Sezin ÖNEY
İtalya, bu sene birleşmesinin 150. yılını kutluyor.
1861’den öncesi İtalya, şehir devletlerden oluşan paramparça bir “bütündü”. Hatta, Avusturyalı siyasetçi Metternich’in ifadesiyle “İtalya”, bölgesel bir kavramdan başka bir şey ifade etmiyordu.
Gerçi, 1861 de kesin birleşme tarihi olarak kabul edilmiyor. “Şahlanma”, “Başkaldırı” gibi tercüme edebileceğimiz birleşme dönemi, Il Risorgimento, 1815’ten başlayıp 1871’e kadar uzanan bir süreç.
Birleşmenin tarihinin ne olduğunda da birleşen yok aslında; İtalya’nın bugünkü ruh halini de en iyi “bölünmüş” sözcüğü anlatıyor.
Çünkü bugün İtalya, siyaseten her zamankinden bölünmüş durumda. Yargıya olan güven dibe vurmuş halde. Gerçi, “bölünmüşlük” 1990’lardan beri zaten sürekli artıyor ve “güvenin vurduğu dip” de sürekli daha derinlere iniyor.
In Pursuit for Italy (İtalya’nın Peşinde) kitabının yazarı David Gilmour, böyle bir ülkenin varlığının hata olduğunu düşünenlerden... İtalya üzerine araştırmalarıyla tanınan yazar Gilmour, birleşmenin “milliyetçilikle” uzaktan yakından alakası olmayan “halkı” suni biçimde biraraya getirerek, şehir devletlerden oluşan çok parçalı bir yapboz olarak kalmasının kaderlerini olumsuz biçimde etkilediğini iddia ediyor.
Yani, Venedik örneğin tek başına bir “ülke” olsa, geçmişin “Denizci Cumhuriyeti” olarak mesela Hollanda gibi bir “tüccar devlet” olarak yıldızını yeniden parlatabilecekken, Sicilya, Napoli gibi kendisiyle alakasız “parçalarla” yaşamak zorunda kalıyor.
İtalya’da Berlusconi hükümetinin kendisinin içinde, çok farklı bir “milliyetçi” pozisyonda benzer düşünceleri paylaşanlar var. Kuzey İtalya’nın Güney’den ayrılmasını savunan Lega Nord’un (Kuzey Ligi) destekçileri de, Gilmour’un sözlerinin altına imzalarını atabilir.
Keza, Güney’de de İtalya’ya yönelik düş kırıklıklarını ifade edenler var. Birleşmenin yıldönümü nedeniyle çekilen 2010 yapımı, Noi Credevamo (İnanmıştık) filmi de, ulus-devlet haline gelmenin, Güney’in “kolonileştirilmesine” yol açan, “ulusal tarih tezinde” aksettirildiği gibi özgürleştirici değil köleleştirici bir süreç olduğunu öne sürüyor. Mario Tartone’nin yönettiği ve Güney’in “geri kalmasını” bu “iç kolonizasyona” bağlayan film, geçen seneki Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’a aday da gösterilmişti.
İtalya’nın, bir ulus-devlet olarak birleşmesinden 150 yıl sonra, Batı Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden biri olsa bile, zihnen bölük pörçük olmasında, yargı ve siyasete yönelik sorunların, daha doğrusu “şeffaflığın”, “dürüstlüğün”, “ilkeli tavırların” bu alanlarda bir türlü köklenememesinin payı büyük.
Geçtiğimiz günlerde, Amanda Knox adlı Amerikan vatandaşı öğrencinin, dört yıl boşu boşuna hapis yattığının ortaya çıkması, ülkedeki yargı sorunlarının uluslararası kamuoyuna yansıyan bir örneği idi.
Britanyalı öğrenci Meredith Kercher’in 2007’de ölü bulunmasının ardından, Knox ve erkek arkadaşı Raffaele Sollecito zanlı olarak tutuklanmıştı.
Tutuklanmalarından kısa bir süre sonra da, Knox ve Sollecito’nun “sadistik ve şeytani bir planla” Kercher’i işkence ederek öldürdüğü kanaatine varılmıştı.
Knox’un vatandaşları olması dolayısıyla ABD devletinin tüm çabalarına ve varlıklı bir ailesi olan Sollecito’nun ailesinin en kalibre avukatları tutmasına, eldeki delillerin son derece zayıf olmasına rağmen, ikisi de suçlu bulundu. Sonunda, bir o bir bu temyiz mahkemesine uzanan, dört yıllık bir hukuk mücadelesinden sonra henüz 20’li yaşlardaki iki gencin boşuna hapis yattığı anlaşıldı ve serbest kaldılar.
Neden böyle oldu peki?
Bir kere, davanın savcısı Giuliano Mignini, ününü böyle “skandal” davalarla yapmış, “Satanistler, insan avına çıkmış zalim katiller” üzerine uzmanlaşan, katı bir hukukçu. Yani, her önüne geleni bir çivi şeklinde görebilecek bir çekiç.
Öte yandan, Mignini’nin Knox’u “seks düşkünü, sadist fanteziler peşinde şımarık bir Amerikalı genç kadın” olarak kurgulayan iddianamesinin sızdırılan her detayına büyük bir şehvetle atlayan İtalya medyası da, “yargısız infazın” tetikçiliğini yapan diğer kilit aktör.
Dark Heart of Italy (İtalya’nın Karanlık Kalbi) kitabının yazarı Tobias Jones, ülke gündeminde önemli yer tutan tüm davalarda, benzer bir süreç yaşandığını öne sürüyor. Jones, yönetmen Pier Paolo Passolini’nin öldürülmesinden, Gladio’nun gerçekleştirdiğine yönelik güçlü kanıtların bulunduğu Bolonya Garı bombalamasına, tüm büyük davaların, son kertede, medya, yargı ve sızdırılmış bilgilerle çarpıtılan kamuoyu algısının oluşturduğu şeytan üçgeninde “faili meçhul” kaldığına dikkat çekiyor.
Yazar Luigi Pirandello’nun neredeyse bir yüzyıl önce yazdığı gibi, “illüzyonlar ve yanılsamalarla dolu” bu tuhaf ülkede, “kayıp gerçeğin peşinde” aklını yitirmek son derece olası. Tabii, sadece İtalya’da değil.
Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın hâlâ hapiste olduğu bir Türkiye’de de...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024