Yıldıray OĞUR
“Emekli amirallerin darbe çağrışımlı bildirisine sert tepki”
Bundan 9 gün önce 104 emekli amiralin bildirisi için Anadolu Ajansı’nın ilk haberinin başlığı böyleydi.
Amiraller ertesi gün sabaha karşı gözaltına alındı.
Emekli amirallere “edepsiz”, “Atlantikçi”, “FETÖ’cü” diyenler birbirleriyle yarıştı, darbeler tarihi yeniden açıldı, Hürriyet gazetesi amirallerin eşlerinin, çocuklarının, kardeşlerinin CHP’liliğini fişleyen haberler yayınladı.
Neredeyse muhtıra verilmiş, bir karargahtan tanklar çıkmış gibi bir teyakkuz haliyle, öfkeyle karşılandı bildiri.
Ama bildiri için en ileri gidenler bile “darbe çağrışımlı bildiri” “darbe imalı bildiri” demekten ileri gidemediler.
Ve nihayet 9 gün gözaltında ifadeleri alınan 14 amiral, önceki gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Herhalde bildirinin o kadar da darbe çağrışımlı olmadığı ortaya çıktı.
İktidardan gelmiş onca iri laftan sonra Türkiye’de çok az insana nasip olan bir hızla emekli amiraller için dokuz gün sonra nihayet adalet yerini buldu.
Ama Anadolu Ajansı’nın “Darbe çağrışımı” dediği başka bir davada adalet beş yıldır yerini bulmuyor.
Ahmet Altan, ajansın ancak “darbe çağrışımı davası” diyebildiği bir davadan 4 yıl 7 aydır hapiste.
Bugün emekli amirallerle aynı “darbe çağrışımı” yapmak suçlamasıyla karşı karşıya olan Ahmet Altan, hem iktidar hem muhalif çevrelerin ortak nefret objesi olarak hapiste unutulmuş durumda.
Aslında bu süre zarfında bu eksik adalet sistemi bile onu iki kez serbest bıraktı ama toplu bir “nasıl bırakılır, hapiste çürümeli” histerisiyle hemen ardından iki kez daha tutuklandı.
Yargılandığı dava için “Darbe çağrışımı davası” lafını uydurulmasının haklı bir sebebi var.
Çünkü ilk gözaltı gerekçesi uluslararası bir mizah konusu haline gelmişti: “Subliminal darbe mesajı”
İddianamede bir kere daha “subliminal” demek ayıp kaçacağı için “darbe çağrışımı” lafı icat edildi.
Çünkü hepi topu yargılandığı Erzincan Can Tv’de edilmiş sözler ve 2016’da yazılmış üç yazıdan ibaret.
Bu konuşma ve yazıları tek tek değerlendiren Anayasa Mahkemesi’nin başkanı Zühtü Arslan, mahkemenin hak ihlali yoktur kararına yazdığı şerhte şöyle demişti:
“suçladığı hükümete yönelik sözlerini bir bütün olarak ve bağlamında değerlendirdiğimizde, bunları “darbeye zemin hazırlamak” şeklinde nitelendirmek ve suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak görmek mümkün değildir.”
“Soruşturma makamları bu iki yazının birkaç cümlesinden hareketle başvurucunun darbe teşebbüsünden haberdar olduğunu ve darbenin zeminini hazırladığını söylerken bunun olgusal temellerini ortaya koyamamışlardır.”
Ağırlaştırılmış müebbetle verilen ilk ceza, daha sonra Yargıtay’da “örgüt üyesi olmadan örgüte bilerek yardıma” çevrildi.
Yargıtay’dan dönen karar üzerine yeniden görülen davada Ahmet Altan’a, sadece bir tv konuşması ve üç yazısından oluşan delillerle “örgüt üyesi olmadan örgüte yardım” etmekten 10 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Eğer örgüt üyeliğinden ceza verilseydi, Ahmet Altan şu anda cezasını çekmiş durumdaydı.
Avukatı Figen Çalıkuşu’nun dün Karar TV’de dediği gibi şu anda Türkiye hapishanelerinde “örgüt üyesi olmadan örgüte yardım” etmekten 10 yıl 4 ay hapis almış ve 4 yıl 7 aydır hapiste olan başka bir kişi yok.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bu eşsiz hukuki konumu ülkenin en ünlü yazarlarından birine layık gördü.
