Ümit KIVANÇ
Farklı sırtlan türlerine ve klanlarına mensup bireylerin hiçbiri, kendisinin asıl sırtlan olduğunu, ötekilerin tüy rengi veya kadın-erkek otorite dengesi nedeniyle kendisinden aşağı ve ikinci kalite yaratıklar olduğunu, bu yüzden kendisinin öbürlerini ezme, aşağılama, onlara hükmetme hakkı olduğunu düşünmez. O hayvan, zaten düşünmez, diyenleriniz çıkacaktır. O vakit sorarım size: İnsan gününün ne kadarını sahiden düşünerek geçirmektedir ve yaptığı ettiği kaç şeye düşünmesi yön vermektedir?
Sırtlan, bilimsel şeceresiyle Animalia Bilateria Deuterostomia Chordata Vertebrata Gnathostomata Tetrapoda Mammalia Theria Eutheria Carnivora Feliformia Hyaenidae, boyu 1.80’e, yüksekliği 90 santime kadar, ağırlığı 40 küsurla 80 küsur kilo arasında değişen, saatte 60 kilometre hızla koşabilen, ömrü 20-25 yıl sürebilen bir hayvan. Uzaktan da olsa soyunun tükenmesi tehlikesiyle yüz yüze. Yeryüzünde yaklaşık on bin yetişkin sırtlan kalmış. Tüyleri sarımtrak, taba, gri, kahverengi ve nadiren siyah olabiliyor. “Hayvan belgeseli” denen pornografik şiddet-aksiyon filmlerinden en iyi tanıdığımız şahsiyet, benekli sırtlan. Bunların, boyu iki metreyi bulanı var. Daha çok Sahra Altı Afrika’dalar. Ortamlar bakımından sırtlan kalender bir hayvan. Savanada da yaşar, çayırda da, yüksek dağda, ormanda da. Hattâ yarı çöl halindeki yerlerde bile ona rastlanır.
Sormadan bilmeden ahkâm kesmeyi -meselâ oradan buradan topladığı yüzeysel bilgilerle sırtlanlar hakkında atıp tutabilmek gibi hadsizlikleri- alışkanlık haline getirmiş küstah bir yaratık olan insan, görünüşünü benzettiği için sırtlanı köpekle akraba zanneder. Oysa sırtlan aile bağları itibarıyla kediye daha yakındır.
Etoburdur. Avlanmaz değil, ama hep kendi avlanmaktansa bazen başkalarının avlarından tırtıkladıklarını, ömrünü doldurup kenara uzanmış sâbık canlıların cansız gövdelerini yemeyi tercih eder.
Leş yemesi, sırtlanın hanesine olumsuz puan olarak yazılır. Belirtmeye gerek yok ki, leş yediği için etobur sırtlanı aşağılayanlar, ruhobur insanlardır. Oysa sırtlanın, kendi daha az öldürüp başkasının öldürdüğünü yemesinde, işe başka tarafından bakılsa, erdem bile bulunabilir. Bu hayvan bir şey yiyecek sonunda! Ve ne yapılsın ki, kendisi etobur, et yiyor. Birbirlerini her bakımdan öldürmek için fırsat arayan ve birbirlerini öldürmekle kalmayıp zevk için işkence de edebilen ruhoburlarsa, biraz daha az öldürüp leş yediği için sırtlana tepeden bakıyor. Bununla yetinmiyor, bir dönem, “ulan bu leş yediğine göre toprağı kazıp ölülerimizin naaşlarını da yer” uydurmasıyla hayvana etmediğini bırakmıyor. Oysa böyle bir halt yemiş sırtlana tarih boyunca rastlanmamış.
Sırtlanın insan ölüsüne bulaşmamasında bir tedbir, sağduyu ve öngörü belirtisi seziliyor sanki. Veya sırtlan, ne idüğü belirsiz bu yeni hayvanın ölüsünün etine tamah edip, milyonlarca yıldır süren beslenme rejimini değiştirmemiş. Tutucu belki biraz. Kim bilir, bu yeni hayvan ortalığa çıkalı henüz iki yüz bin sene olmuş; sırtlan belki de fark etmedi daha. Onu yalnız vücuduna saplanan mermi şeklinde hayal ediyor da olabilir. Yoksa sırtlan, etraftaki her yiyeceğin, avın her zerresinin değerini bilen, israf nedir bilmeyen bir yaratık; kemikti, toynaktı bakmadan götürüyor. Yiyeceğini de çabucak yiyor. Koca zebrayı bir sırtlan grubu yarım saat içinde bütünüyle yutup yok edebiliyor. “Neme lazım” mefhumu var hayvanda. Aslında sırf bu yüzden bile ruhoburlarca aşağılanması normal. Ruhoburların hele bugünkü dünyasında tasarruf, tedbir, tevazu, nezaket şu bu, kötü özelliklerdir, istenmeyen kavramlar, istenmeyen durumlardır. Göstere göstere yiyecek, ağzını da şapırdatacaksın. Büyük şarap kadehli sofra fotoğrafı paylaşacak veyahut Kâbe fonlu selfie çekip yayacaksın.
