Celal BAŞLANGIÇ
Şırnak'ta nüfusun yüzde 90'ı göçmüş, binaların yüzde 70'e yakını yıkılmış ya da yıkılıyor. Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde altı aydır çadırlarda yaşayan Şırnaklılara şu anda evleri, sokakları, kentleri yasak. Yasak kalkınca da geriye yaşayabilecekleri bir kentleri kalmayacak gibi görünüyor.
Havan topları evlerin damlarını, kapılarını, pencerelerini havaya uçuruyor, duvarlarını bir vuruşta aşağı indiriyordu. Kentin her yeri taranıyordu. İnsanlar nereye kaçacaklarını şaşırmıştı. Sığınağı ya da bodrumu olmayanlar evlerinin tabanlarını delip temele doğru inmeye çalışıyordu.
Kent yakılıp yıkılmıştı. İşyerleri, evler yağmalanmıştı. Kimine göre 40-50 kişi yaşamını yitirmişti. Kentin HEP’li milletvekilleri “kesin 116” sayısını veriyordu.
Dört gün boyunca bir cehennem yaşanmıştı Şırnak’ta. Gazete başlıkları “PKK Şırnak’ı bastı” diyordu. Kimine göre 300, kimine göre de bin PKK’li girmişti kente. Ancak, silahlar sustuğunda kent merkezinde ölü ya da diri tek bir PKK’liye rastlanmamıştı.
Neden sonra anlaşıldı işin aslı. PKK, Şırnak yakınlarında bir karakola saldırmıştı. Dönemin Tugay Komutanı Mete Sayar da kentin bombalanması emrini vermişti.
Havan topu atışları, ağır makinalı silah taramaları bitince toplu halde yola koyuldu kent halkı.
Şırnak-Cizre karayolunun Kasrik Boğazı mevkiinde durdurmaya çalışıyordu milletvekilleri toplu halde kenti terk eden halkı. “Can güvenliğimiz sağlanmadan geri dönmeyiz” diyordu Şırnaklılar.
1992’nin Ağustos’uydu. 1990’da “güvenlik ili” yapılan Şırnak, iki yıl sonra yakılıp yıkılmıştı.
Tam 24 yıl sonra yeniden yakılıp yıkılıyordu Şırnak.

Şırnaklı çocuklar buldukları tek ağaca bir salıncak kurmuş.
‘ÖZLEM’ OLAN ‘BERİVAN’
Cizre geride kalmıştı. Bir yanına Cudi, diğer yanına Gabar dağlarını almış, aralarından Dicle’ye doğru akıp gidiyordu Botan Çayı. Hemen kıyısındaki Kasrik Boğazı’ndan geçip Şırnak’a çıkıyorduk.
Ama aslında çıkamayacaktık. Çünkü Şırnak’a girmek yasaktı.
Şırnak’ta yasaklar 14 Mart 2016’da başlamıştı. Operasyonlar tam 82 gün sürdü. 3 Haziran’da bitti. Ancak o günden bu yana kentte sokağa çıkma yasakları ve yıkımlar sürüyor.
100 bine yakın nüfusu olan Şırnak’ta çatışmaların ve yıkımların olmadığı mahallelerde en fazla 10 bin kişinin kaldığı tahmin ediliyor. Diğerleri Cizre’den Silopi’ye, Mersin’den Siirt’e ve Van’a kadar dört bir yana dağılmışlar.
Ancak üç bin aile Şırnak’ın çevresindeki Gabar ve Cudi dağlarının eteklerine yayılmış. Kendilerine bezlerden çadır yapmışlar, önlerinde meşe dallarından gölgelikler yapmışlar.
Göçenlerin yükünü ağırlıklı olarak Kumçatı Belediyesi taşıyordu. Dokuz bin kişilik Kumçatı Beldesi kendi nüfusundan daha fazla göç almış.
Kumçatı’dan çıkıp Şırnaklıların yaşadıkları geçici barınaklarına doğru gidiyoruz. Yanımızda Belediye Eşbaşkanı Özlem Kutlu var. Ancak herkes ona “Berivan” diye sesleniyor. Yolda anlatıyor öyküsünü.