Ama neyse ki onların yapamadığını gecikmeli de olsa AİHM yaptı.
AİHM, Ahmet Altan’ın Ocak 2017’de yapılan başvurusunu dört yıl sonra karara bağladı.
1’e karşı 6 oyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5/1 maddesindeki “özgürlük ve güvenlik hakkı” ve 10. maddesindeki “ifade özgürlüğü” nün ihlal edildiğine karar vererek, Türkiye’yi 16 bin euro tazminata mahkum etti.
AİHM kararında, suçlamaların üzerine oturtulduğu iddialar ve deliller hakkında da net tespitler var:
“Mahkeme özellikle, Altan'ın hükümeti devirme planının parçası olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığına karar vermiştir. Bu nedenle, söz konusu eylemlerin, başvurucunun iddia edilen suçları işlediğine dair ‘makul şüpheye’ dayanak teşkil edemeyeceğini değerlendirmiştir. Mahkeme, mevcut davada şikâyet edilen tedbirlerin, darbe teşebbüsü ve sonrasında kesin olarak gerekli olduğunun söylenemeyeceğini kaydetmiştir.”
“Taraf'ın yasadışı bir örgütten talimat aldığına dair de herhangi bir kanıt yoktur. Başvurucunun yazdığı makalelere ilişkin olarak Mahkeme, bir bütün olarak ele alındığında, tarafsız bir gözlemciyi Altan’ın tutuklama tedbirine gerekçe gösterilen suçları işlediğine ikna etmeye yeterli olmadığını belirtmiştir.”
“Başvurucunun olası bir darbe veya iç savaş hakkında halkı uyardığı gerçeği, tutukluluğunu haklı kılamaz.”
Ama AİHM sadece Ahmet Altan’ın 2017’de başvururken itiraz ettiği tutukluluğunda hak ihlali görmekle yetinmedi, daha sonra hakkında terör örgütüne üye olmaksızın bilerek yardım etmek” suçlamasıyla verilen mahkumiyet için de, “azımsanmayacak hapis cezasının AİHS’nin 10. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğüne bir müdahale oluşturduğuna ve Altan’ın tutukluluğunun makul bir şüpheye dayanmadığının da tespit edilmiş olması nedeniyle bu müdahalenin hukuki bir dayanağı olmadığına” da karar verdi.
Yani şu anda temyiz için Yargıtay’ın önünde olan mahkumiyet kararının da bu delillerle ve iddialarla hukuki bir dayanağı olmadığını söyledi.
Bakalım bu AİHM kararı, Yargıtay’ı bağlayacak mı?
AİHM’in altıya karşı 1’le verdiği ihlal kararlarındaki “1”, Türkiye’nin atadığı yargıç
Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu’nun verdiği bilgiye göre dosyanın AİHM önüne gelmesinin bu kadar uzun sürmesinde yaptığı müdahalelerle etkili olan yargıcın karara yazdığı şerhte Ahmet Altan’ın yazılarında büyük zorlamalarla bulduğu suçlamalara doğduğu Mardin’de sokaktan geçen bir kişiyi bile ikna etmesi kolay değil.
Muhtemelen ona hemşerileri Atakürt’ten, Ceylan Önkol’un Gözlerine kadar Ahmet Altan’ın daha önce de yargılanmış başka yazılarını da hatırlatacaktır.
Neyse ki Mardinli hakimin göremediğini, Vilnius doğumlu hakim gördü.
Mahkemenin Litvanyalı hakimi Egidijus K?ris, 1’e karşı 6’yla alınan hak ihlali kararlarında altı hakimin içinde yer aldı.
Ama bununla da yetinmedi. AİHM’in Altan’ın tutukluluğunun siyasi nedenlerle olduğu yönünde 5. Madde ile bağlantılı olarak 18. Maddenin ihlâl edildiği iddiasıyla ilgili verdiği 1’e karşı 6 oyla “ihlal yoktur” kararında da “ihlal vardır” diyen 1 kişi oldu.
Bu karara da Türkiye’deki adalet yapıcıların okuyup utanması gereken bir şerh yazdı.
Şerhte böyle kararlarda pek rastlanmayan bir şema yer alıyor.
Şemada AİHM’in Murat Sabuncu ve Cumhuriyet çalışanları, Ahmet Şık, Deniz Yücel, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Atilla Taş, Murat Aksoy, Mehmet Altan, Şahin Alpay kararlarını sıralamış ve hepsi basın özgürlüğüyle ilgili olan bu davalarda ortada sistematik olarak gazetecilere ve ifade hürriyetine yönelik bir baskı modeli olmasına rağmen, AİHM’in ısrarla kararların siyasi bir saikle verildiğine hükmetmemesini eleştirmiş.
AİHM, devletler için sert bir ceza olan 18 maddeden Türkiye’yi sadece Kavala ve Demirtaş davalarında cezalandırdı, yargının bu davalarda siyasi saikle davrandığına hükmetti.
Yargıç Küris, mahkemenin bu konudaki çekingenliğini şerhinde şöyle eleştiriyor:
“Bu tablonun çok az hatta hiç bir yoruma ihtiyacı yok. Kendi kendine konuştuğuna inanıyorum. Davalı devletin bağımsız medyaya karşı duruşunun hem örüntüsünü hem de eğilimini ve Mahkeme’nin ilgili şikayetlerle ilgilenme biçiminin örüntüsünü ve eğilimini gösteriyor. Bu eğilim ve örüntünün adli fildişi kulesinin dışındaki dünyada da aynı inandırıcılığa sahip olduğundan emin değilim.”
Sonra da Türkiye ile ilgili artık hukukla açıklanamaz haller için de Bob Dylan’ın bir şarkı sözüne başvuruyor.
Bunu daha önce de yapmıştı.
Yine AİHM’in Cumhuriyet davası kararında mahkemenin 18’inci maddeden ihlal kararı vermemesini eleştirirken Pink Floyd’un meşhur şarkısının adını (“Another brick in the wall”) hatırlatıp “Sonuçta, bu da duvardaki başka bir tuğla” demiş, Erdoğan’ın “AYM kararını tanımayacağız” açıklamasına bir hukuk profesörünün paneldeki sözü muamelesi yapılamayacağını söylerken de Bob Dylan’ın şarkısındaki “You don’t need a weatherman to know which way the wind blows” (Rüzgarın yönünü anlamak için meteoroloji uzmanına ihtiyaç duymazsın) mısrasına atıf yapmıştı.
Mahkemenin bu “18. Maddeden hak ihlali yoktur” kararını da yine Bob Dylan’ın bu kez “Blowin 'in the Wind" şarkısından bir mısrayla eleştirmiş yargıç Küris:
“Ayrıca, yargıçların yalnızca kanunla meşgul oldukları doğru değildir. Bazen müzik de dinlerler. Ve bazen bir şarkının belirli satırlarını kendi görüşlerinde anılmaya değer bulabilirler, özellikle de paradoksal olarak, katıksız sanatsal yaratıcılığın ürünü olan bu satırlar, mahkemelerin ürettiği içtihattan gerçeğe daha yakınsa... Hatta bazı jüri üyeleri en sevdikleri şarkı yazarlarından kararlarında alıntı bile yapabilir. Hatta bazıları bunu birden fazla kez yapabilir. Örneğin, görüşlerimde Bob Dylan'dan iki kez alıntı yaptım (bazıları bunun bile çok fazla olduğunu söyleyebilir). Ama burada bir alıntı daha var - Dylan'ın en tanınmış şarkısından. ("Blowin 'in the Wind" The Freewheelin' Bob Dylan, 1963, Columbia Records). Mahkemenin bazı ülkelerde genel olarak sivil topluma ve özellikle de bağımsız medyaya muamelede hangi model ve eğilimin belirgin olduğunu bildiği gibi, belki de herkes bu şarkıyı biliyordur: ‘Evet ve daha kaç kez bir adam çevirebilir başını. Görmezlikten gelmek için...’ Dylan'ın sorusunun muhatabı sadece belirsiz bir "adam" mı? Bence değil. Sorusu aynı şekilde kurumlara da gidiyor. Aralarında mahkemeler de var. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında.”
Bakalım Yargıtay, yurt içindeki mahkemeler ve hukuku, adaleti, ifade hürriyetini bunca şeye rağmen hala ancak kendilerine dokununca hatırlayanlar daha kaç kez başlarını çevirecekler, AİHM’in kararlarını görmezlikten gelmek için...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025