A.Turan ALKAN
Bugün, Çamlıca'ya cami konusuna değineceğiz.Okuyunca göreceksiniz ki, konu nâziktir; yanlış anlaşılmaya son derece müsait.
Kalp kırmadan, çam devirmeden, dal-budak kırmadan bana doğru gibi görünen şeyleri sizlerle paylaşmayı bakalım becerebilecek miyim?
*
Hâlen, dev anten direkleriyle görüntüsü kirletilmiş Çamlıca tepesi, İstanbul'un en mûtena, en tabii, en güzel ve yeşil tepelerinden biri (Yedi tepeden biri değil ama!). Allah için söyleyim, Çamlıca'ya câmi çok yakışır; daha doğrusu yakışırdı. Ecdâd lüzum görmemiş; çünkü Çamlıca dünün İstanbulu'nda şehrin dışı kabul edilen bir mevkii. Bir nevi yazlık mıntıkası, nüfusu mevsimlik ve yoğunluğu az. O yüzden hâcet görmemişler. Bir yere câmi yaparken cemaat talebini en evvel hesaba katmak lâzım.
Ecdâd, günümüzde çokça rastladığımız üzere, cemaatin talebini dikkate almadan şân olsun diye cami yaptırmamış; o türden görgüsüzlükler bizim kuşakların yüzünü kızartan türden hamlıklardır. Her boş ve müsait arsaya cami dikmekle dinimizin ekmel ve hak olduğunu, bu yolla İslâm'a hizmet ettiğimizi zannettik; biraz da geçmiş zamanlardan gelen ezikliklerimizi telâfiye çalıştık.
Acaba imanım mı eksik!
Bildiğim kadarıyla Çamlıca'ya cami fikri, Çamlıcalılar'dan değil Başbakan'dan geldi; eyvallah "Gemi yapılsın, istimi arkadan gelsin" fehvâsında 50 bin, yüz bin imza toplanır sonradan ama samimiyeti olmaz.
*
Velev ki karar verildi; cami inşaatının masraflarını kim karşılayacak? Görünüşe göre TOKİ'ye düşecek bu cereme. TOKİ bir devlet kuruluşu; niçin bir cami inşaatını finanse ettiriyoruz ki? Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii de zannederim bu şekilde finanse edildi.
Bu finansman usulünü doğru bulmuyorum. Kaldı ki Müslümanlar'ın bağış yapmaya en çok can attıkları sektör cami inşaatlarıdır (Hele çok şerefeli minare yaptırmak söz konusu ise!). Belki karma bir finansman modeli uygulanır, bilemem. Bildiğim şey cami fikrinin samimi bir talep ve ihtiyaca dayanması, cemaat tarafından tamamen sivil bir teşkilatlanma ile masrafının karşılanmasıdır. Kaldı ki, mabedlere kamu bütçelerinden zaten elektrik, su, temizlik gibi destekler veriliyor bildiğim kadarıyla.
Gündemin baş maddesi "Hasbî"lik olmalı cami meselesinde; siz bu işin bir yerinde hasbîlik görüyor musunuz?
Diyelim ki her renge boyandık da sıra fıstîkî yeşile geldi ve Çamlıca'ya müheykel bir cami yapılmasında herkes mutabık! Turpun büyüğü hâlâ heybede duruyor ama; Çamlıca'nın neresine, nasıl, hangi mimarlık kavrayışını aksettiren bir cami yapılacak? Asıl düşünülmesi ve Müslümanları ilgilendirmesi gereken problem budur ve biz bu noktada feci şekilde kötü örnekler sergiliyoruz (İtiraz etmeden önce lütfen Camigor.com adlı siteyi tıklayınız). Eğer konu hakkında biraz olsun ilgi, dikkat ve endişe sahibi olanlardan iseniz göreceksiniz ki eli ayağı düzgün cami inşa etmek konusunda biz Müslümanların durumu hiç de parlak değildir; hatta sistematik bir başarısızlık bile söz konusu denilebilir. Selâtin câmilerini birebir taklit etmekten tutunuz da, onlardan "esinlenerek" tasarlanmış örneklere, oradan "tamamen özgün ve modern!" arayış gayretlerine kadar yapılmış yüzlerce, binlerce örneğin durumu tek kelimeyle iç karartıcı. Mahalle arasında cemaatin iânesiyle inşa edilmiş küçük mescidlerden başlayarak Selâtin camiilerini taklid eden iri ve görkemli mâbedlere kadar ne yapsak tutturamıyoruz, olmuyor; bana göre bu, medenî başarısızlıktır resmen!
Oh be, bir rahatladım!
