Yalçın AKDOĞAN
Devletlerarası ilişkiler ‘stratejik’, örgütsel ilişkiler ‘araçsal’dır. Devletler dostluk, karşılıklı çıkar, kadim değerler veya uzun vadeli hesaplar üzerinden ilişki geliştirirler. Devletlerin kendileriyle aynı değerleri taşımayan örgütlerle ilişkileri ise genelde kısa vadeli hesaplara, değer ve duygu taşımayan kullanım amaçlarına hizmet eder.
Türkiye’nin ABD ile ilişkisi ‘stratejik ortaklık, model ortaklık, çok boyutlu işbirliği, kadim dostluk’ gibi kavramlarla izah edilegeldi. Ama ABD özellikle Suriye ve Ortadoğu bağlamında stratejik ortakları yerine nevzuhur, türedi müttefikçiklerle hareket etmeyi seçti.
ABD gibi küresel bir gücün bir bölgeye yönelik dış politikasının stratejik müttefikleri yerine maşa örgüt olan PYD üzerinden yürütmeye çalışması vahim bir hataydı. Oysa PYD gibi bir örgüt maşa olabilir, tetikçi olabilir ama stratejik ilişki kurulacak bir müttefik olamaz.
Son dönemde Ortadoğu’da gördüğümüz gerçek, koca koca ülkelerin kalıcı müttefiklikler bazında hareket etmek yerine olay bazlı ittifaklara yönelmeleri ve gerçek anlamıyla bir müttefiklik ilişkisi geliştirmek yerine araçsal ilişki ve işbirliklerine gitmeleridir.
Salih Tuna’nın maymuncuk örgüt dediği oluşumlar ister yandaş, ister düşman olarak konumlandırılsın hep bir üst amaca (küresel güçlerin oyunlarına) hizmet eder haldeler. DEAŞ tam anlamıyla maymuncuk bir örgüt olarak Suriye denklemine girdi ve açtığı kapılar üzerinden ABD’nin PYD tezgâhı mesafe aldı. Haddi zatında PYD/PKK’nın kendisi de gizli servislerin alan ve nüfuz kazanmak için yönlendirdiği bir maymuncuk örgüttü. Ülkeler bu tür kirli/habis yapılar üzerinden bölgeyi dizayn etmeye soyundular.
Süleyman Seyfi hocanın geçen gün yazdığı gibi ‘ne idüğü belirsiz, sürekli amipleşen ve kontrolden çıkan bu örgütler Suriye’ye müdahaleyi meşrulaştırmak için’ kullanıldılar.
DEAŞ bir anda gündemden düştü, şimdi HTŞ diye bir örgütü öne sürdüler. Rusya’nın İdlib’e son müdahalesinin gerekçesi de bu örgütü temizlemek.
Bu maymuncuk örgütler görünüşte rejime karşı savaşsalar da Esed için can simidi oldular. Büyük zulüm ve katliamlarla tahtı sarsılan Esed rejimi bir anda ortaya çıkan daha büyük bir ‘tehlike ve düşman’ karşısında ehven-i şer gibi görülmeye başladı.
Esed’in müttefikleri Rusya ve İran da bu örgütleri asıl tehlike olarak görüyor, ABD ve müttefikleri de.
Filmin başında Esed rejiminden kurtulmak gibi bir amaç vardı, filmin sonunda bütün dünya birleşti Esed’le savaşan daha büyük bir tehlikeden kurtulmaya çalışıyor! Bir yanda despot rejim, diğer yanda eli kanlı radikal örgütler şeklinde kurulan denklemde Esed daha az tehlike konumuna getirildi.
Bütün bu oyunlar içinde tek pozisyonunu ve ahlaki duruşunu değiştirmeyen, amaç ve hedefini kaybetmeyen ülke ise Türkiye. Türkiye için DEAŞ neyse Esed de odur, her ikisi de dünyanın başına beladır. Türkiye başta PYD, terörist yapılanmaların hepsine karşı aynı ilkesel duruşu sürdürüyor. Diğer ülkeler yandaşlık durumuna göre bir tavır içindeler.
Söylemeye çalıştığım şudur: Bu tür maymuncuk örgütlerle kurulacak araçsal ilişkiler veya suni mücadeleler üzerinden Ortadoğu politikası geliştirilemez, ülkeler dizayn edilemez. Asıl olan uzun vadeli/kalıcı müttefiklik ilişkileri geliştirmek ve Esed gibi terörist rejimlerin veya PYD gibi terörist örgütlerin yerine demokratik yapıların önünü açmaktır. Bu noktada en sağlam müttefik ise Türkiye’dir.
Türkiye bölgedeki her konuda ‘kilit ülke’ konumundadır.
İdlib sorununda bu misyon daha belirgin şekilde görünmektedir. Türkiye her ne kadar ABD ve batılı müttefiklerle birlikte hareket etse de, Rusya ve İran bloğuyla da yakın ilişki içindedir. Hem Cenevre’yi hem Astana’yı önemsemek, iki ittifak bloğu içinde de sözü dinlenir olmak büyük önem taşıyor.
Bugün gerçekleşecek Tahran Zirvesi bu rolü daha fazla teyid edecektir.
Bu yüzden artık her konuda kilit ülke konumundaki Türkiye gibi stratejik müttefikler üzerinden politika geliştirmek ABD’nin de hayrına olacaktır.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019