Sezin ÖNEY
Bu yaza, Arno Nehri kıyısında Floransa’da başladım; yazı Graz’ta Mur Nehri kıyısında sona erdirdim.
Bir nehirle öteki arasında geçen zamanda Türkiye’ye bakınca gözüken, hızla artan bir vicdan erozyonu...
Kızılırmak’a yaklaşır, eve dönerken, Hrant Dink cinayetinin mahkemesi yeniden başlarken, avukat/insan hakları savunucusu Fethiye Çetin’in yeni kitabı Utanç Duyuyorum: Hrant Dink Cinayeti’nin Yargısı ile beraber gündeme gelen ayrıntılar, aklıma Alman halk söylencesi Faust’u getirdi.
Çetin, AGOS’ta yer alan röportajında; “2007’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Dolmabahçe görüşmesinden sonra başladı Ergenekon soruşturması ve Hrant Dink soruşturması orada bitirildi. O görüşmeden sonra bir adım attıramadık” diyordu.
Faust, sahip olduklarıyla yetinemeyen, “her şeye” sahip olma hırsıyla Şeytan’ın elçisi Mefisto ile ruhunu satmak karşılığında pazarlığa oturan bir efsane kahramanı, malum.
Alman söylencelerinde rastladığımız Faust’un benzeri birçok trajik figür var halk hikâyelerinde; Faust’un kendisinin kökeni de Adana’ya, 500’lü yıllarda yaşayan Theofilus adlı bir rahibin öyküsüne dayanıyor.
ŞEYTANLA ANLAŞMANIN SONU
Medya ve siyasetteki egemen tona bakıldığında, “dış dünyanın şeytanlığı”, kötülüğü ve eksikliği öyle çok vurgulanıyor ki, dünyanın bu “zavallılığı” karşısında Türkiye’nin bir cennet gibi gözükmesi çok muhtemel.
Oysa dünya, o kadar da “kötü” değil!
Avusturya’nın ikinci büyük kenti Graz’ın nüfusu yaklaşık 300 bin.
Ancak, “kâğıt üzerinde”, İstanbul’dan çok daha büyük bir dil çeşitliliğine sahip.
Gerçekten, iddia edildiği gibi 150 dilin konuşulduğu bir kent mi Graz?
Bu iddia, akademik çevrede sahiplenilen hoş bir söylence olarak kalsa da, Graz Üniversitesi bünyesindeki Çokdillilik Bölümü’nün, dünya genelinden dil hakları örneklerine yönelik akademik çalışmaları biraraya getirdiği toplantının bir eşi benzeri, Türkiye’de yok.
Bu bölümün, Uluslararası Dil Hakları Konferansı’nın 14’üncüsünün katılımcıları da, büyük kitlelerce değil, sayıları yüzlerle, en fazla binlerle ifade edilebilen insan topluluklarının “dil” konularını ele alan dilbilimciler, antropologlardı.
Mesela, Dicle Nehri’ndeki balıkçıların, ekolojik dengenin bozulması ve siyasi meseleler yüzünden yaşadıkları dil sorunlarını da Graz’ta öğrenmek kısmetmiş. Balık türleri, hem çevre sorunları hem de merkez politikanın bölgede hiçbir soruna kalıcı, müzakere edilmiş rasyonel çözüm bulamamasından dolayı azalıyor; balık türleri azaldıkça, balıkçıların da yaşam kaynakları kısıtlanıyor.
Graz Üniversitesi’nden Agnes Grond ve Styria Öğretmen Eğitimi Üniversitesi’nden Mehmet Bozyıl’ın saha araştırmalarına göre, göçler ve siyasi baskı da, dil çeşitliliğini de azaltıyor. Dicle çevresinde, 1930’lardan 1950’lere süren dönemde dil çeşitliliği, 1960 sonrasıyla karşılaştırılamaz derecede zengin. Bugünse, tek dilliliğe gidiliyor.
Mur ve Dicle’nin hikâyeleri böyle farklı işte...
Türkiye’de, Avrupa Birliği’ni, siyasetini, kurumlarını kıyasıya eleştirirken, ulusal politikalara karşı, “yerel”, “insani” olanı savunmak ve korumakta, bu “üst çerçevenin” ne gibi bir yarar getirdiğini anlamakta inat ediyoruz.
Veya belki de, özellikle anlamak istemiyoruz ki “Ankara eksenli dünyacığımızda”; Türkiye’de var olan eksik hâli “nimet” sanalım, sandırılalım.
Değil, yaşam hakkı; anadil hakkı gibi, devletin pozitif yükümlüğünü, yani yatırımını, desteğini zorlayabilecek hukuken o kadar çok ve sağlam dayanak var ki kullanmak isteyene, tüm olumsuzluklara rağmen ortak bir zemin bulunabiliyor.
Avrupa Azınlık ve Bölgesel Diller Şartı, belki çok geniş çaplı destek gören bir sözleşme değil. Ancak, bu anlaşmanın varlığı, oluşturduğu manevi baskı bile, ciddi bir ağırlık.
Manevi ağırlık da, vicdan yokluğunda daha çok hissedilen bir şey.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024