Fehmi KORU

Can sıkıcı yanlışlıklar
16.04.2011
1884

Başbakan Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) yaptığı konuşma sonrasında üyeler tarafından soru yağmuruna tutuldu.

Kendisine yöneltilen sorulara verdiği keskin cevaplar medyada günlerdir tartışılan yorumlara yol açtı. Kimi üslubu tam kararında buluyor, kimi ise fazla sert... Kimi o sözleri Türkiye'yi Avrupa Birliği üyeliğine kabulde zorlanan ülkelere samimi bir meydan okuma olarak görüyor, kimi ise seçimlere gidilirken seçmene verilen mesaj olarak...

Yanlışlık da tam bu noktada işte: AKPM üyelerinin Başbakan Erdoğan'a yönelttikleri soruların çoğu, Türkiye'nin -özellikle sekiz yıllık Ak Parti döneminde- hiç rahatsızlık duyması gerekmeyen 'basın özgürlüğü' ile 'azınlık hakları' konularında...

Türkiye fikir ve ifade özgürlüğü bakımından dünden çok farklı bir durumda bugün; zor oldu, geç oldu, ama yine de pek çok yasa son yıllarda değiştirildiği için hukuki açıdan hiç de azar işitilecek bir durumumuz yok. Birkaç küçük fırça darbesiyle, bu alanda evrensel standartlara sahip olduğumuz için övünebileceğiz...

Türk Ceza Kanunu'ndan iki, Terörle Mücadele Kanunu'ndan bir maddenin yeniden yazılması yeterli... Üç maddelik değişiklik cezaevlerindeki 'fikir suçlusu' sayılan kişilerin çoğunun salıverilmesini ve açılmış binleri bulan davanın da düşmesini getirecektir.

Strazburg'ta AKPM'nde dillendirilen Türkiye'de basın özgürlüğü ihlâlleri sorunuyla hükümet de ilgileniyor zaten; dönem sonuna kaldığı için kadükleşen yasa tasarıları Meclis yeniden oluştuğunda mutlaka canlandırılacaktır. Canlandırılmasının bizler de takipçisi olacağız; Türkiye şu üç madde yüzünden Asya ve Afrika ülkelerinin gerisinde kalmayı hak etmiyor çünkü...

Avrupalı politikacıların üzerinde durduğu aynı konudaki diğer örnekler yasama ve yürütmeyle değil doğrudan yargıyla ilgili; 'kuvvetler ayrılığı' ilkesi ortada dururken, yargının görev alanına giren eleştirileri bir siyasi sorumlunun üzerine alınması için hiçbir sebep yok.

Ergenekon ve Balyoz davaları yüzünden 'gazeteciler' hapse düşmüşse, bundan herhalde siyasiler de mutluluk duymuyordur. Keşke böyle bir olay yaşanmasaydı, keşke yargının kolunun uzanacağı bir yerde bulunmasaydı gazeteciler... Yargı elbette bağımsız, ama ülkenin görünümünü olumsuz yönde etkileyen eleştiriler yargı tarafından da dikkate alınıyordur.

İkinci şikâyet konusu olan 'azınlık hakları' ise geçmişe ait bir yanlışlığımız; Türkiye'de yaşayan veya Türkiye ile ilgilenen herkes son yıllarda birbiri ardına çıkarılan yasalar ve başlatılan uygulamalarla vatandaşı olan farklı dinlilere karşı resmi tavrın köklü biçimde değiştiğini biliyor. İbadetlerini zaten istedikleri gibi yapıyordu ülkemizdeki dinsel azınlık mensupları; şimdilerde tarihi değeri olan metrûk ibadethaneleri devlet tarafından elden geçirilip açılıyor.

Türkiye'nin doğru yolda attığı adımlarla Fransa başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin aynı dönemde sergilediği yanlışlar tam bir tezat teşkil ediyor. Artık vatandaşı olmuş, ya da uzun yıllardır ülkelerinde yaşayan farklı dinden azınlıklara karşı müsamahasız davranıyor bazı Avrupa ülkeleri...

Azınlıklar konusunda, Türkiye, giderek Batı için de örnek hale geliyor...

Gerçekler bu iken, Strazburg konuşmasının çekildiği yön anlaşılır gibi değil...

[email protected]
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (3)
  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    23.11.2012 15:18

    SFS

  • Asi_isyankar

    Asi_isyankar

    23.11.2012 09:47

    Aynen sevgili Ahmet Altan, biz de bu yoldan vazgeçmeyeceğiz. Sende hiçbir zaman vazgeçme...

  • murtinap

    murtinap

    23.11.2012 12:01

    Çok net anlatmışsınız, kaleminize sağlık: "....Mazlumla zalim, zalimle mazlum sürekli yer değiştirip duruyor, zalimin kimliği, mazlumun kimliği değişiyor ama anasını sattığım zulüm hep orada dikenli kuyruğunu keyifle sallayarak varlığını sürdürüyor....."

Yazarlar