Gülay GÖKTÜRK
Biraz önce Boğaziçi Üniversitesi Caz Korosu'nun seslendirdiği çok sesli "Çapulcu" düzenlemesini dinledim youtube'dan. Günlerdir de Taksim Meydanı'ndaki pankartlara, tweet'lere yansıyan ve keskin bir zekâ ürünü olduğu belli, mizah dozu yüksek bu muhalefet tarzını gülerek, eğlenerek ve takdir ederek izliyorum.
(Bu noktada, bu muhalefet tarzının Türkiye'deki öncüleri olan ve "Genç Siviller rahatsız" sloganıyla yaptıkları çıkışla e-muhtıra günlerinde bizleri gülümsetmeyi başaran Genç Siviller Hareketi'ne bir selam yollamasam olmaz.)
Bu bizim 60'lı, 70'li, 80'li ve hatta 90'lı yıllarda alıştığımız muhalefet tarzından bütünüyle farklı bir üslup, farklı bir stil ve bu farklılık zamane gençlerinin bizden daha zeki, daha espritüel olmasından kaynaklanmıyor. Aradaki fark, muhalefeti ele alışla ilgili; sivil inisiyatiflerin ve örgütlü solun muhalefetten muratlarının birbirinden tamamen farklı oluşuyla ilgili...
Peki nedir bu fark?
Bir kere, bu tür sivil inisiyatifler genellikle kalıcı değil, geçici hareketlerdir; spontane bir tarzda gelişirler, çoğu zaman tek bir tema etrafında oluşur; o tema ortadan kalktığında onlar da ortadan kalkarlar.
Çoğu zaman maksimalist değil, minimalist taleplerle ortaya çıkarlar. Kalıcı örgütsel bir yapıya dönüşmedikleri için herhangi bir hiyerarşi içermez; bireysel var oluş üzerinde herhangi bir kısıtlama getirmezler. Toptancı değildirler. Bütünsel bir program üzerinde uzlaşmadıkları; genellikle tek bir tema üzerinde anlaştıkları için homojen değil heterojen bir yapıya sahiptirler.
Saydığımız bütün bu farklılıkların arka planında ise asıl büyük fark yatar: Sivil inisiyatifler örgütlü sol hareketlerden farklı olarak, ülkeyi kimin yönettiğinden çok nasıl yönettiği ile ilgilidir. Devrimci sol, iktidarların varlığını; sivil inisiyatifler ise uygulamalarını hedef alır.
Bu fark onların iktidar adayı olmayışlarından kaynaklanır; iktidarı toptan yıkıp "kendi" iktidarlarını kurmak diye bir perspektifleri olmadığı için mevcut iktidar üzerinde etkili olmaya, kamuoyunu yanlarına alarak isteklerini gerçekleştirmeye çalışırlar.
Oysa devrimci solun kendisi de iktidar adayıdır. İktidar onun amansız rakibidir. O yüzden de hedefi her zaman mevcut iktidarı yıpratmak, mümkünse yok etmektir. Onun açısından, iktidarı yok etmeye yarayan her eylem doğru, onu güçlendiren (hatta düzelten) her eylem zararlıdır.
Üslup ve tarz hedefin yansımasıdır
Toparlayacak olursam demek istediğim şu ki; sivil inisiyatiflerin mizahla yüklü muhalefet dili, yumuşaklığı, esnekliği, o tür eylemlerde ortaya çıkan özgürlük havasına karşılık devrimci solun eylemlerinde tanık olduğumuz sekter hava, çatık kaşlı üslup, çatışmacı dil, müsamahasız tutum tesadüf değildir, doğrudan doğruya yürütülen muhalefetin niteliği ile ilgili farklılıktan kaynaklanır.
Şu anda Gezi Parkı eylemcilerine baktığımızda ise karışık bir tablo görüyoruz. Gezi eylemcileri üslup olarak "devrimler sonrası" dönemin muhalefet stilini kullanmakla birlikte muhalefet anlayışları bakımından tam bir netlik göstermiyor; arada geziniyor; kah devrimci solun iktidarın doğrudan varlığını hedef alan köktenci muhalefet anlayışına kayıyor kah sivil toplum hareketlerinin karakteristiklerinden olan reformcu, düzeltici, uyarıcı tutumu alıyor.
Bence iktidarın Gezi Parkı eylemcilerine karşı tutum almada içine düştüğü karmaşanın sebeplerinden biri (tabii sadece biri) de Gezi direnişinin temel karakteristiği konusunda ortaya çıkan bu belirsiz tablo.
İktidar, bu hareketin AK Parti iktidarını sokakta yıkmaya uğraşan köktenci sol muhalefetin bir parçası olup olmadığından emin olamıyor. O yüzden de kah aynı kefeye koyup düşman görüyor kah ayırmaya ve toleranslı davranmaya çalışıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015