Atilla YAYLA
Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili orada burada yapılan bazı tahliller beni bir taraftan şaşırtıyor, bir taraftan güldürüyor. Gülmeme, hatta kahkaha atmama sebep olan son yorum, bir siyaset bilimi profesöründen geldi. Bu arkadaş, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi için, halkın -daha doğrusu Erdoğan'a oy verenlerin- yanlış tercih yaptığını söyledi. Daha başkaları da, kolektif seçmen iradesi diye bir şeyin bulunmadığını, her seçmenin müstakil olarak karar verdiğini, tüm seçmenlerin sanki tek seçmenmiş gibi partilere ve topluma mesajlar göndermesinin söz konusu olmadığını ve olamayacağını vurguluyor.
Seçimlerin sonuçları, kuşkusuz, tek seçmenin tercihiyle ve kararıyla doğmuyor. Seçmenler çok sayıda ve birbiriyle örtüştüğü kadar ayrışan, uzlaştığı kadar çelişen görüşlere sahip. Ancak, seçmen şunu söyledi, bunu yaptı” derken kastedilen tek seçmenin veya tek kişiymiş gibi bütünleşmiş seçmenlerin bir şey söylemesi veya yapması değil. Bu tür ifadelerdeki seçmen kelimesi, seçmenler için bir kısaltma, bir konuşma ve yazma alışkanlığı. Nasıl ifade edilirse edilsin, hiç kimse inkâr edemez ki, seçmenlerin tek tek tercihleri ortaklaşan sonuçlar üretiyor. Böyle olmasa zaten seçim yapmanın bir anlamı ve yararı olmazdı.
Daha önce kaleme aldığım iki yazıda, James Surowiecki'nin Kitlelerin Bilgeliği adlı ilginç kitabına atıfla, bağımsız olan ve serbest hareket eden bireylerin tek tek tercihlerinin kümelenmesinin, kitlelerin içindeki en akıllı birey(ler)in tercihlerinden daha isabetli neticeler meydana getirdiğine işaret etmiştim. Sözünü ettiğim siyaset bilimci ve siyasî olgularla daha amatörce ilgilenen diğer bazıları, seçimlerde böyle bir şeyin asla söz konusu olmadığını söylüyor. Peşinden bunun imkânsız olduğunu ekliyor. Sanırım bunun iki sebebi, sonuçların onların beklentileriyle/umutlarıyla uyuşmaması ve somut sonuçların nasıl doğduğu üzerinde kafa yormamaları. Kabalıkta ve terbiyesizlikte sınır tanımayan tipler ise, sevmedikleri partilere oy verenlerin cahil, hain, satılmış, göbeğini kaşıyan, bidon kafalı olduğu şeklinde daha yüksek seviyeli (!) sözlerle bu tezi savunuyorlar. Bu anlayış çerçevesinde, seçmenlerin (çoğunluğunun) demokrasiye geçtiğimiz 1950 seçimlerinden beridir her seçimde daima yanlış tercihler yaptığını söyleyenler de var. Bunların hepsinin derdi, kendi partilerinin “hak ettiği”, “alması gereken” oyu alamamış, seçimleri kazanamamış olması.
Ben tam tersini düşünüyorum. Türkiye toplumu, bürokratik tahakküm sistemine karşı oy silahını ele geçirdiği ilk günden bu yana daima en isabetli tercihleri yaptı. Seçimlerde kazanması gerekene kazandırdı, kaybetmesi gerekene kaybettirdi. En büyük olması gerekeni en büyük, en küçük olması gerekeni en küçük yaptı. 7 Haziran seçimleri halkın bu bilgeliğini yalanlayan bir delil sunmadı, tam tersine, onu teyit ve takviye etti. Seçmen kitleleri hakikaten bilge…
Bir diğer mesele, sonuçları hazmetmek ve onlara saygı göstermek. Bir oyuna katılanlar, oyunu kaybettikten sonra kazanan takımın oyuncularını suçlayamaz, onun galibiyetinin kendisinin mağlubiyetinin meşruluğunu sorgulayamaz. Bunu yapmak ahlâkla da demokratlıkla da bağdaşmaz. Bu tavır ahlâksızdır, çünkü oyunun kurallarının oyundan önce değil mağlubiyetten sonra reddedilmesi anlamına gelir. Demokratlıkla bağdaşmaz, çünkü demokratlığın ilk ve vazgeçilmez şartı, seçmenlerin oyuna ve oyların yol açtığı sonuçlara saygıdır. Sair zamanlarda demokratlık adına havalarda gezinmekten ayakları yere değmeyen, mangalda kül bırakmayan ve başkalarına azgınca saldıranların, seçim yenilgisinden sonra seçmenleri yargılamaya ve aşağılamaya kalkışması aynı zamanda kifayetsiz muhterisliğin bir işaretidir.
Ahlâk ilkelerine ve demokrasinin kurallarına saygılı meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyeyim, Allah bu ülkeyi ve insanlarını bu kafadaki profesörlerin (ve aydınların) şerrinden korusun. Toplumun sağduyusu ve bilgeliği değil onların fikirleri ve tercihleri siyasette egemen olsaydı, memlekette şu veya bu tür totalitarizmden başka bir rejim yüzü göremez, bugünkü eksik ve kusurlu demokrasiye bile hasret kalırdık.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019