Hadi ULUENGİN
GAZETECİ şansımın yaver gitmesini Hasan Cemal ve Okay Gönensin’e borçluyum.
Onlar “alana gönderdikleri” içindir ki “Duvar”ı ve komünizmi yıkan 1989 Devrimi’ni an be an ve bizzat Varşova’da, Peşte’de, Bükreş’te, Berlin’de yaşadım.
Ve o muazzam dinamik Almanya’nın birleşmesi, SSCB’nin dağılması, Yugoslavya’nın bölünmesi dâhil hemen her ihtimali aklıma getirdi de tek bir şeyi tahayyül dahi etmedim.
Çekoslovakya’nın 1992 yılında iki cumhuriyete ayrılacak olmasını kastediyorum.
***
SÖZKONUSU ülkeyi kitabî olarak da, maddi olarak da nispeten iyi bilirim.
Kafka’yı, Kundera’yı, Jacobson’u okumuşluğum bir yana, hem fi tarihinde Brnolu bir sevgiliye abayı yakmış; hem de “Aslan Asker Şvayk”a, “Tatra” marka otomobile, “Laterna Magica”sahneye falan gönül vermiş olduğumdan, kırk küsur seneden beri defalarca gittim.
Çek yahut Slovak, bura insanlarını çok severim. O insanlar ki Slav duyarlılığını Orta Avrupa kültürüyle bütünleştirirken her ikisinin de bana en cazip gelen yönleriyle donanmıştır.
Üstelik tüm ahali gayet barışçıl bir güvercin simgesiyle özdeşleşir. Hatta aslında mecazi anlamda “kuş”(!) demek gerekir. Yani pasifizmi sulhperestlik raddesine vardırırlar.
Nitekim önce 1938’de Hitler; sonra 1948’de Stalin; daha sonra 1968’de de Brejnev tarafından afiyetle yutulmaya hiç ses çıkartmayacak kadar mezhebi geniş davranmışlardır.
Dolayısıyla böylesine sakin bir halkın, milletin ve devletin bölünmesi ihtimali 1989 Devrimi sırasında bile aklımın köşesinden geçmemişti. Artı, şunları da ekleyeyim:
***
ZATEN aynı kavmin aynı kabilesinden inen Çekler ve Slovaklar arasındaki lehçe farkı Türkiye Türkçesiyle Azerbaycan Türkçesi kadar bile değildir. Ortak lisanı şiveyle konuşurlar.
Mezhep ögesi tali kaldığı için tarafları ayrıştıran tek noktayı aşağıdaki unsur oluşturur:
Çekler çift başlı Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nda Viyana, Slovaklar ise Budapeşte merkezli yönetim altında yaşadılar. Biri Cermen, diğeri Macar hâkimiyetindeydi.
Buna bir de “ruhi faktör” olarak ikincilerin birincilere “köylü” demesini ekleyebiliriz.
Zaten 1918’de kurulmuş genç Çekoslovakya’nın Nazi işgali sırasında işbirlikçi bir Bratislava hükümetiyle donanması da yine yukarıdaki “ayrışmadan” (!) kaynaklanmıştır.
Her neyse, bu ülke halkları en azından Yugoslavya’daki gibi saç saça, baş başa kavga etmeden“medeni” (!) biçimde boşandılar da hiç olmazsa barışçı şöhretlerine halel gelmedi.
***
YUKARIDAKİ “medeni” (!) Çekoslovakya ayrışmasını kasten emsal gösterdim.
Çünkü demek ki, illâ rasyonel temele oturmayan ve çok çetrefil unsurlar barındıran kimlik ve aidiyet dürtüsü, Orta Avrupa’nın göbeğinde yaşayan ve iç bünyedeki kavmiyet farklılıkları cim karnında nokta kalan bir ulus-devleti bile bölebiliyor.
Dil dâhil tüm ortaklık ve birlikteliklere rağmen sırf tarihte aynı hâkim imparatorluğun ayrı merkezlerinden etkilenmiş olmak; ruhiyatta ise “köylü” küçümsemesinden “incinmek” (!), kültür ve refah seviyesi haydi haydi yüksek bir ülkeyi dahi parçalamaya yetebiliyor.
Sözkonusu örnekleri çoğaltabiliriz ki, şu temek soruya gelelim.
***
HÂL böyleyken ve zaten ortak kavmiyet ve dil paylaşmayan Türkler ve Kürtler Çek ve Slovaklarla kıyaslanmayacak ölçüde “asabi” iken; artı, Fırat- Dicle suları Tuna- Vltava sularıyla yine kıyaslanmayacak oranda coşkun akarken, kendimizi emniyette sayabilir miyiz?
Velev ki önceki gün burada örneklediğim gibi aynı Kürtler çoğunluk olarak aynı Türklerden ayrılmak iradesini beyan etmesin, tehlikenin var olmadığını söyleyebilir miyiz?
Hayır! Soruya verilecek her iyimser cevap hem saftiriklik, hem de 1989 Devrimi’nden beri dünyada hüküm süren genel gidişatı kavramamak olur ki, konuyu yarın noktalayacağım.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015