Sezin ÖNEY
“Ya bizdensin, ya onlardan”...
Benito Mussolini, konuşmalarında böyle diyordu; “O con noi, o contro di noi”...
Faşizmin sloganlarından biri, buydu.
Şimdi, en “demokratik” olduğunu öne süren hareketler bile, bu tarz bir zorlama içinde bizim coğrafyamızda.
Ya bizdensin, ya onlardan...
Sorgulamaya, soru sormaya, farklı bir şey söylemeye imkân yok; izin yok.
Ama hayat bizim görmek istediğimiz, olmasını istediğimiz kadar siyah-beyaz değil.
2012’de şöyle yazmışım;
“Gazze saldırıları ve ‘Davos’un fethi’ konularının işgal ettiği Türkiye gündemini uzaktan izlerken, ‘İsrail ve Filistin’e bakarken Türkiye ne görüyor’ diye kendi kendime çok sordum. Hiç kimseye haksızlık yapmak istemem elbette, ama haber sunumları ve medyatik tartışmalardan çıkardığım sonuç şu: Kanımca, Türkiye başkalarına bakarken de kendinden başka hiçbir şeyi görmüyor...”
Gazze’deki kan revan ötesinde de, can yakan çok şey var İsrail’e bakınca aslında...
Sayed Kaşua, Filistinli bir yazar. “Birinci dili” olarak sonradan öğrendiği İbraniceyi seçmiş.
Bugünlerde, bir daha geri dönmemek üzere ülkesini, topraklarını terk ediyor. İsrail, Filistin ve Ortadoğu; hepsini...
Artık, İsrail’de kurduğu, hem Arap hem İsrailli olduğu, geçişkenliklere açık dünyanın yıkıldığını düşünüyor. “İçimde tam bir İsrailliyim”; ama “Dışarıda, ne yaparsam yapayım ikinci sınıf bir İsrailli...”
Bazılarının nitelemesiyle, günümüzde İbranice en iyi yazanlardan biri...
Kaşua’yı, ne İsrail’de ilk adım attığı Kudüs, ne de İbranice kolay bağrına basmış...
Ülkenin iyi okullarından biri, kapılarını yetenekli Arap çocuklara açmaya karar verince, aslında siyaseten de son derece keskin düşünceleri olan babası, oğlunun geleceğinin “orada daha iyi olacağına” karar vermiş.
Kendisini bir gün yatılı okulun kapısında bulan Kaşua’nın İsrail ile ilk izlenimleri, “Arap olduğu açık seçik belli” bu yeni yetmeye “potansiyel suçlu” muamelesi yapan güvenlik güçlerinden ötürü, son derece “ürkütücü” olmuş.
Ancak, edebiyata olan ilgisini keşfetmesiyle, dünyası değişmiş; İbranice ve Kudüs, evine dönüşmüş.
İsrail’in en çok izlenen dizilerinden biri olan Avoda Aravit’in (Arap İşi) de senaristi. İronik biçimde, hep İbranice okuyup yazan Kaşua’nın başlıca emektarlarından olduğu bu dizinin büyük kısmı Arapça diyaloglara sahip; altyazılar da İbranice.
Dizinin baş karakteri Emced, İbranice yayınlanan (ve Haaretz’i andıran) bir gazetede çalışıyor; karısı Büşra ile, Kudüs yakınlarında bir Arap köyünde yaşıyorlar. Ne Araplar, ne de Yahudiler arasında tam “yerine” oturan, iki arada bir derede yaşamları, dalgası geçilerek anlatılıyor dizide...
Emced, bir yandan tam bir “İsrailli” olmak istiyor, öte yandan da, Arap kimliği sürekli kendisinin bile beklemediği anlarda, yüzleşmesi gereken bir gerçek olarak karşısına çıkıyor.
Kaşua, sadece bu dizi değil, romanlarında da, çok kimlilik, aidiyet, hep eğreti kalma hâlleri üzerine, hem ağır, hem de gayet hafif; hem bu hâllerle şakalaşan, hem de bu hâllerin trajedisini anlatan düşünceleri aktarıyor.
İsrail’e veda yazısında ise, şöyle diyor; “Sadece iyi bir yazar olmam gerekiyordu ve insanlarımı, yaşadıkları gettolardan kurtaracaktım... Bir kitap, bir film, bir köşe yazısı ve televizyon için bir senaryo daha ve çocuklarım daha iyi bir geleceğe sahip olacaktı... Benim hikâyelerim sayesinde, bizler eşit vatandaşlara dönüşecektik...”
Sayed’in neden bahsettiğini çok iyi biliyorum.
Ve onu, göç edeceği yerde neyin beklediğini de...
Ebedi bir sürgün olacak...
Ve hiçbir zaman geri dönemeyecek...
Çünkü dönebileceği bir yer yok.
Bazılarımız, sürgüne mahkûmuz ve “evsizliğin” hiç de güzellenecek bir yanı yok. Yeryüzünde cehennem gibi sürgünlük; Sayed’in dediği gibi, hayatla böyle meselesi olan, sürgüne düşenlerin derdi, sevilmek aslında...
Kendilerinin sevdiği kadar sevilebilmek; ki, bir gün evleri hayal ettikleri, gerçekten ev olsun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024