‘YÜCELEMİYORUM, OYSA IŞIKLAR İÇİNDEYİM!’
Zavallı sırtlana başkasının öldürdüğünü yiyor diye laf ederek, mütemadiyen başkasının öldürdüklerini yiyen ruhoburlar kendilerini yücelttiklerini sanırlar. Ruhoburlar zaten hemen her şeyi kendilerini yüceltmek için yaparlar. Yücelmek için yaptıklarıyla sürekli daha aşağılara düştüklerinden, yücelme gayesi giderek yukarıda, giderek gökyüzünde, giderek ulaşılamaz yerlerde kalır ve böylece ona ulaşmak için harcanan çaba, kapılınan takıntı, hırs, bir türlü ulaşamamaktan doğan haset, kin, aşağılık duygusu ve benzer başka hoşluklar, ruhoburun kişiliğini, hayatını, kurduğu toplumu, kültürünü belirleyen aslî unsurlar haline gelir. Gelin görün ki, o yine sırtlanı aşağılar; leş yiyor diye.
Oysa sırtlan, en “akıllı” sayılabilecek hayvanlardan biri. Beyninde primat ve insan beynine benzerlik olduğu düşünülüyor. Şempanzeden daha zeki olduğu ortaya çıktı. Nitekim sırtlan, meselâ, örgütlenme ve birarada hareket etme kabiliyeti en yüksek hayvanlardan. Klanlar halinde yaşar. Bu klanların nüfusu bazen seksen bireyi bulur. Bir grup sırtlan, başka herkesin karşısında titrediği, hayatını cinayet ve gaspla geçiren -kaba kuvvetine dayanarak başkasının canlı avına el koyar- aslanla baş edebilir. Kimi zaman sırtlan teşkilatları aslanların henüz sofraya dahi koymamış olduğu taze avlarını da çalar götürürler ki, buna denecek tek şey, “elleri dert görmesin” olabilir.
Sırtlanlar kendi aralarında sesle ve başka araçlarla anlaşırlar. Yalnız sesle on değişik mesajı iletebildikleri varsayılıyor. Bu sesleri, ruh yiyerek beslenen ruhoburlar, kendi gülmelerine benzetirler. Oysa, özel mesaj anlamı taşıyanları dışında, insan gülmesine benzetilen sesi bu hayvanlar, telaşlandıklarında, gerildiklerinde çıkarırlar. Bunu bir nevi ağız dalaşı veya kavga peşrevi mahiyetindeki küfürleşme sayan da var. Burada da şunu desek: “Allah insana benzetmesin.” Hayvanın sülalesi yirmi iki milyon yıl önceye uzanıyor, sen topu topu iki yüz bin yıldır varsın, üstelik soyağacımda safkan çıkmadım diye saklanacak delik arayan bir zavallısın; can alıp, işkence yapıp, karakter katledecek, övünüp şişinecek hale gelmen o kadar bile değil. Sen kimin nesini kimin nesine benzetiyorsun? Hangi cüretle. Hayvan kim bilir neyin derdinde, sen diyorsun ki: gülüyor! Niye? Çünkü senin gülmene benziyormuş sesi. Sen sekiz yüz bin sene sonra geldin, onun çıkardığı seslere benzete benzete güldün. Daha büyük ihtimal değil mi? Ama olmaz. Sen büyüksün. Elinde silah var. Dilinde silah var. Karakterin, ruhun silah senin. Katletmeye programlanmışsın. Ama elle ama dille. Çeker vurursun alimallah. Hakikaten, Allah benzetmesin…
AVCININ GÖRMEK EĞLENMEK İSTEDİĞİ
Ruhoburun kendi gülüşüne benzettiği sesi daha çok klan hiyerarşisinin alt tabakasında yer alan, yiyecek dağıtımından daha az pay, hayattan daha az keyif alabilen sırtlanların çıkardığı gözlenmiş. Yani ezilen, yoksul sınıf daha çok ses çıkarıyor. Ruhoburdakinin tersi. Beğenmediğin sırtlan hiç değilse ses çıkarıyor. Ayrıca, sırtlan bireylerinin seslerinden ayırt edilebildikleri anlaşılmış. Yaşına, sosyal mevkisine göre sırtlanın sesinin “ayarı” değişiyormuş. Yine ruhoburunkinin tersi. Çünkü biz iki, bilemedin üç-dört grup halinde ayrışırız, gruptakiler hep başka gruptakilere küfür-hakaret içeren aynı sesleri çıkarır, o gruba katılmak istiyorsan hemen yanlarına koşup o sesleri çıkarman, hattâ el attırman gerekir. Kazara, maazallah, aykırı ses çıkaran olursa hemen karşı gruptan sayılır, oraya gönderilir. Onların yanına da gitmiyorsa, bütün gruplarca hep beraber kahredilir, mahvedilir ki, burada ortaya çıkan manzara, bir grup sırtlanın zebrayı kemiğiyle bilmem nesiyle yalayıp yuttuğu hayvan pornosunu aratmaz.
