Mehmet Y. Yılmaz
Bir yandan bakanlar, diğer yandan besleme basın tutturmuşlar, her gün aynı nakaratı tekrarlıyorlar: “Altın madeninin olduğu yer Kaz Dağları değil Kirazlı Balaban Tepesi, Kaz Dağlarına 40 kilometre uzakta!”
Bu elbette mümkün.
Madenin tam olarak bulunduğu yerin adı belki de Kirazlı Balaban Tepesi’dir ve Kaz Dağları’na da 40 kilometre uzakta olabilir.
İyi de ne değişir?
Ağaçlar kesildi mi? Kesildi.
O bölgedeki doğal hayat tamamen sona erdi mi? Evet, artık orada bitki örtüsü sıfırlanmış bir yer var. Kuşlar, börtü, böcek, yabani hayvanlar artık yok.
Siyanür havuzu orada mı kurulacak? Evet, maden oradan çıkacağına göre orada olacak.
Yer altı sularının ve toprağın kirlenme riski var mı? Evet var. Bu riski minimuma indirmek için gerekli önlemlerin alındığına ilişkin bir somut bilgi de kimseyle paylaşılmış değil.
190 bin ağaç kesilmedi, 13 bin ağaç kesildi. 13 bin ağaçlık bir orman önemsiz mi?
Peki o zaman ne fark ediyor?
Tamam, kabul ediyorum Kaz Dağları değil, Kirazlı Balaban Tepesi. Kaz Dağları’na da 40 kilometre uzakta.
Peki orası Türkiye toprağı değil mi?
Adı Kaz Dağları değil diye, doğayı üç kuruş için tahrip etmek mübah mı?
***
İslam dini, çevrecilik ve Erdoğan
Diyanet İşleri Başkanlığı hacı adaylarına yönelik olarak bir “farkındalık” çalışması başlatmış.
Bu çalışma, Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın “sıfır atık projesinden” ilhamını alıyormuş.
Diyanet İşleri bu çerçevede 80 bin broşür bastırıp, hacı adaylarına dağıtmış.
Broşür “Hac Yolculuğu ve Çevre Ahlakı” adını taşıyor.
Bunu haber veren bir maiyet yazarının haberinden anladığıma göre Diyanet’in “çevre bilinci”, hacı adaylarına “etrafa çer çöp atmayın” demekten ibaret.
Keşke bunu biraz daha geliştirip, gerçek bir bilinç düzeyine çıkarsalardı.
Elbette çevreci olmak demek her şeyden önce yaşadığın ortamı temiz tutmaktan geçer ama bundan da ibaret bir durum da değil.
Mesela şu son “Kaz dağlarında maden ocağı” hakkında hacı adaylarına bilinçlendirici broşürler de dağıtabilirlerdi.
Peygamberin, çevre koruma bilinci ile ilgili çok sayıda hadisi var, ben bile biliyorum.
Mesela şu var: “Haksız olarak bir serçeyi öldürenden Cenâb-ı Hak kıyamet gününde hesap soracaktır.”
Hadis bu olduğuna göre, bir ormanı yok edip, orayı yuvası yapmış hayvanların ölümüne yol açanlardan hesap sorulmayacak mı?
Hayvan ağıllarının bile su kuyularına belli bir mesafede bulunması gerektiğini söyleyen Peygamber, sızıntı olursa bütün bölgedeki içme suyunu zehirleyebilecek dev gibi bir siyanür havuzuna ne derdi acaba?
Böyle onlarca hadis var. Bunları derleyip broşüre koydular mı acaba?
Ya da bir cuma hutbesinde bu konuya özel bir yer verilir mi?
Diyanet İşleri Başkanı endişe etmesin, Cumhurbaşkanı da bu altın madeni konusunda yandaş medyanın zannettiği kadar taraf değil, ben söylemiş olayım.
Erdoğan, Kaz Dağları ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken “Bu iş niye bizim üzerimize kaldı, anlayamadım. Takipçisi olun, eğer yanlış işler yapılıyorsa hesabını görün. Biz o şirketlerin avukatı değiliz” demiş.
Yandaş medyayı uyarıyorum: Daha fazla atıp tutmadan önce biraz bekleyin. Reis her an ters köşe yapabilir.
Gerçi alışkınsınız buna ama sonra tükürdüklerinizi yalamak durumunda kalmayın.