Babası Nüfus Müdürlüğüne gidip, kızının adını Berivan koymak istediğini söylemiş. Ancak o yıllarda Cizre’de yaşanan direnişin önderlerinden biri Berivan adında bir genç kız. Adına belgeseller yapılıyor, türküler söyleniyor, kahramanlık destanları yazılıyor. Bu nedenle “Berivan” adını kabul etmiyor nüfus memuru. “Sen şehit Berivan’ın adını veriyorsun” diye. Bunun üzerine nüfus cüzdanında yazılı adı “Özlem” oluyor.
İşte bu yüzden de birkaç gün önce Diyarbakır’da 50 kişinin Öcalan için başlattığı açlık grevi listesinde adı “Berivan Özlem Kutlu” olarak yer alıyor.
Kendi topraklarında sığınmacı durumuna düşmüş Şırnaklıların yaşadığı alanlara doğru giderken Kumçatı Belediye Eşbaşkanı Kutlu “Asıl mesele hendek değil” diyor, “Kumçatı’da hendek yok ama üç defa benim evim basıldı. Kumçatı yönetimine baskın oldu. Halkımız geldiği için, biz onlara yardım ediyoruz diye oldu bu baskınlar.”
Şırnak’ın çevresinde göçebe gibi yaşayan kent halkı için sağlık taraması yapmaya gelen sağlıkçılara baskın düzenlendiğini, gözaltılar olduğunu, bir başka seferde yine sağlıkçıların araçlarının tarandığını öğreniyoruz.

Çadırların önlerindeki gölgelikleri, mutfaklarını meşe dalların yapmışlar.
‘DEVLETTEN HİÇBİR BEKLENTİMİZ YOK’
Kumçatı’dan Şırnak’a doğru çıkarken Afet Evleri mevkiinin arkasındaki geniş dağ yamacına yayılmış Şırnaklılar. Kendilerine brandadan ve demirden çadır yapmışlar. Çadırlarının önüne de meşe dallarından gölgelikler oluşturmuşlar. Yine meşe dallarından mutfak yapmışlar kendilerine.
Yaklaşık 200 gündür bu koşullarda yaşıyorlar.
İlk uğradığımız çadırda altı kişilik iki aile yaşıyor. Babası, şeker hastası olan annesi, eşi ve iki çocuğuyla Şırnak’ta yasaklar başlayınca Cizre’ye inmişler önce. Bir ay kadar orada kalmışlar. Ancak rahat edememişler, “En azından yakın olalım, evimize gider bakarız arada bir” diyerek Şırnak’a çok yakın olan bu alana taşınmışlar.
Adını veriyor ama yazmamamızı istiyor yaşadıkları süreci anlatırken:
“Bu yaz burada çok zor geçti. Rezaletten başka birşey görmedik. Arada bir evime gidip bakıyorum. Bizim ev hendeksiz mahalleydi. Gizlice girdim. Evim sağlam duruyor. İçerdekiler çıkamıyor, çıkanlar giremiyor. Şırnak’takiler sokağa bile çıkamıyor. Devlet hastanesinin yanında bir market var. Belli zamanlarda bu marketten alışveriş yapıyorlar. Herkes şikayetçi. Çünkü her şey iki katı fiyatına satılıyormuş.”
Bir başka çadırda 11 kişilik bir aile yaşıyor. Dördü çocuk. Hele biri altı aylık bir bebek. Yasaklar sırasında doğmuş. Adını Tekoşer koyduklarını anlatıyorlar. Anlamı “Savaşan” demekmiş. Zaten bir büyüğü de 2,5 yaşında ve onun adı da Tekoşin, yani “Direnmek” miş.
Yasak başlayınca kent merkezine yakın bir mezrada olan evlerine geçmişler. Ancak çatışma çıkmış mezranın yakınlarında. İki PKK’li ile bir sivil ölmüş. Bunun üzerine güvenlik nedeniyle çıkarılmışlar mezradan. Onlar da gelip buraya çadır kurmuşlar.
