Fehmi KORU
İtibar ettikleri köşelerden edindiğim izlenime göre, iktidar partisinin seçimlere az kala sandık başarısını getireceğine bel bağladığı bir senaryo var ve sanıyorum o da şu: Türk Silahlı Kuvvetleri son bir hamleyle Kandil’e kadar ilerleyip kameralar eşliğinde dağın tepesine Türk bayrağı çekecek; eş zamanlı olarak da Menbiç’te varlığı bilinen PYD/YPG güçlerinin orayı terk ettiği, yine kameralar eşliğinde, gözlere sokulacak…
Halk da, sandığa gittiğinde, ‘Cumhur İttifakı’ ile onun cumhurbaşkanlığı adayına oylarını verecek…
Ekonomi unutulacak… Vaatlere bakılmayacak… Muhalefetin eleştirileri kaale alınmayacak…
Olur mu, olur…
Ya olmazsa?
Hayır, Kandil ve Menbiç senaryolarının gerçekleşmesine yönelik bir kuşku değil bu sorumun altında yatan; her iki senaryo da mümkün görünüyor.
Washington’daki dengeleri ‘içeriden’ bilebilecek durumdaki Henri Barkey, Menbiç için, “ABD’nin Erdoğan’a hediyesi” tespitinde bulundu zaten.
Kandil de gözlere artık eskisi kadar uzak gözükmüyor.
Kuşkum, senaryoların oya çevrilmesi beklentisine yönelik.
Askeri başarıları insanlar askerlerin kâr hanesine yazmaya eğilimliler; askeri başarılardan dolayı onlara emri veren siyasileri mükafatlandırdıkları dünyada da pek görülmüyor.
Churchill savaşı kazandı, kazanmasına ama…


Son zamanlarda peş peşe İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili kitaplara göz atıyor, dönemi sinema diliyle anlatan filmleri izliyorum. Almanya 1. Dünya Savaşı’nda gerçekleştiremediği ‘Avrupa hakimiyeti’ni sağlayacağı düşüncesiyle teker teker yakın-uzak ülkeleri işgal ve istila ederken, Fransa ve İngiltere -hatta bir dereceye kadar Sovyetler Birliği de- Hitler‘in gazabını üzerlerine çekmeme politikasından medet umuyordu.
Buna ‘appeasement policy’ (yatıştırma politikası) deniyor.
Denklemi İngiltere’de iktidarı eline geçiren Winston Churchill bozdu.
Churchill en baştan başlayarak Almanya’nın niyetlerine ve Hitler‘in gözü dönmüşlüğüne dikkatleri çekmeye çalışıyor ve bu yüzden siyaseten itilip kakılma muamelesine uğramayı bile göze alıyordu.
Başbakan olunca kafaya Okyanus’un ötesindeki kuzenlerini -Amerikalıları- savaşa sokmayı koydu Churchill ve durduk yere ABD’ye saldıran Japonlar’ın yardımıyla bunu ve sonrasında da savaşı kendi lehlerine çevirmeyi başardı.
Savaş 7 Mayıs’ta (1945) Almanya’nın teslim olmasıyla sona erdi. ‘Avrupa’da Zafer Günü’olarak ilan edilen ertesi gün, Churchill, çok büyük kalabalıklara karşı tarihi bir nutuk attı ve insanlara “Bu zafer sizin eseriniz” dediğinde, karşısındaki kitlenin “Hayır, tamamen senin eserin” övgüsüne muhatap oldu.
İki hafta sonra, 23 Mayıs günü, seçime gitme kararıyla Kral’a istifasını sundu Churchill. 6 hafta sonra (5 Temmuz’da) yapılan seçimde, Churchill‘in partisi büyük bir yenilgiye uğradı; kendisi de, muhalefet karşısına rakip bile çıkarmamışken, o güne kadar aldığından çok daha az bir oyla seçilebildi.
İngiliz toplumu, savaşın getirdiği yıkıntıyı muzaffer politikacıyla aşamayacağını, savaşla sarsıntıya uğramış ekonomiyi sosyal politikalara sahip İşçi Partisi’nin daha iyi düzeltebileceğini düşünerek oyunu kullandı.
Kendisini başbakanlıktan gönderdikten 6 yıl sonra, partisini iktidara Churchill‘i de yeniden aynı makama getirdi İngilizler. “Başarısızlıktan başarısızlığa doğru gidilip heyecanını hiçbir zaman yitirmemenin sonucudur başarı; hiçbir zaman umutsuzluğa kapılıp vazgeçme”sözleriyle tarihe geçen Churchill son başbakanlığını 76 yaşında üstlenmiş oldu.
Neden anlatıyorum bu tarihi olayı?
Yukarıda “İnsanlar savaşları askerlerin kâr hanesine yazma eğilimindedir” diye değinip geçtiğim gerçeğe ışık tutması için…
AK Parti hazırlıksız yakalanmış gibi davranıyor
AK Parti yapılacağı tarihi kendisinin öne çektiği bu seçime en hazırlıklı giren parti görüntüsündeydi; ancak sandığa gidilmesine iki haftadan az bir zaman kalmışken görünen, AK Parti’nin 2002’den bu yana en hazırlıksız görüntüsü verdiği seçimin bu olduğudur.
Kitleleri coşturamıyor, beklediği ilgiyi göremiyor, tamamen Tayyip Erdoğan‘ın performansına bıraktığı başarıyı istediği ölçüde elde edemeyebileceği izlenimi veriyor. Kitlelerin karşısında ‘tek bir adam’ var ve bu da muhalefetin 25 Haziran sonrasıyla ilgili çizdiği olumsuz ‘tek adam senaryoları’nın haklı çıkabileceğini düşündürüyor.
Rakiplerin göz doldurmasından çok iş başındakilerin yeteri kadar güven vermemesinin sonucu etkileyebileceği bir seçime dönüşmeye başladı 24 Haziran…
Medyanın tarafgirliği ve 25 Haziran’la birlikte intikamcı bir çizginin izleneceği yolundaki ısrarlı yayınlar, giderek, medyanın tuttuğu tarafın aleyhine çalışmaya başlamış görüntüsü verdi, veriyor.
Menbiç ve Kandil bile bu hisleri ve görüntüyü değiştirmeyebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025