Yıldıray OĞUR
23 Mayıs 2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşetini artık herkes biliyor. Genç Subaylar Tedirgin başlıklı Mustafa Balbay imzalı manşetin nasıl bir “gazetecilik” faaliyeti olduğunu da. Tabii bahsedilen “Genç Subaylar”ın (Şener Eruygur, Aytaç Yalman) o kadar genç olmadığını da, Sarıkız, Ayışığı gibi romantik darbe planlarını da. Peki, ne olmuştu da genç subaylar bu kadar rahatsız olmuştu? O manşetin altındaki habere bakalım biraz:
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, Başbakan Erdoğan’ı uyardı: Bazı AKP milletvekilleri, orduyu yıpratmak isteyenleri cesaretlendiriyor. Huzursuzuz, rahatsızız.” Haber sürüyor: “Tam demokrasinin yerleşmesi için çaba harcıyoruz ama, hükümetin bazı uygulamaları buna hizmet eder nitelikte değil.” Mesela? Birkaç şey sıralanıyor. Birincisi: “19 Mayıs'a ilişkin açıklamalar rahatsızlık yaratıyor.”
Dokuz yıl önce, açıklamasının bile genç subayları tedirgin ettiği 19 Mayıs stadyum törenlerinin kaldırılması fikrinin, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından hayata geçirildiğini öğrendiğim anda eski aktivistlik hatıralarım depreşti. Aslında hikâye daha da eski. Genç Siviller'in nüvelerinin atıldığı 2000 yılında 19 mayıs günü ilk gençlik buluşmasını yaptığımız Van'ın merkezindeki salonda “19 Mayıslar faşizan törenlerle kutlanmasın” sözleri ağzımdan çıktığı anda salondan büyük bir alkış koptuğunu, az sonra kürsüye çıkıp bana kibarca haddimi bildirecek valinin ise epeyce kızardığını hatırlıyorum.
Van'ın Olağanüstü Hâl kenti olduğu günler için epeyce devrimci bir çıkıştı bu. Oturumlardan birinin yapıldığı 100. Yıl Üniversitesi’ndeki sınıfta bize gözkulak olan albay kulaktan kulağa “silin bu başlığı” deyince oturuma başkanlık eden siyasetçinin tahtadaki “Güneydoğu Sorunu” yazısını sandalyesini geriye iterek nasıl sırtıyla silmeye çalıştığını hatırlıyorum. Vanlı rock grubu Kürtçe şarkı çalınca ayaklanan askerleri ancak rakı içmeye götürerek teskin edebildiğimizi.
2003'ün 19 Mayıs'ında Meclis'in grup salonlarından birinde yaptık aynı buluşmayı. O salonun tahsis edilmesi için “Yurtta Statüko Cihanda İmparatorluk” olan toplantı başlığını, başvuru dilekçesi için “Küreselleşme ve Türkiye” gibi kulak memesi kıvamına çevirip koskoca Meclis’i kandırdığımızı ise artık itiraf edebilirim.
Hikâyenin bundan sonrası da sürprizlerle dolu. Meclis'teki toplantının açılışına Van'daki ilk buluşmadan tanıdığımız Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de katılmıştı.
Toplantı, Meclis kürsüsünden Van'daki 19 Mayıs bildirisinin biraz daha hardcore bir versiyonunun (galiba ben kaleme almıştım) okunmasıyla açıldı. Bildiriyi okuyan bu kez Sabancı Üniversitesi’nden arkadaşımız Deniz Çiçek’ti. Onun Türkiye’deki tüm darbe davalarının yükünün sırtına bindirildiği Dursun Çiçek’in oğlu olduğunu gündemi takip edenler biliyor. Hüseyin Çelik’in kürsüye çıkıp cesaretle Deniz’in okuduğu bildiriye destek vermesiyle kıyamet kopmuştu. Ertesi gün pek çok gazetede manşetlerdeydik. Günlerce İlhan Selçuk’tan Emin Çölaşan’a, Ruhat Mengi’den Abbas Güçlü’ye kadar yemediğimiz klişe hakaret, küflü küfür kalmadı.
Cüneyt Arcayürek’in hem de Atatürk- gençlik- emanet kültünün en kötü örneklerini sergiledikten sonraki “koskoca devlet adamı, zavallı öğrenci” kıyası Kemalist muhafazakarlığın kült metinlerinden biridir: “Sabancı Üniversitesi’nden Deniz Çiçek’in oku diye eline verilen yazılı metin; İkinci Cumhuriyetçileri keyiflendirecek, yenilik arayan bir yığın budalaya malzeme teşkil edecek satırlar içeriyor. Koskoca Eğitim Bakanı salla başını molla desinler hesabı öğrenciler gibi düşünüyor.”
Sabancı Üniversitesi bağlantılarıyla Hürriyet’in yaptığı kurtarma amaçlı röportajın başlığını söyleyeyim gerisini siz düşünün: “Maşa değiliz.” O röportajdan iki küçük alıntı ise bugün “siz ordumuzun biz sizin arkanızdayız” çizgisine gelen büyük gazetenin o gün içimizdeki “AKP şeytanını’ nasıl çıkardığını pek bir güzel anlatıyor:
“AKP’nin sesi olmakla suçlanan gençler, ‘Tüm partilere eşit uzaklıktayız. Genciz diye ille birilerinin maşası mı olmamız lazım?’ diye konuştu.”
“Hiçbirimizin AKP ile bir bağı yok. Kendi içimizdeki tartışmalarda bu partiye birçok eleştiri yaptık.”
Tüm bunları hatırlayınca koskoca bir nereden nereye çekmek istiyor insan.
Tabii 9 yıl sonra hâlâ bu ‘Kuzey Türkiye'de kalanlar yok değil. Mesala bu faşizan, sıkıcı, külüstür törenlerin kaldırılmasını, bir zamanlar “fikrî” farklılıkları yüzünden dünyayı birbirine dar eden “solcu” Eğitim-Sen’le, “ülkücü” Türk Eğitim-Sen, “ulusal değerlerimiz yok oluyor” diye tepinen benzer bildirilerle kınamışlar. Bununla eğitimin dinîleştirildiğini savunmayı başaran Eğitim-Sen “AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne söz konusu politikaları rejimle hesaplaşmasının bir ürünüdür” diyerek ne kadar ‘devrimci’ olduğunu, Türk Eğitim-Sen de “Atatürk'ün Samsun’a çıkması çok önemli bir tarihtir. Bu tarihi kimse sulandıramaz” diyerek ne kadar ciddi olduğunu ortaya koymuş.
Ne diyeyim. Teşekkürler Ömer Dinçer. Bu insanlık için küçük ama bizim için büyük bir adım. “Bizim” içinse daha da büyük bir adım...
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025