“Mezrada kalsaydık, hayat daha kolay olurdu” diye anlatıyor:
“Orada kendi ektiğimiz domatesimiz, biberimiz, üzümümüz, incirimiz, kavunumuz vardı.”
“Burada neye ihtiyacınız var” diye sorunca biraz sert bir karşılık veriyor:
“Devletten hiçbir beklentimiz yok. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok.”
Derme çatma çadırların arasında dolaşıyoruz. Çadırların önüne dikilmiş çanak antenler dikkatimizi çekiyor. Israrla haberleri izliyorlar televizyondan sıcağı sıcağına.
Girdiğimiz başka bir çadırda evin gelini karpuz ikram ediyor. “Zahmet etmeyin, sohbet edip gidecektik” deyince hoş bir espriyle karşılık veriyorlar:
“Bir inanış vardır buralarda. Gelen misafir evde ikram edileni yemezse eve kuma gelirmiş.”
Evin gelini misafirlerin gözlerinin içine bakıyor sanki. Herkes mecburen çatal sallıyor gelen karpuza.

Gabar Dağı’nın eteklerinde kentlerinden göçen Şırnaklı ailelerle…
‘BUNUN ADI ZORLA YERİNDEN ETME’
Kumçatı Belediyesi’ne geri dönüyoruz. Şırnak Belediyesi burada bir “irtibat bürosu” kurmuş gibi hizmet vermeye çalışıyor. Şırnak Belediye Eşbaşkanı Serhat Kadırhan yasak başladıktan sonra iki ay daha kent merkezinde kalmış. Ancak hizmet veremez hale gelince buraya gelmiş. “Halk taşınınca biz de belediye olarak buraya taşındık” diyor.
Zaten neredeyse bütün belediye personeli de Kumçatı civarına göçmüş. Ancak bulundukları yerden girmenin yasak olduğu Şırnak’a hizmet götürmenin zorluklarını anlatıyor Kadırhan:
“Su sorunu olunca kentte kalanlar 155’i arıyor. ‘Belediyeyi arayın’ karşılığını alıyorlar. Bizi arıyorlar, ekip gönderiyoruz ancak gönderdiğimiz ekip kente sokulmuyor. Geçenlerde çevre temizliği ekipleri de gitti. Onlar da giremedi. Şu anda kentte çöpler toplanamıyor.”
Şu anda Şırnak’ın içinde olanlar da, göçenler de kentlerinin ne olacağını bilmiyor. Eşbaşkan Kadırhan kentin imar sınırlarının tümünün Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen riskli alan içinde kaldığını, yeni imar planının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacağını anlatıyor:
“14 binden fazla bina var kent merkezinde. Yüzde 70’inin yıkıldığı ya da yıkılacağı bilgisi var. Mesela benim evim 3 Haziran’da operasyon bitene kadar zarar görmemişti. Ancak evimi 7 Haziran’da yıktılar. Bu süreçte yapılan bir uygulamadan söz edeyim. Örneğin bu ev yıkma işini müteahhitlere vermişler. Müteahhit gidiyor, benim evimin bütün hurdalarını toplayıp satıyor. İşin doğrusu evimi kendim yıkmam, buradan elde edilecek hurda gelirinin de bana kalması. Ama böyle bir uygulama yapılmıyor.”
İki bine yakın insan da yasak bölgede kalan evlerindeki eşyalarını almak için başvurmuş. Ancak hiçbirine izin vermemiş. Operasyonlardan sonra kullanabilecekleri eşyaların kaldığına ilişkin pek umutları da yok. Kapısı kırılan evlerden televizyon, çamaşır makinesi, buzdolabı gibi eşyaların toplandığını, alınmayanların da kullanılamaz hale getirildiği anlatılıyor.
Şırnak merkezinden aldığı bir haberi aktarıyor Eşbaşkan Kadırhan:
“Yeni bir park yapmıştık çocuklar için. Oyun aletleri, jimnastik aletleri vardır. Askeri kamyonlarla gelmişler, elektrik direklerine kadar sökmüşler. Nereye götürdükleri bilinmiyor.”
HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik de kent merkezindeki evinden çıkıp Kumçatı’ya yakın bir çadıra taşınmış.
“Şırnak göç ettirilecek” diyor “Zorla yerinden etme, zorunlu göç bu”.
Birlik’in edindiği bilgilere göre Valilik, Kurban Bayramı sonrasında Şırnak’ta yasakla birlikte kentin çevresinde kurulan çadırları da kaldıracak.
Zaten bu koşullarda giderek yaklaşan kış aylarında daha da zor koşullar bekliyor Şırnaklıları. Kışı, hele Gabar ve Cudi dağlarının eteklerinde bu koşullarda geçirmek neredeyse imkansız. Bu yüzden Şırnak Koordinasyonu sürekli çağrı yapıyor; “Şırnak’ta çok acil kışlık çadır ihtiyacı var. 12 kişilik kışlık çadır 850 TL. 7 bin hane kışı dışarıda geçirecek” diye.
Ancak anlaşılan o ki, Şırnak Valiliği çadırları kışa bırakmak niyetinde değil.
Karşılarına çıkan tablo sonucu Şırnak’ın fiilen nasıl boşaltılacağını anlatıyor Milletvekili Birlik:
“Diyelim bayramdan sonra Şırnak açıldı. Kentte hala yıkım sürüyor. En az sekiz dokuz bin ev yıkılacak. Kent açılınca evleri ayakta duranlar oturabilir. Evleri yıkılanlar ne olacak. Zorunlu olarak kenti terkedecek. Evlerini sağlam bulanlar bakacaklar ki çocuklarını gönderecek okul yok. Onlar da kenti terketmek zorunda kalacak.”
Ancak daha sonra gelen haberlerin yönü değişiyor. Valiliğin çadırlarda yaşayan bazı Şırnaklılarla toplantı yaptığı, bayramdan sonra çadırların kaldırılacağını, kendilerine kira parası ödeyeceğini bildirdiği yolunda bilgiler geliyor. Anlaşılan o ki, bayramdan sonra kentte yasakların kaldırılması bir süre daha ertelenmiş. Ancak çadırları kaldırma planı yürürlükte. Şırnaklılar bunun müteahhitlerin talebi üzerine yapılan bir uygulama olduğunu söylüyorlar:
“Daha yıkım tamamlanmadı. Halk geri dönerse yıkımları engelleyebilir endişesiyle bayramdan sonra kaldırılması planlanan yasaklar yıkım bitene kadar sürecek.”
1990’da “güvenlik ili” yapılan Şırnak, 26 yıl sonra tekrar ilçe yapılmaktan son anda kurtuldu ama, zaten şu anda Şırnak küçük bir ilçe, hatta belde durumuna düşürülmüş nüfusu ve imar durumu olarak. Yani şu anda 81 değil, 80 ili var Türkiye’nin.
Cudi ve Gabar dağları eteklerinde yaşayan Şırnaklıları yaşadıkları ve yaşayacaklarıyla bırakıp artık dönüş yoluna geçiyoruz.
Sokağa çıkma yasaklarının, ablukaların, operasyonların, çatışmaların, ölümlerin başlamasından bu yana bir yıl geçti.
Diyarbakır Sur’dan başlayıp Mardin üzerinden Nusaybin’e, Cizre’ye, Şırnak’a doğru yaptığımız 300 kilometreyi aşkın yolculukta gördüklerimiz, konuştuklarımız, dinlediklerimiz, tanıklıklarımız bir tek gerçeği gösteriyor; bu ülkeyi yaşanılanlardan daha büyük sancılar, acılar bekliyor.
Kim suçlu, kim suçsuz; kim hatalı, kim hatasız olursa olsun ortaya derin bir yarılma çıkmış; uygulanan politikalar bir arada yaşama koşullarını düne göre bugün daha da zorlaştırmış.
Bütün bu yaşananlar da gösteriyor ki tek çözüm “hemen şimdi barış”; demokratik, özgür, eşit yurttaşlık temelinde bir cumhuriyet.
BİTTİ
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021