Atilla YAYLA

Atilla YAYLA
Atilla YAYLA
Tüm Yazıları
Seçim tahminleri mi temennileri mi?
6.02.2015
2582

 Türkiye'de isabetli seçim tahmini yapmak deveye hendek atlatmaktan zor. Bir sebep, siyasî partilerin kurumsallaş(a)maması ve dolayısıyla partilerin seçmen tabanlarının oturmaması. İkinci bir sebep, toplumdaki neredeyse herkesi saran kişisel gözlemlerden kolayca genellemeler yapmaya yönelme eğilimi. Bu tavır öylesine yaygın ve baskın ki, işi objektif şekilde kamuoyu araştırmaları yapmak olan profesyonel şirketler dahi etkisinden kurulamıyor. Şirket sahipleri/yöneticileri tahminleriyle temennilerini birbirine karıştırıyor. Bazıları daha da ileri gidiyor. Sipariş üzerine anket sonuçları oluşturuyor. Parayı bastıran partinin oy oranını olduğundan yüksek gösteren grafikler hazırlıyor. Verilerine itibar edebileceğimiz güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinin sayısı pek az. 

7 Haziran seçimleri için tahmin yürütmek önceki seçimlerde olduğundan zor. Seçim kampanya süresi boyunca muazzam bir manipülasyon çabası sergilendi. Topluma hitap etme imkânına sahip, kanaat önderi olma vasfını taşıyan birçok kimse ve yayın organı, seçmenleri belirli bir istikamette yönlendirmek için adeta çırpındı. Bu gayretlerin ne kadar etkili olacağını önceden kestirmek imkânsız. 

Bu yüzden bu yazıda tahminlerde bulunmaktan ziyade temennilerimi dile getireceğim. Başka bir deyişle, partilerin seçimden hangi neticeyle çıkmalarının ülke ve demokrasi için hayırlı olacağıyla ilgili görüşlerimi ifade edeceğim. Herkes gibi benim de temennilerime temel teşkil eden göstergeler var. En başta geleni barış/çözüm sürecinin geleceği. Sonraki, partilerin demokratik hak ve özgürlükler karşısındaki söylem ve icraat tarihleri. Bir sonraki, fiilî ve potansiyel bürokratik vesayete karşı takınılan tavır. Sondan bir önceki dış politikada durulan yer. Sonuncusu ise piyasa ekonomisine yakınlık derecesi.

Bu seçimlerde AK Parti'nin oy oranının 2011 seçimlerindekini yakalayamayacağını sanıyorum. Erdoğan'ın liderliği sürse de partinin başından ayrılmış olması bir miktar oy kaybına sebep olacak. Ayrıca, HDP için yürütülen yoğun kampanya ve Güneydoğu'daki dindar Kürt tabakalarının bazılarının bu seçimde HDP'ye yönelebilecek olması da AK Parti oylarında azalmaya sebep olabilir. Bütün bunlara rağmen AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi mümkün ve bunun ülke için iyi olacağı kanaatindeyim. AK Parti olmaksızın çözüm süreci yürütülemez. Kandil'in “iktidarda kim olursa çözüm sürecini onunla görüşürüz” demesi bu gerçeği değiştirmez. Otonom yapılanmayla mücadele açısından da AK Parti iktidarı faydalı olacaktır. Aksi takdirde, otonom yapılanmayı tasfiye kısmen veya tamamen çıkmaza girebilir, en azından gecikebilir. AK Parti dış politikada daha bağımsızlıkçı bir çizgide. Ekonomi politikasında ise AK Parti'nin diğer partilerden daha az devletçi olduğunu söylemeye bile gerek yok. Sadece CHP ve MHP değil, HDP de ekonomide koyu devletçi.

Son zamanlardaki berbat söylemine rağmen HDP'nin barajı, özellikle CHP'yi küçülterek aşmasının kendisi için de Türkiye için de iyi olacağı kanaatindeyim. HDP, seçimler münasebetiyle Kürt meselesi dışındaki meseleleri de hatırladı ve bir Türkiye partisi olmak için kampanya yürüttü. Bunun Türkiye demokrasisi için çok faydalı olacağı açık. Bu partinin AK Parti ile ağız dalaşına girmesi geçici bir fenomen. Seçim akşamı söylemler de tavırlar da değişecektir. HDP açısından en sıkıntılı durum, PKK'nın Güneydoğu'da HDP oylarını artırmak için silah gücüne dayanarak yoğun baskı yapması. Demokratik bir partinin bu yola girmesi düşünülemez. Umulur ki HDP yönetimi bu vahim hatanın farkındadır ve yapılanı onaylamıyordur. 

Söz açılmışken bir önemli noktaya işaret etmek isterim: Türkiye'nin bir Kürt sorunu var ve HDP elbette bu sorunun bir parçası. Ancak, Kürtlerin tek temsilcisi değil. AK Parti de büyük bir Kürt partisi. Ayrıca, tabanı şiddete dönmediği takdirde Hüda Par ve eskiden beri daha barışçıl olan Hak Par gibi, HDP ile özdeşleşmemiş, hatta ona muhalif partiler de sahada. HDP ilerde onlarla da demokratik yarışa girmek zorunda kalacak. Bundan dolayı, HDP Kürt halkının tekelci temsilcisi olma hevesinden ve iddiasından vaz geçmeli. 

CHP ve MHP üzerinde fazla durmak söz israfı olur. Kısaca işaret edersek, CHP bildiğimiz CHP. Söylemini ne kadar parlatırsa parlatsın satır aralarında ve makyajsız yakalandığı anlarda tek parti zihniyetini olanca çıplaklığıyla yansıtıyor. MHP ise eskiden beridir Türkiye'nin en önemli sorununu statükonun kod adı hâline gelen “kardeşlik hukuku” söyleminin ardına gizlenerek görmezden geliyor. Bu partilerde özgürlük ve demokrasi açısından fazla umut yok. İsterim ki yeni Meclis'te Türk milliyetçisi MHP ile Kürt milliyetçisi HDP birbirine yakın büyüklükte gruplarla temsil edilsinler ve talep ve görüşlerini sokağa (HDP için aynı zamanda dağa) taşımayıp Meclis'te ifade etsinler.

Tahminlerimizle temennilerimizin ne ölçüde çakıştığını/ayrıldığını 8 Haziran sabahı göreceğiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar