Fehmi KORU
Yeniden atanması üzerinden henüz iki yıl bile geçmemişken.. yasal süresini doldurması için önünde henüz daha üç yıl var iken.. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) ayrılacağı öğrenilen Prof. Mehmet Görmez’in.. görevini kendi arzusuyla bırakmadığı anlaşılıyor…
Neden acaba?
Ülkemizde ilahiyat fakültelerinin sayısı 100’ü buldu. ‘Profesör’ unvanını da taşıyan ilahiyat hocalarının sayısının hiç de az olmadığını tahmin etmek zor değil.
Prof. Görmez çok sayıdaki ilahiyat hocaları arasında ilmiyle temayüz etmiş gerçek bir ‘âlim’dir…
İmzasını taşıyan eserler bu tespitimizin kanıtıdır.
Diyanet’te yedi yıl başkan yardımcılığı görevini üstlenmişti; yedi yıla yakın bir süredir de ‘başkan’ sıfatını taşıyor.
AK Parti gibi kadrosu dini hassasiyetleri yüksek şahıslardan oluşan bir siyasi örgütün iktidarı sırasında onun Diyanet İşleri Başkanı olması her bakımdan bir şanstı.
Hem kendisi için, hem de AK Parti ve ülke için…
Görmez o şansı iyi kullanabildi mi? (Bu soruya yazının sonlarında cevap vereceğim).
Zamanında Diyanet protokolde öne geçti
Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için Prof. Görmez’in geride nasıl bir Diyanet bıraktığına yakından bakmak gerekiyor.
“Nasıl bir Diyanet bırakıyor?” sorusunun kısa cevabı şu: Prof. Mehmet Görmez, aldığı gibi bırakıyor 14 yıl boyunca en üst düzey sorumluluk taşıdığı Diyanet’i…
Döneminde en çok tartışılan konu ‘Alevi’ vatandaşların dini açıdan durumlarının açıklığa kavuşturulmasıydı; dönemi sona eriyor ve sorun ucu açık halde kalmaya devam ediyor.
En çok eleştirildiği konu, söylemini ‘siyaset kokan’ bir hale büründürdüğüdür. Benim eleştirim ise şu: Kendisini dinleyebilecek güçlü bir hükümetle çalıştığı halde, Diyanet’i sıradan bir devlet birimi olmaktan öteye taşıyamadı Prof. Görmez…
Hakkını yememek gerekiyor: Devlet protokolünde son sıralardaydı eskiden Diyanet, başkanı ön planda görünmez, görünse de fazla konuşmazdı; son yıllarda bu durum değişti. Protokolde ön saflara geçti Diyanet İşleri Başkanı, statüsüne uygun bir görünürlük de kazandı…
Ancak Diyanet bildiğimiz eski Diyanet…
Başgil “Diyanet özerk olmalı” demişti
En azından şunu söyleyebiliyoruz: Siyaset, istediğinde, başkanın görevden alınmasını kolayca sağlayabiliyor.
DİB, başka devlet birimlerinden farklı özellikleri bulunduğu için, daha değişik bir statüyü hak ediyor.
Ord. Prof. Ali Fuat Başgil’in daha 1950’li yıllarda savunduğu üzere ‘özerk bir kurum’ olmayı…
Başkanının atamayla değil seçimle iş başına geldiği.. icraatlarında iktidarların ağzına bakması gerekmeyen.. devlet bütçesine mahkum olmayan.. uluslararası saygınlığa sahip.. Başbakanlığa veya Cumhurbaşkanlığına bağlı olmak yerine hükümette bakan düzeyinde temsil edilen…
Kolayca sağlanabilirdi bir anayasa değişikliğiyle bu hükümet döneminde öyle bir statü değişikliği…
Tartışılmadı bile.
Özerk yapıya sahip olmak kurumun başındaki kişiye daha rahat hareket etme imkânı sağlardı.
Devlet yapısı içerisinde siyasetten bağımsız ‘özerk bir kurum’ haline dönüşmüş Diyanet’in başkanı olarak Prof. Görmez, aynı söz ve icraatlarla kamuoyu karşısına çıksa dahi, farklı değerlendirilirdi.
Şimdi söyledikleri de, döneminde merkezde hazırlanmış hutbeler de, yaptıkları ve ettikleri de, kendisi ne kadar sakınmış olursa olsun, doğrudan siyasetle irtibatlandırılıyor.
Dini bir kurumun siyasetle irtibatlanması ise iyi bir görüntü vermiyor.
En başta sorduğum “Neden süresi dolmadan ayrılmak zorunda bırakıldı?” sorumu unutmuş değilim. Ancak bu sorunun bende makul bir cevabı yok. Hükümet ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yakın çalıştı Prof. Görmez; onlara ters düşen bir sözü ve tavrı hatırlanmıyor.
Bu durumda, yerine atanacak kişinin kimliği soruya cevap teşkil edebilir.
Arkasında farklı bir Diyanet bırakmasa bile, Prof. Görmez, titiz bir çalışmayla hazırlanmış 7 ciltlik ‘Hadislerle İslam’ külliyatı başta olmak üzere İslâmiyet’i günümüz şartlarında daha iyi anlayıp anlatmaya yarayacak eserler bıraktı.
Hayırla yad edilecektir.
ΩΩΩΩ
Cumhuriyet davası.. neden tutuksuz yargılanmıyorlar?
Cumhuriyet davası başladı. Çoğu 270 gündür tutuklu bulunan gazetenin yöneticileri ile yazarları savcının iddianamesine karşı savunmalarını yapıyorlar. Duruşmalar açık cereyan ettiği için bizler de savunmalardan haberdar oluyoruz.
‘Terör örgütüne üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek’ gibi yeni bir suç koduyla yargılanıyor Cumhuriyet çalışanları: ByLock programları yokmuş, ama o programı kullanan birileri tarafından telefonla aranmışlar.. alış veriş ettikleri, iş gördükleri insanlar ‘sakıncalı’ sayılanlardanmış.. iş başına geçince gazetenin yayın çizgisini değiştirmişler..
Birbiri ardına sıralayınca ‘absürd’ kaçıyor bu tür suçlamalar…
Yargılama sırasında tutuklu olmasalar hadi neyse…
Ülkenin başını dışarıda ağrıtan en önemli olaylardan biri bu yargılamadır. Umarım, gazetecilerin önünde tutuksuz yargılamanın yolu bu davayla açılır.
ΩΩΩΩ
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025