İlkin, kapitalistik sermaye birikimini zor yoğun yöntemlerle tarımdan devşirmeye çalışan “devletçi tek parti dönemi”; bunun ardından, yorulan toplumun damarlarına popülist sakinleştiriciler zerkederek aynı projeyi sürdüren “DP dönemi”; onu takiben bildik tarlanın tekrar bellenip havalandırılmasını müteakip yeniden ekilen aynı hegemonik projenin bu sefer plânlı kalkınmacı ve ithal ikâmeci metodlarla ele alındığı “27 Mayıs darbesi dönemi”; sonrasında, faşistik tedbirlerin daha da arttırılarak, önceliğin Milli Güvenlikçi bir Devlet konseptine bırakıldığı“12 Mart-12 Eylül-28 Şubat darbe süreçleri dönemi”; ve araya sıkışan “Özal faktörü” ile, görece daha liberal görünmekle beraber neticede aldatıcı bir rahatlama getirmiş görünen şimdiki “AKP dönemi”.
Bütün bu safhaların ortak bileşeninin, “gerçek bir demokrasiyi bir türlü üretememek” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü bu ülke, “Gerçek Pazar Ekonomisi”nin çeşitlikçi ve rekabetçi özgür dünyasına hiçbir vakit heves etmeyerek, çoğu zaman kolektivist görünüp ama daima rant-faiz-kira erbabını başa koyarak; her safhada eskinin aynısı olan hegemonik iktidar projesini, tabî kitleleri ya zorla ya da avutarak, ama gözetmeyi elden hiç bırakmadığı hakim sınıf çıkarlarını hedefinden asla şaşmadan koruyarak, bugünlere kadar gelmiştir.
Devlet nezdindeki iktidar hegemonyası her seferinde hakim sınıfın lehine olarak kurulacak olsa bile, konjonktürün özgürlüklerden yahut baskılardan yana esmesi hâllerini işaret eden atmosfere de bağlı bir şekilde, toplumun talî ve tabî unsurlarından destek koparmak da zorunludur.
İşte bencilce arsızlıkları ve uzun vadeli öngörüsüzlükleri yüzünden bazen bunun önemini kavrayamayan ve o nedenle de yeri ve zamanı olmadığı hâllerde de ekonomik ve politik tahakküme meyleden hakim sınıfın ve bu işlerin payandalığını yapan sivil-asker üst bürokrasisinin buna tevessül eden kimi unsurlarını cesaret edip gerektiğinde bu uğurda silkelemek, siyasal iktidarı esasen halktan ve demokrasiden yanaymış gibi göstermesi ve popüler kılması işten bile değildir.
Bu tarz siyasal iktidarlar, tüm toplumsal sınıfları kendi sandığında toplama becerisi göstererek, iktidar oluşlarının özündeki sınıfsal niteliği ve asıl sözcüsü oldukları hakim sınıfın ve düzenin çıkarlarını, ya din ve mezhep ya da milliyetçilik üzerinden giderek örter ve görünmez kılarlar.
Böylece tüm kesimleri kucaklayıp aynı potada eritiyorlarmış izlenimleri yüzünden kendilerine “kitle partileri” denir ki, aslında hemen hepsi de Kemalizm’in “solidarist” vasfından üreyegelen siyaset mühendislikleridir. Bu yolla sınıf bilincini yok ederek, hem toplumun o tarzdaki örgütlenmelerini ve dolayısıyla gerçek demokrasiyi engellerler; hem de sadece birbirlerine seçenek görünen versiyon ve yöntemlerle aynı düzenin sürmesini sağlarlar.
AKP’nin de onlardan biri olup olmadığını bellemek, yaptıklarından değil, ancak yapmadıklarından giderek anlaşılabilir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016