Ümit KIVANÇ
Türkiye'nin Irak-Suriye politikası, genişletirsek Ortadoğu, özelleştirirsek İD politikası, önümüzdeki günlerde bütün hayatımızı şekillendirecek. Ancak şu an itibarıyla bu politika bir muamma. "Şunu şunun için yapıyorlar" diye ortaya atılan tezlerin hepsinin zıttı da yaklaşık ölçülerde akla yakın. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu için New York'a hareket etmeden önce söyledikleri arasında, bu konuda akıl yürütmemize yardımcı olabilecek sözler bulunabilir mi? Bakalım.
Önce İD'i tanıma-tanımama meselesi. Şu ana kadar, kendisiyle savaştığı için değil, sadece kendi mezhebinden-dininden olmadığı için öldürdüğü insan sayısı 7-8 bin civarında tahmin edilen, kendine "İslâm Devleti" diyen örgütün gayrıresmî bir web sitesi var, biliyorsunuz: takvahaber.net. (Türkiye'de bazın özgürlüğü, internet özgürlüğü yok diyen utansın valla!) Burada rehinelerin serbest kalışı, TC'nin İD'i "dolaylı yoldan da olsa tanıması" diye takdim edildi. TC'nin cumhurbaşkanı da rehine "operasyonu"nu "diplomasinin zaferi, siyasî pazarlığın zaferi" diye sunduğuna göre, birileri diplomatik-siyasî düzeyde muhatap alınmış olmalı. Bu elbette sadece rehineleri kurtarmak için girişilmiş bir manevra olabilir. İkinci bir ihtimal daha var; oraya doğru ilerleyelim.
Erdoğan'ın şu sözlerini hatırlayalım:
"Biz ağzımızdan çıkan kelimeleri seçtiysek, sebebi var. Cidde’de imza atmadıysak bunun içindi. NATO’da da benzer şekilde; 'Lojistik destek veririz ama başka türlü olmaz' dedik. Bundan sonrası ayrı mesele. Sayın Başbakan ile görüştüm, 'Çalışma yapın' dedim. Biz de BM’de değerlendireceğiz. Ondan sonra nasıl bir tavır alacağımızı belirleyeceğiz."
Ne demek istiyor?
"Bundan sonrası ayrı mesele," diyor. Açık anlamı: Rehineler kurtuldu, artık elimizi kolumuzu bağlayan bir riziko kalmadı, politikamızı serbestçe belirleyeceğiz. Serbestlik derken, NATO ve İD'e karşı uluslararası koalisyon ile uyum aranacak elbette: "Koalisyon ve koalisyon güçleri ile geniş istişare yapılması gerekir ve kararı ona göre alırız." Nitekim Erdoğan, BM Genel Kurulu vesilesiyle New York'tayken, ABD Başkanı Obama ile değilse de yardımcısı Joe Biden'la görüşebileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, Suriye sınırında tampon bölge konusunun ciddiyetine işaret etti, "ABD dönüşü ulusal güvenlik stratejisini hep birlikte gözden geçireceğiz,” dedi. "Hep birlikte"den kasıt, ordu.
Bütün bunları yerleştirmemiz gereken yeri ise Erdoğan'ın şu söyledikleri gösteriyor:
"...bu operasyon [rehinelerin kurtarılması] tamamiyle bizim MİT’in hünerini ortaya koyduğu ve bölgede Türkiye’nin dikkate alınmasını gerektiren bir hareket olmuştur. Türkiye olmadan karar alınmayacağını da ortaya koymuştur. Bu tür adımları atmış bir Türkiye temenni ederim dünya tarafından da üzerinde iyi düşünülür. Aydınım diyenler de umarım üzerinde değerlendirme yapacaktır.”
Erdoğan'ın sözlerinin can alıcı kısmının bu cümleler olduğunu sanıyorum. Ankara'nın "İslâm Devleti" örgütü için "terörist" sıfatını kullanmayışı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İD'in örgüt olarak niteliğini örgütün gerisindeki sosyolojiyle açıklayarak yumuşatma çabaları, uluslararası koalisyonun Cidde Bildirisi'ne imza konmaması... bütün bunlar, AKP hükümetinin "İD'i desteklediği"ne yoruldu. Manzara şüphesiz bu. Ancak Erdoğan'ın "dünya tarafından üzerinde iyi düşünülmesini" istediği "bu tür adımları atmış Türkiye"den kasıt, daha karmaşık bir konuma ve ilişki tarzına işaret ediyor.
Elbette şimdilik sadece bir tahmin, ama bütün bunlardan, Ankara'nın, Batı ağırlıklı uluslararası koalisyonla Batı karşıtı radikal İslâmcı "Yeni Ortadoğu" güçleri arasında bir tür aracı konuma yerleşme hayali kurduğu ihtimaline ulaşabiliriz. "İD'le konuşabilen, pazarlık yapabilen devlet" olmak, Türkiye'yi hem koalisyon nezdinde vazgeçilmez kılacak hem de sert-uzlaşmaz görünümlü örgütlerin peşinde ayağa kalkmış Selefî-Sünnî kitlelerin gözüne düşman görünmesini önleyecek, bu hesaba göre. Türkiye'nin, Katar'dan silahlı Suriyeli muhaliflere para, dünyanın dört bir yanından El Nusra'ya, İD'e militan akışına aracı olması, silahlı İslâmcılara bizzat silah göndermesi, nüfusunun bir bölümünün İD dahil hiçbir aşırılıktan rahatsız olmaksızın bu tür örgütlere sempati beslemesi, zaten fiilî yakınlık oluşturuyor. Ancak Amerikalı, Britanyalı rehinelerinin kafalarını neredeyse dünyanın gözü önünde kesip bu büyük devletlere meydan okuyan acımasız bir örgütün elinden sadece "pazarlık" gücüyle 46 rehineyi kurtarabilmesi, Türkiye'nin, bu örgütlerle ilişki alanında özel bazı kabiliyetleri ve imkânları olduğunu ortaya koyuyor - Erdoğan'ın "dünyaya" vermek istediği mesaj sanırım bu.
http://riyatabirleri.blogspot.com.tr/2014/09/bir-tahmin-turkiyeye-arac-konumu.html#more
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024