Atilla YAYLA
Türkiye 7 Şubat 2016 günü acı bir kayıp yaşadı. Kâzım Berzeg İstanbul’da evinden çıkıp gazete almaya giderken bir kalp krizi geçirdi ve vefat etti (Doğumu 1938, Samsun).
Kâzım Berzeg çok yönlü bir insandı. Meslek olarak çiftçilik ve hukukçuluk yaptı. Çiftçilik tecrübesi onun piyasa ekonomisinin önemini ve devletin ekonomik hayata müdahalelerinin zararını çok erken anlamasını sağlamıştı. Kâzım bey her zaman ziraat ve ticaret odalarında serbest piyasanın ne olduğunu daha iyi anlayacak insanlar bulunduğuna inandığını vurgulardı.
Kâzım Bey İstanbul’da hukuk okudu. Uzun yıllar avukat olarak çalıştı. İyi bir fikir adamıydı. Birçok yerde değişik konularda önemli yazılar kaleme aldı. Bazı yazıları Liberalizm, Demokrasi, Kapıkulu Geleneği (Liberte Yayınları) adıyla derlendi ve yayınlandı. Türkiye’nin öncü insan hakları savunucularındandı. Onu diğer insan hakları avukatlarından ayıran hususiyetözel mülkiyetin bir temel insan hakkı olduğuna inanmasıydı. AİHM’de birçok mülkiyet davasını takip etti ve hemen hepsini kazandı.
Hukuk tahsil etmesi ve insan haklarına inanması Kâzım Beyi doğal olarak liberal düşüncenin sahillerine taşıdı. 1990’ların başında Ankara’da toplanarak Liberal Düşünce Topluluğu’nun kuranlar, biri hariç, entelektüel göç yaşamış veya yaşamakta olan, yani başka dünya görüşlerinden liberalliğe kayan/kaymakta olan kimselerdi. Tek istisna Kâzım Berzeg idi. O kendisini bildi bileli liberaldi. Yıllar boyunca ülkedeki tek liberalin kendisi olduğu düşüncesiyle, yalnızlık içinde yaşamıştı.
Kâzım Bey çok güçlü karakter özelliklerine sahip bir insandı. Bunlardan biri takdir ettiği ve fikirlerde ortaklaştığı insanları ısrarla takip etmesiydi. Bana da bu şekilde ulaştı. Buluşup tanışmamız Türkiye’de liberalizmin tarihinde yeni bir dönemin açılışına sebep oldu. Bunu birkaç yerde biraz da şaka yollu şöyle ifade ettim. Kâzım Bey Türkiye’deki tek liberal olduğunu düşünüyordu. Ben ve Mustafa Erdoğan da yegâne liberallerin ikimiz olduğu kanaatindeydik. Kâzım Bey grubumuza katılınca, grup üyelerinin sayısı ikiden üçe çıktı (bir de İstanbul’da Gülay Göktürk’ün bulunduğunu bir süre sonra öğrenecektik). Böylece grup yüzde elli büyüdü. Bu bende zaten mevcut olan organize bir şeyler yapma arzusunu iyice dürtükledi. Kâzım Bey de beni daima destekledi. Böylece LDT’nin kuruluş süreci ortaya çıktı ve bu süreçte Kâzım bey önemli roller oynadı.
Kâzım bey bir süre sonra LDT’ye Kızılay Karanfil Sokak’taki ofisinde bir oda tahsis etti. LDT’nin kendine ait mekân hikâyesi orada başladı. Ondan önce günlük buluşmaları Yüksel Sokak’taki Pigalle Restoran’da, aylık yemekli toplantıları ise bugün Dost Kitabevi’nin bulunduğu Karadeniz Restoran’da yapardık.
Kâzım Bey derinliğe sahip bir fikir adamıydı. Akademik disiplin almamıştı ama kaynak kullanmaya ve fikirlerini sistematik biçimde ifade etmeye istekli ve muktedirdi. Kendisinden gerek ben gerekse diğer arkadaşlar çok şey öğrendik. Bazen orijinal fikirleriyle bizi şaşırtırdı. Bürokratik tahakküme çok vurgu yapardı. Yargı camiasının içinde bulunduğu perişan ve dehşet verici durumu ilk defa ondan dinledik.
Kâzım Bey çelebi bir insandı. İyi huyluydu. Yaşına bakmaksızın, öğrenciler dâhil herkese “siz” diye hitap ederdi. Daimaiyi niyetliydi. Kimseyle sert tartışmaya girmezdi, insanları aşağılamazdı, küçük görmezdi. İnsanların moralini bozmaya değil artırmaya, bir şeyler yapmaktan caydırmaya değil teşvik etmeye çalışırdı. Hiç unutmam, bir ara kendisinin lüks bir Ford Scorpio arabası vardı. Ofisine gelen bir ziyaretçi Murat 124 aldığını söyledi. Kâzım Bey “çok sevindim, çok güzel bir araba almışsınız, hayırlı olsun” diyerek o kişiyi yolcu etti. Bu tavır beni çok etkilemiştir.
Kâzım beyin vefatıyla büyük bir dostu kaybettim. Liberal camia ve Türkiye de büyük bir fikir adamını kaybetti. İnanıyorum ki Kâzım Bey unutulmayacaktır. Hem eserleriyle yaşayacak hem de kendisinden feyz ve destek alan kişiler ve Liberal Düşünce Topluluğu ona vefa borcunu ödemek için gerekeni yapacaktır.
Çocuklarının, eşinin ve yakınlarının başı sağ olsun. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019