Yıldıray OĞUR
Başkanlığını AK Parti kurucularından, eski İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın yaptığı Ankara Sosyal Bilimler Vakfı, “Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi, Siyaset” başlıklı bir 2024 değerler araştırması yayınladı.
Beşir Atalay, AK Parti’nin kuruluşundan itibaren partinin fazla görünür olmayan güçlü mutfağının başındaki aşçıydı.
Parti programı dışında, AK Parti iktidarının çözüm süreci gibi büyük siyasi adımlarının tasarlanmasında, kadroların oluşmasında etkiliydi ve iktidarın ve Erdoğan’ın karar alma mekanizmalarının merkezinde yer alan kamuoyu araştırmalarının başındaydı.
Ankara Sosyal Bilimler Vakfı’nın yaptığı bu ilk araştırma da O¨mer Demir, I·brahim Dalmıs¸, O¨mer Toprak ve Cem Eyerci gibi bir kısmıyla Atalay’ın ANAR’da da birlikte çalıştığı yetkin isimler tarafından yapılmış.
5618 kişilik örnekleme sorulan ilginç sorulara verilen cevaplar üzerinde uzun uzun konuşulmayı hakediyor.
Araştırmaya katılanlara bir liste verilerek bu kimliklerden hangilerini onayladıkları sorulmuş.
Listenin zirvesi Türkiye’deki apati halini gösteriyor. İlk dört sırada renksiz kokusuz dört kimlik var; Birinci sırada yüzde 93,1 ile “C¸evreci”, ikinci sırada yüzde 91,8 ile “İnançlı”, üçüncü sırada yüzde 85,5 ile “Milliyetçi” ve dördüncü sırada yüzde 82,3 ile “Cumhuriyetçi” var.
Yani yaygın ideolojik pozisyonlardan hiçbiri yok.
Geri kalan sıralama ise şöyle:
“Demokrat 76,8
Ulusalcı 73,5
Atatu¨rkc¸u¨ 70,9
Dindar 69,7
I·slamcı 66,5
Muhafazaka^r 58,7
Sosyal demokrat 55,4
Kemalist 35,7
Sagˆcı 28,3
Solcu 16,2
Yani toplumun çoğunluğu İnançlı ama daha azı dindar, İslamcı ya da Muhafazakar olarak bunu tarif ediyor. Cumhuriyetçi kavramı da Atatürkçü, Kemalist, Sosyal Demokrat’tan daha fazla. Sağ ve sol ise artık kötü şöhretleriyle kimlik tariflerinin uzağına düşmüş.
Araştırmada “Atatu¨rkc¸u¨lu¨gˆu¨n daha o¨nce ayrıs¸tırıcı bir kimlik olarak o¨ne c¸ıkarken s¸imdi toplumun c¸ogˆunlugˆu (%71) tarafından sahiplenilir hale gelmis¸ olmasının” altı çiziliyor. Kemalist ile Atatürkçü arasındaki büyük onay uçurumu ise bu yeni amorf Atatürkçülüğün eski ideolojik Kemalizmden farkını ortaya koyuyor.
Araştırma toplumdaki sekülerleşmenin boyutlarını da gösteriyor. Ama bu sekülerleşme dinsizleşmeden çok tepkisel bir sekürleşme.
Araştırmada örneklemler ikiye bölünmüş; “laik” yerine “modern”, “dindar” yerine de “muhafazakar” denmiş. Buna göre;
“Devlet laik olmalıdır” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernler’de yüzde 89 muhafazakarlarda yüzde 71,8.
Bu herhalde laikliğin Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’deki en popüler olduğu zamanlarda olduğumuzu gösteriyor.
Ama bu laiklikte devletin dinden elini çekmesi talebi pek yok.
“Devlet din is¸lerine karıs¸mamalı” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 67, muhafazakarlarda yüzde 51.
Ama devlet yönetiminde dindar yöneticilerin karnesi araştırmaya göre zayıf.
“Devlet yo¨netiminde daha c¸ok dindar olmalı” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 25, muhafazakarlarda yüzde 44.8.
“Dindar yo¨neticiler c¸alıs¸anların haklarını korumada daha titiz davranırlar” go¨ru¨s¸u¨ne katılım du¨zeyi; modernlerde yüzde 35, muhafazakarlarda yüzde 51.
“Dindar is¸ insanları is¸ hayatında daha du¨ru¨st ve gu¨venilirdirler” go¨ru¨s¸u¨ne katılım du¨zeyi; modernlerde yüzde 29, muhafazakarlarda yüzde 45
Benzer bir tepki cemaat ve tarikatlere karşı da var.
“Dini daha iyi anlayabilmek, yas¸amak ve hissetmek ic¸in gu¨venilir bir cemaate veya tarikata bagˆlı olmak o¨nemlidir” go¨ru¨s¸u¨ne katılıyor musunuz?” sorusuna yüzde 85 “katılmıyorum” demiş.
Din ve ahlakın arası da yine benzer deneyimlerle açılmış.