Yalnız, sırtlanların haberleşmesinin söz konusu sesle sınırlı olduğu sanılmasın. Bilim insanları, sırtlan klanlarının toplumsal hayatının epey karmaşık olduğunu, bu yüzden epeyce iletişime ihtiyaç duyduklarını ve bunları karşılayabilecek sesli, görsel ve kimyasal araçları geliştirdiklerini söylüyorlar. Bir deneyde, önlerine konan bütün problemleri çözen iki sırtlanın bu süre boyunca ses çıkarmaksızın anlaşabildikleri tespit edildi. Biz de bu araçlardan geliştirdik: taciz, tecavüz, iftira, küfür, hakaret, televizyon, sosyal medya, botoks, GDO.
Ernest Hemingway (Afrika’nın Yeşil Tepeleri), avcıları anlatıyor: “Sımsıcak bir düzlükte sırtlanın uzaktan vuruluşunu görmek, daha da eğlenceliydi. Ters dönmesini, çılgınca daireler çizmesini, içine tohumlarını salan ölümle yarışırcasına hızlı hareketler yapmasını izlemek, çok ilginçti. Ama M’Cola’nın kahkahalar atmasına neden olan asıl olay başkaydı. Klasik bir sırtlanın koşarken uzaktan vurulmuşsa öfkeyle dönerek bağırsaklarını ortaya çıkarana dek kendini parçalaması, sırtlan şakasının doruğuydu. Hayvan, bağırsaklarını çıkardıktan sonra, durup bunları tadına vara vara yerdi”.
Şimdilik ilkini daha kolay yapabiliyoruz. İkincisini izlemek her zaman mümkün olmuyor. Kendi bağırsaklarını yiyen kurban izlemekten mahrum kalınıyor, ama bulunur onun da çaresi.
Dört ayrı sırtlan türü var. Sırtlan klanları daha çok, erkeklerden daha iri ve daha ağır olan dişilerin egemenliğinde yaşarken, bu türlerin ikisinde erkek egemen toplum hayatı görülür. Farklı sırtlan türlerine ve klanlarına mensup bireylerin hiçbiri, kendisinin asıl sırtlan olduğunu, ötekilerin tüy rengi veya kadın-erkek otorite dengesi nedeniyle kendisinden aşağı ve ikinci kalite yaratıklar olduğunu, bu yüzden kendisinin öbürlerini ezme, aşağılama, onlara hükmetme hakkı olduğunu düşünmez.
O hayvan, zaten düşünmez, diyenleriniz çıkacaktır. O vakit sorarım size: İnsan gününün ne kadarını sahiden düşünerek geçirmektedir ve yaptığı ettiği kaç şeye düşünmesi yön vermektedir? Davranışlarına düşüncesi mi yön veriyor yoksa önyargıları, niye sahiplendiğini bile bilmediği, fikir kırpıntılarından meydana gelen çöp yığınları, kinleri, hırsları, aşağılık duyguları mı? Düşüncesi hayra mı yarıyor yoksa ille de başkalarının hayatını daha da kötü ederek, birilerinin üzerine basarak kendini muhteşem hissetmeye mi? Yoksulluk, yoksunluk veya başka mecburiyetler nedeniyle, düşünmek veya kendini bir şey hissetmekle uğraşacak hali ve imkânı bulunmayanları konu dışı tutalım. Yani insanlığın aşağı yukarı dörtte üçünü. Oysa sırtlan dedik mi, bütün sırtlanlardan söz edebiliyoruz. Biz özeliz. İçimizden özel kastlar çıkarmışız.
Sırtlanlarla ilgili bilgi veren bir kaynakta şu cümleyi okudum: “Bir sırtlanı kasıtlı olarak avlayıp öldüren tek hayvan türü, insandır.” Buna neler ekleyebiliriz… Leş yiyen etobur olmak mı, karakter katili ruhobur olmak mı; böyle bir tartışma, meselâ?
Dizimizin bundan sonraki bölümünde yine saygıdeğer bir hayvan olan çakalı konu edeceğiz. Ele almamız gereken hayvanlar serisi böylelikle tamamlanacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024