İşi erbabına bırakmalı düşüncesiyle mimara sipariş verince başka bir acayiplik çıkıyor ortaya; "mimar anlamaz, biz yapalım" dediğimizde başka bir gudûbet. Bir habere göre Başbakan, Kahraman Maraş'ta yeni inşa edilen Abdülhamid Han Camii'ni örnek göstererek "Böyle bir şey olsun işte" demiş. Maraşlılar kızacak ama söyleyeceğim; ben beğenmedim. "Çok büyük olsun çok cemaat alsın" diye cami o kadar büyük tutulmuş ki tabiata meydan okuyan, çevresindeki yapılaşmaları iriliği ile ezen bir bina şeklinde görülüyor. On bin kişi alabiliyor, 80 küsur metrelik minaresine asansörle çıkılıyormuş; görüyor ve anlıyorsunuz ki bu bir meydan okuma yapısıdır ve benzerlerinin çoğaltılması yerine bilakis azaltılması, insanî, tabiî ve İslâmi ölçeği zorladığı için özendirilmemesi gereken bir örnektir. Bu büyük kütlenin Çamlıca tepesine oturtulduğunu düşünüyorum da...
Birileri için huşû ile seyredilecek bir manzara teşkil edebilir; ben sadece ürperirim. Azeri şairi Mirza Elekber Sâbir'in "Kaç bu Müslümanlardan, sığın bu Müslümanlara" mısrâındaki sığınılacak Müslümanlar'ın nereye kaybolduklarını düşünmeye başlarım.
Olacak iş değil, sakın ha!
*
İşin bir de siluet boyutu var; ona henüz değinmedik. Biliyorsunuz Sarayburnu'ndaki meşhur tarihi silueti Zeytinburnu cihetlerinden bozan ve çizen gökdelenin yükselmesine herkes teorik planda karşı çıktı ama bina fiilen meşrûiyetini ilan etti. Sahibine hayırlı olsun.
Acaba, "Sarayburnu ve Suriçi'nde bozduğumuz siluetin mazeretini Çamlıca'ya bir selâtin camii kondurarak telafi edebilir miyiz?" düşüncesi mi didiklenmektedir diye meraklanmadan edemiyorum.
Her yüksek yere bir cami kondurmak gerekmiyor; bazı şeylerin dağınık ve tabii hali daha güzeldir. Cami inşaatlarının, ahaliye güzel ve şirin görünme merakıyla devlet büyüklerince teşvik edilmesinden rahatsızlık duyuyorum nedense. Acaba imanım mı eksik diye havfleniyorum bazen. Sahi, elâlemin bayılıp kendinden geçtiği güzel projelere karşı çıkıyorum sanki?
Evet, Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii'ni de beğenmiyorum; yeri elverişsiz, mimarlığı birebir taklit, çevresiyle uyumsuz, semt sakinlerinin desteğinden mahrum (üstelik sert eleştiriler de alıyormuş) ve her haliyle "desinler, görsünler" maksadına hizmet için TOKİ'ye finanse ettirilmiş bir yapı. Kimse kusura bakmasın, beğenmedim; böyle zorlama projeleri sevmiyorum; dibinde hüsnüniyet, hasbîlik göremiyorum.
*
Toparlayalım. Başbakan'ı severim lakin Çamlıca'yı daha çok severim.
Hayır Çamlıca'da arsam, yatırımım, akrabam esteğim-kösteğim yoktur. Köprüden geçerken seyrederim sadece. Oraya vaktiyle hangi akıllının anten kalabalığı bulaştırdığını düşünür ta'nederim. Çamlıca'ya yapılacak en büyük kamu hayırı, antenleri söktürüp gözden nihan etmektir. Yerine ise hiçbir şey yapılmamalıdır. Cami bile. Çamlıca öyle güzel çünkü. Onun siluetinin tabii güzelliği kendine yetişir, ayrıca İslâmi makyaj filan da gerekmez.
İs-te-mi-yo-ruuum!
Oh be; bir rahatladım, bir rahatladım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
AK Parti hukumetinin otoriter bir rejim kurmasinin hakli ve mantikli, hatta yararli oldugunu yutturmaya calisan bir yazi. Bir kere "cozun sureci" denen olay, oyalama taktiginden ibaret. ikincisi, bu hukumetin - secimle iktidara gelmesine ragmen - mesru bir yani kalmadi. 17 Aralik operasyonu ile suc ustu yakalanip istifa eden bakanlar, bunlara rusvet verdigi delilerle ispatlanmis "is adami" bir sahtekar mahkemeye cikmadan aklandilar. Dosyalar kapatildi. Erdoganin evindeki 30 milyon euro hakkinda hicbirsey yapilmadi. Davutoglunun "yolsuzluk yapanin elini kirariz" lafinin da ne kadar samimiyetsiz oldugu bir kez daha ortaya cikti. Bu arada "makul supheliler" diye fasizan bir yasa da cikarildi. Bu yasa, hic kusku yok ki, hukuku tumuyle cop tenekesine atmak anlamina geliyor ve en cok da Kurtlere, ve hukumeti elestirenlere karsi kullanilacak. Tabi, basta Mahcupyan olmak uzere, hukumetin her yaptigina kulp takmaya calisan kose yazarlarindan ses seda yok bu konuda. Aralarindan bir tanesi bile cikip "bu kadari da olmaz" diyemiyor. Dedigi anda kapinin onune koyarlar cunku. Fakat bu kepazeligin uzun sure devam etme ihtimali cok zayif. Mantiksizligin ve ahlaksizligin, bu ulkede bile bir olcusu, derecesi ve siniri olsa gerek