“Ahla^klı olmak ic¸in dindarlık gerekli” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 25, muhafazakarlarda yüzde 44.
Fakat bütün bunlar toplumun dinden vazgeçtiğini göstermiyor.
Mesela “Genc¸lere dini egˆitim verilmeli” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 75, muhafazakarlarda yüzde 91.
“Din ibadetlerle sınırlandırılmalı” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı da; modernlerde yüzde 34, muhafazakarlarda yüzde 20.
“I·nsanlar kutsal kitaplara ve dine daha az o¨nem verip onların yerine kendi ahla^ki^ standartlarını gelis¸tirmelidir” go¨ru¨s¸u¨ne katılıyor musunuz?” sorusuna yüzde 54,6 katılmıyor, yüzde 40 katılıyor.
Toplumsal hoşgörü ve ılımlılık ise tahmin edilenden daha yüksek oranlarda;
“Bazı insanlar I·sla^m’ın farklı yorumlarına hos¸go¨ru¨ go¨sterilmesi gerektigˆini du¨s¸u¨nu¨yor. Bazıları ise I·sla^m’ın tek bir gerc¸ek yorumu oldugˆuna inanıyor. Siz hangi go¨ru¨s¸e daha yakınsınız?” sorusuna “Tek yorum” diyenler yüzde 49, hoşgörü diyenler yüzde 42.
“Toplumun geneline ters du¨s¸se bile insanların hayatlarını istedikleri gibi yas¸aması gerektiğini” düşünenlerin oranı, yüzde %47, yüzde 49 bu görüşe katılmıyor. Yarı yarıya gayet yüksek. Şehirleşme ve bireyleşmeyle “sana ne, bana ne, bize ne” sloganıyla özetlenen en popüler yerel liberallik fikrinin taraftarı artmış.
Fakat aynı liberallik devlet yönetimiyle ilgili tercihlerde görünmüyor. Üstelik modern-muhafazakar da dinlemiyor bu.
“Geleneksel degˆerlere do¨nmek, kararlı liderleri is¸bas¸ına getirmek ve zararlı fikirleri susturmak gerek” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 68,9, muhafazakarlarda yüzde 75,2.
Devletin piyasaya müdahalesi, küreselleşme gibi konularda da toplumun çoğunluğu en azından kağıt üstünde ve fikren devletçi, yerli ve milli.
Ku¨reselles¸meyle ilgili olumsuz kanaat (%42), olumlu kanaat %24.
“Batı, insan hakları so¨ylemini kendi dıs¸ındaki du¨nyaya bir politik baskı aracı olarak kullanmaktadır” go¨ru¨s¸u¨ne katılanların oranı da yüzde 67,5.
Toplumun bu¨yu¨k c¸ogˆunlugˆu (%90) “fakirlere bakmanın devletin temel go¨revlerinden biri” oldugˆunu düşünüyor.
Yine hayat pahalılıgˆının en o¨nemli nedenini “is¸ du¨nyasının as¸ırı ka^r etmesi” olarak görenlerin oranı modernlerde %64’u¨, muhafazaka^rlarda %67.
Ama demokrasiden başka bir model de önerilmiyor.
“Demokrasi en ideal sistemdir” go¨ru¨s¸u¨nu¨ benimseme oranı; modernlerde yüzde 76, muhafazakarlarda yüzde 68.
Eşitsizlik ile ilgili sorulara verilen cevaplar kimlik sorunlarının hala devam ettiğini gösteriyor.
Toplumun %72’si “u¨lkede farklı etnik, dini^ ve mezhep gruplarına es¸it davranılsaydı daha az soruna yol ac¸ılacagˆını” du¨s¸u¨nüyor.
“Farklı kesimlere es¸it davranılmadıgˆını” düşünenlerin oranı ise %74’e kadar c¸ıkmakta.
“Bas¸arı ic¸in torpil gerekir” go¨ru¨s¸u¨ne katılım du¨zeyi; modernlerde yüzde 65, muhafazakarlarda yüzde 59.
Toplumun %63’u¨ de “Tu¨rkiye’de mahkemelerin bagˆımsız ve tarafsız s¸ekilde karar vermediğini” düşünüyor.
Toplumun hemfikir olduğu ender konulardan biri ise mülteciler.
“Tu¨rkiye’nin bugu¨n uyguladıgˆı go¨c¸men politikasını nasıl buluyorsunuz?” sorusuna verilen cevaplar hem modernlerin hem de muhafazaka^rların bu konuda c¸ok olumsuz oldugˆunu ortaya koyuyor.
Hu¨ku¨meti bu konuda olumlu bulanlar modernlerde %11, muhafazaka^rlarda %19.
“Tu¨m go¨c¸menlerin Tu¨rkiye’den go¨nderilmesi lazım” go¨ru¨s¸u¨ne katılma du¨zeyi muhafazaka^rlarda %80, modernlerde %86.
Araştırma Türkiye toplumundaki yeni trendleri görmek için çok önemli bir veri seti sunuyor.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025