Alper GÖRMÜŞ
Roni Margulies, Yunus Emre Erdölen’in 6 Şubat depremlerinin ardından Türkiye’ye gelen yardım ekiplerine teşekkür için kaleme aldığı yazısına bir şerh düştü.
İnsanlar ve halklar arasında dayanışma görüntüsüyle karşılaştığı her defasında kendini tutamayıp ağladığını yazan Margulies, devletlerin gönderdiği yardım ekiplerinin onu neden ‘ağlatmadığını’ şöyle anlatmıştı yazısında:
“(…) Beni asıl etkileyen, bana dokunaklı gelen, insanlığımı bana hatırlatan bu resmî yardımlar olmadı. Devletlerin birbirlerine yardımları hiçbir zaman karşılıksız değildir. Muhakkak bir karşılık beklentisi vardır, diplomatik bir avantaj veya bir propaganda fırsatı elde edilir. Sıradan insanlar ise sırf yardıma ihtiyaç duyan insanlar olduğu için harekete geçer, fedakârlık eder.”
İlginç bir tartışma… Gerçekten de “devletlerin birbirlerine yardımları hiçbir zaman karşılıksız değil” midir? “Karşılık beklentisi” gerçekten de ‘muhakkak’ mıdır?
Dediğim gibi güzel ve ilginç bir tartışma, keşke devam etse… Fakat ben bu yazıda yardım eden devletlerin değil, yardımı ‘kabul eden’ devlet yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde duracağım.
Biliyorum, böylesine büyük bir felaketle karşı karşıya olan bir devletin yardımı ‘kabul etmesi’nden söz etmek kulağa tuhaf geliyor. Gelmesin; çünkü yardımı ‘kabul edilen’ ülkeler, yardımı ‘kabul eden’ ülkenin (TC) iktidarı (Cumhur İttifakı) tarafından, depremden bir gün öncesine kadar ezanı susturmak, bayrağı indirmek, ‘bize’ diz çöktürmek isteyen emperyalistler olarak sınıflanıyordu; yani bildiğiniz düşman olarak…
16 Şubat tarihli, “Yardım duygusunu şeytanlaştırmak ve bundan siyasi zarar görmemek!” başlıklı yazımda, aşırı kutuplaşmış toplumlarda kutupların yekdiğerini ‘düşman‘ olarak gördüğünü, hayatı bir savaş gibi algıladığını söylemiş; -dolayısıyla- davranışlarının, psikolojilerinin gerçek bir savaşta savaşan taraflar gibi olduğunu yazmıştım. Savaşta temel davranışlardan biri de savaşı fiilen yürütenlerin, karşı tarafın (düşmanın) sıradan halk için ‘yararlı’ şeyler yapmasına izin vermemekti:
“Böyle toplumlarda kutuplaşmış siyasi taraflardan her biri, kendi destekçilerine, karşısındakinin fıtratı gereği ‘iyi bir şey’ yapmayacağını, yapamayacağını söyler; tıpkı savaşta düşmanın ‘iyi bir şey’ yapmasının mümkün olmaması gibi. Ola ki bir işgalci dış güç savaş sırasında mesela elektriği ve suyu olmayan köylere elektrik ve su götürmeyi planlasın… Düşmana karşı direnen milli güçler ne yapar böyle bir durumda? ‘Aman iyi, vatandaşlarımız rahat etsin biraz’ mı der yoksa bütün gücüyle bu planlamayı sabote etmeye mi kalkar? Tabii ki ikincisi.”
Nedeni açık: Sıradan insanlar öncelikle ihtiyaçlarının tatmininin peşindedir. Çünkü işgale fiilen direnen güçlerin sahip olduğu siyasi-ideolojik bilinçten yoksundurlar. ‘Hizmet’ ve ‘iyilik’ onların düşmana karşı nefretlerini azaltabilir, onları uyuşturabilir.
Şu ölçüye güvenin: Beka (varlık-yokluk) sorunu yaşamanın, yani sizi yok etmek isteyen bir düşmanla karşı karşıya olma durumunun en temel duygusu, hasmınızın ‘mutlak kötü’ olduğudur. Dolayısıyla (a) ontolojik olarak ondan sizin için iyi bir şeyin sâdır olması mümkün değildir; (b) ola ki ülkeniz için iyi bir şey yapmak istediğini söylesin ve bunun için harekete geçsin; yapacağınız şey derhal bunun aldatıcı bir propaganda olduğunu söylemek ve yardım talebini reddetmektir.
Fakat tabii ki bu duygu ve ona bağlı hareket tarzları gerçek bir ‘beka sorunu’yla karşıya kalınması durumunda sahihtir.
Peki, yıllar boyunca ülkenizi boğmak, bağımsızlığınızı yok etmek için yanıp tutuşan ülkelerden söz ettikten sonra, başınıza gelen bir felaketin ardından onları yardıma çağırırsanız? İşte o zaman o âna kadar ‘beka sorunu’na dair söylediğiniz her şeyin palavra olduğu çıkar ortaya.
Parantez: İktidar ulusalcılardan biraz ‘tutarlılık’ öğrenmeli
Bu arada ulusalcıların bu konuda iyi, tutarlı bir sınav verdiğini belirtmeden geçmemek lazım. Erdoğan Aydınlıkçılara, Cihat Yaycı’lara, Banu Avar’lara kulak verseydi elindeki büyük kozu bu kadar kolayına kaybetmezdi. Bakın:
Banu Avar: “ÇAĞIRANLARI SORGULAYIN! ABD askerleri Kahramanmaraş’ta sahra hastanesi kuruyor: Hükümet çağırdı biz de geldik… Hatay’da sahra hastanesi kuran ABD’li askerlerin başındaki isim Yarbay Jeffrey Castiglione, hükümetin talebi üzerine geldiklerini belirtti.”
Palavra olduğunu anlamak için buna gerek yoktu ama…
Türkiye’nin bir varoluş sorunuyla yüzyüze olmadığını, bunun, üzerinden iktidar kurulan bir duygu sömürüsü aracı olduğunu gösteren başka göstergeler de vardı, fakat hiçbiri yukarıdan beri anlattığım gösterge kadar güçlü olmadığı için beka sömürüsünün köküne kibrit suyu dökmek ona kaldı.
Hadi onları da, 2019’da kaleme aldığım “Liderlerin ‘beka’ya gerçekte inanmadıklarının başlıca göstergeleri” başlıklı yazıdaki argümanları hatırlayarak gözden geçirelim…
Birinci gösterge: Dil
Varlık-yokluk (beka) gibi, aşılabilmesi için toplumsal dayanışmanın şart olduğu bir soruna dûçar olmuş bir ülkenin lideri, toplumsal dayanışma açısından doğuracağı apaçık olumsuz sonuçlara aldırmayan bir dil kullanır mı?
Böyle bir şey, mesela ölüm-kalım maçına çıkacak takımın teknik direktörünün, takımın altı futbolcusunu göklere çıkartırken kalan beşini yerin dibine batırmasına benzemez mi? Bu tercihler, ülkenin ya da takımın korkulan sonuna hizmet etmekten başka bir işe yaramayacağına göre, ülkenin liderinin ya da takımın teknik direktörünün tutumlarını nasıl bir mantık çerçevesine oturtabiliriz? Oturtabilir miyiz?
Burada iki ihtimalden söz edebiliriz:
Birincisi: Ülkenin lideri, ülkesinin bir beka sorununun olduğuna gerçekten inanmaktadır, fakat kullandığı dilin, bunu daha da yakıcı bir hale getireceğinin farkında değildir.
İkincisi: Ülkenin liderinin beka söylemi retorikten ibarettir. (Retoriği burada “belagat” karşılığıyla değil, “içtenlikten veya anlamlı içerikten yoksun olma” anlamında kullanıyorum.) Yani açıkçası bu ihtimalde ülkenin lideri ülkesinin gerçek bir beka sorunuyla yüzyüze olduğuna inanmamakta, fakat onu siyasi hedefleri doğrultusunda bir araç olarak kullanmaktadır.
Şimdi, depremden sonraki yardım çağrıları gösteriyor ki besbelli ikincisi geçerli. Gerçeği birinci ihtimal temsil ediyor olsaydı, yani buna gerçekten inanan bir lider olsaydı, ülkesinin ‘beka’sını tehdit eden düşmanlardan yardım istemezdi.
İkinci gösterge: Ülkenin yarısının inanmadığı beka tehlikesi olur mu?
Türkiye’nin beka meselesinin olmadığının, ona dair söylemin politik hedeflerin aracı kılınmış bir retorikten ibaret olduğunun, daha da açığı Erdoğan ve Bahçeli’nin dillerinden düşürmediği şeye gerçekte inanmadıklarını gösteren olgulardan biri de, nüfusun yarısının ülkenin böyle bir tehditle karşı karşıya olduğuna inanmaması…
Oysa gerçek bir beka tehdidi, belki çok küçük bir azınlık dışında ülke nüfusunun tamamına yakını tarafından algılanır. Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye sınırları içinde yaşayanların… İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’in saldırısı altındaki ülkelerin halklarının sadece yarısının, ülkelerinin bir varlık-yokluk problemiyle karşı karşıya olduğunu düşünmesi mümkün müydü? Tabii ki hayır. Tabii ki o ülke halklarının tamamına yakını ülkelerinin bekasının tehlike altında olduğuna inanıyorlardı, çünkü tehlike gerçekti.
Krallıkların çökmeleri sürecini hatırlayalım… Tek tek krallıklar ulusal devrimler karşısında dağılırken ve çöküş mukadder görülürken kraliyet ailelerini ve kraliyet bürokrasisini oluşturanların sadece yarısının “beka” kaygısını hissettiği, öbür yarısının da “yok böyle bir şey” demiş olduğu öne sürülebilir mi?
Ülkenin yarısının inanmadığı beka tehlikesine alıcı gözüyle bir kez daha bakmak gerekir.
Üçüncü gösterge: Beka tehlikesi varsayımsal olamaz
“Türkiye’nin beka meselesi” söyleminin politik hedeflerin aracı kılınmış bir retorikten ibaret olduğunun başka bir göstergesi de, onun varsayımsal karakteri… Oysa hakiki bir beka sorunu olgusal karakterdedir.
Türkiye’nin bir beka sorununun olduğunu söyleyenler, tezlerini bir dizi tespite ve onlara bağlı varsayımlara dayandırıyor. Hepsinin birleştiği ortak nokta da şu: Küresel güçler Türkiye’nin güneyinde bir “proje Kürt devleti” kuracak, o devletin Akdeniz’e erişimi sağlanacak, sonra da Türkiye’yi parçalama işine girişilecek.
Beka söylemi olgular üzerine değil de varsayımlar üzerine kuruluyorsa, orada da durmak ve düşünmek gerekir. Tarih, varsayımları doğrulayabileceği gibi yanlışlayabilir de. Dolayısıyla, varsayımlar üzerinden kurulan bir beka sorunu tarifi varsa, bu tarifi yapanların ona gerçekte inanıp inanmadıklarını sorgulamanın en azından haklı bir zemini var demektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025