***
En büyük sorun bilgi karartması
Madenler, ya yüzeydeki toprağın sıyrılmasıyla ya da toprağın içine tünellerin kazılmasıyla çıkarılabiliyor. Bu da yetmiyor, çıkarılan toprak ile madeni birbirinden ayrıştırmak için de ekstra işlemler yapmak gerekiyor.
Ve maden ocakları kaçınılmaz olarak bulundukları bölgenin topografik yapısını değiştiriyor, bitki örtüsünü ve doğal yaşamı yok ediyor.
Enerji kaynakları da madenler gibi. “Temiz enerji” denilenlerinin bile üretildikleri bölgeye pek hayırları dokunmuyor.
Peki ne yapacağız?
Sınırlarımızın etrafına yüksek bir duvar örüp, içinde avcılık ve toplayıcılıkla yaşayabileceğimiz bir hayat kurma imkanımız yok.
Mecburen madenler çıkacak, enerji üretilecek. Bir yandan da doğal yaşam korunacak.
Birbiriyle çelişen bu iki meselenin dengesi, optimum toplumsal fayda ile kurulacak.
Çıkaracağınız maden, bozacağınızdan daha pahalıya mâl olacak ise çıkarmaktan vazgeçeceksiniz.
Çıkaracağınız maden, binlerce insanın hayatını olumlu yönde değiştirecekse ve bu, madenin vereceği zarara göre toplumsal açıdan daha faydalıysa, o madeni çıkaracaksınız.
Kaz Dağları’ndaki (ya da Kirazlı Balaban Tepesi) altın madeni ile ilgili olarak aslına bakarsanız çok bir şey de bilmiyoruz.
Burada yok olacak ormanın çapı nedir? 190 bin ağaç mı, 13 bin ağaç mı?
Kesilecek ağaçların yerine dikilecek ağaçların oluşturacağı koru, kaç yıl sonra gerçek bir ormana dönüşebilir?
Yok olan yaban hayatı burada tekrar canlanabilir mi? Bunun toplumsal maliyeti nedir? Bu yüzden bölgede iklim değişikliği, tarımsal üretimin zarar görmesi söz konusu mu?Boyutları neler olabilir?
Buradan çıkarılacak altın, ülke ile çıkaran şirket arasında nasıl paylaşılacak?
Kaç tonluk bir rezerv var ve bu kaç yılda çıkarılıp, maden tamamen kapatılacak?
Ülkeye kalacak olan altının değeri, kaybedeceğimiz çevrenin değerinden fazla mı, az mı?
Maden nedeniyle yaratılacak istihdamın, insanlarımıza sağlayacağı gelirin boyutu ne olacak? Daha az zararlı bir yatırım yaparak da aynı istihdam yaratılabilir mi?
Böyle onlarca soru sorulabilir.
Ben gazeteciliğe başladığım yıllarda Mehmet Ali Ağabey, (Mehmet Ali Kışlalı, Yankı Dergisi’nin patronu ve genel yayın müdürü.) her hangi bir haber için elimize böyle ayrıntılı sorular içeren bir not verir, yazacağımız haberde kendi sorularımızın yanıtlarının yanı sıra mutlaka o soruların da yanıtlarının olmasını isterdi.
“O zaman gazetecilik vardı” diye nostalji yapmayacağım o zaman bu tür soruların yanıtlarına ulaşabileceğimiz, çoğu bürokrasinin içinde haber kaynakları da vardı.
Şimdi sorunumuz bu soruların yanıtlarını verecek olan kaynaklarımıza ne kadar güvenebileceğimiz ile ilgili.
Olayın bütün tarafları için aynı şey söz konusu.
Kesilen ağaç sayısı 190 bin mi, 13 bin mi?
Bunu hesaplamak çok zor olmamalı ama ikisi de güvenilir kabul edilmesi gereken iki farklı kaynağın (biri bakanlık, diğeri bu amaçla kurulmuş önemli bir dernek) rakamlarının arasında uçurum var.
Sorunumuz bir kez daha şeffaflık olarak ortaya çıkıyor.
İdare şeffaf değil, verdiği bilgiye artık güvenemiyoruz.
Maden lobilerinin rahatça at oynatabilmelerine olanak veren bir bilgi karartması altındayız.
Böyle durumlarda en iyisi bu soruşturmayı Meclis’in yapmasıdır.
Sahi, eski Türkiye’de TBMM diye bir kurum vardı, ne oldu ona?
***
Mutlu Bayramlar
Bugünden itibaren bayram tatili nedeniyle yazılarıma ara vereceğim. 19 Ağustos Pazartesi günü yine burada buluşmak üzere, mutlu bayramlar, iyi tatiller diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024